Fatih Sultan Mehmet Eğitim Araştırma Hastanesi Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Necati Çakır, bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması olarak açıklanan lupusun, kadınlarda daha fazla görüldüğünü söyledi.

Çakır, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, lupusun sadece ciltte görülebilen tipleri olduğu gibi, çeşitli organları tutabilen sistemik çeşitlerinin de bulunduğunu bildirdi.

“KADINLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR”

Hastalığın cildi etkileyen türünde, özellikle güneş gören alanlarda kızarıklık oluştuğunu dile getiren Çakır, şu bilgileri verdi:

"Bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması olarak açıklanan kronik inflamatuar (iltihaplı) bir hastalık olan lupus, kadınlarda daha fazla görülüyor. Kadınlarda, erkeklere oranla 10 kat daha fazla rastlanıyor. Menopoza girenlerde görülme sıklığı azalmaktadır. Hastalık nedeniyle beyin, kalp, damar ve böbrekler, hastanın hayatını etkileyecek, hatta uygun tedavi edilmezse ölüme yol açabilecek kadar şiddetli hasar görebilir."

“KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR”

Prof. Dr. Çakır, hastalığa yol açan nedenin kesin olarak bilinmediğini ancak kalıtsal etkenler olabileceğinin düşünüldüğünü anlatarak, şöyle devam etti:

"Hastaların ancak yüzde 2'sinin çocuklarında lupus gelişir. Ayrıca bazı ilaçların hastalığı alevlendirdiğini veya ortaya çıkardığını biliyoruz. Doğum kontrol hapları, östrojen hormonları, hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Gebelik, bütün hastalar için değil ama bazıları için hastalığı alevlendirebilir. Çevre şartları da hastalığı tetikleyebiliyor. En iyi bildiğimiz ultraviyole ışınlarıdır. Ultraviyole-A ve B ışınları bunu yapabilir.

“LUPUSUN EN ÇARPICI BELİRTİSİ GÜNEŞE KARŞI HASSASİYET”

Bu hastalığı taşıyanların alerjiye daha çok eğilimli olduklarını, sigaranın da önemli bir risk oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Çakır, şunları kaydetti:

"Hastalığın nedenini bilmiyoruz fakat nasıl oluştuğuna dair bazı bilgilerimiz var. Hastalık, vücudun çeşitli doku ve hücrelerindeki antijen moleküllerine karşı otoantikor dediğimiz cisimciklerin oluşmasıyla başlar. Bu cisimcikler vücudun kendi yapılarıyla birleşerek organların ve hücrelerin normal çalışmalarını bozan değişiklikler yapabilir. Bu değişiklikler tek başına bir organla ilgili olabildiği gibi birçok organı aynı anda ilgilendirebilir."

Lupusun en çarpıcı belirtisinin güneşe karşı hassasiyet olduğunu vurgulayan Çakır, hastalığa yakalananların yanaklarında, güneş gören vücut kısımlarında, normal insanlara göre daha şiddetli ve uzun süren kızarıklar oluştuğunu, bazen yanaklarındaki kızarıklığın hastalıktan yıllar önce ortaya çıkabildiğini ifade etti.

“KAS AĞRILARINA, EKLEMLERDE AĞRIYA VE ŞİŞLİKLERE NEDEN OLUYOR”

Çakır, hastalığa yakalananlarda saç dökülmelerinin olabileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Hastalık, kasları ve eklemleri tutar, kas ağrıları, eklemlerde ağrı ve şişliklere de neden olur. Halsizlik çok sık olan bir belirtidir. Hastalar genellikle genç kadınlardır. Daha önce yaptıkları işleri aynı kolaylıkla yapamaz, erken yorulurlar. Çarpıntıları, ateşleri olabilir. Ateşleri olduğu için bulaşıcı hastalık var diye antibiyotik alırlar. Kansızlık da bu hastalarda sık görülür. Kan hücreleri sayıları düşebilir. Alyuvar hücrelerinde azalma halsizliği arttırır. Akyuvar hücre sayısında azalma ise bağışılık sistemini zayıflatır, bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski artar. Beyni tuttuğu zaman psikolojik bozukluklar, irade dışı kasılmalar, şuur kayıpları, felçler oluşabilir."

"TEDAVİDE EN ÖNEMLİ NOKTALARDAN BİRİ HASTANIN TEDAVİYE KATILMASIDIR"

Akciğerlerde ve kalpte iltihap yapabilen hastalığın, organ zarlarında sıvı birikimine, nefes darlığına ve nefes alırken göğüs hizasında batma şeklindeki ağrılara neden olabileceğini anlatan Çakır, "Kalbin çalışma düzenini bozabilir. Kalbi besleyen damarlarda iltihap yaparak damarın tıkanmasına neden olabilir. O zaman kalp krizi diye anılan bulgular ortaya çıkabilir" dedi.

Çakır, en sık ve önemli bulgularından birinin de böbrek tutulması olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ne zaman böbrek tutulumu olduğunu hastalar kendileri anlayamazlar. Kandaki ölçümler ve sık idrar muayeneleriyle anlaşılabilir. Erken dönemde böbrek tutulumu teşhis edilmeli ve tedaviye başlanmalıdır. Tedavi edilmezse böbrek yetmezliği gelişebilir. Hastanın diyalize bağlanma gereği doğabilir."

Prof. Dr. Çakır, bunların yanında damarlarda iltihap, yüksek tansiyon, gözlerde kuruluk, görme kaybı gibi çeşitli göz hastalıkları, ağız ve burunda yaralar görülebilen hastalığın tedavisine ilişkin de "En önemli noktalardan biri hastanın tedaviye katılmasıdır. Hasta hekimin önerdiği tavsiye ve tedavileri doğru anlamalı ve uygulamalıdır. Tedavi uzun süreli ve kullanılan ilaçların yan etkileri fazladır" ifadelerini kullandı.