Halk arasında "şeker hastalığı" olarak bilinen ve ayak-bacak gibi uzuv kayıplarına yol açabilen diyabet hastalığının, dünyanın tüm sağlık harcamasının yüzde 12'sini kapsadığı, geçen yıl 673 milyar doların diyabet tedavisi için ayrıldığı belirtildi.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine, diyabetin ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.

Görülme sıklığı yüksek olan diyabetin mutlaka takip altında olması gerektiğini ifade eden Yıldız, "Dünyada 400 milyonun üzerinde diyabetli yaşıyor. 1980 yılında 100 milyon olan bu rakamın 2040 yılında 640 milyonun üzerine çıkması bekleniyor." dedi.

Yıldız, yarım milyondan fazla çocuğun tip 1 diyabetle yaşadığını, her 7 doğumdan birinin gebelik şekerinden etkilendiğini aktaran Yıldız, "Dünyanın tüm sağlık harcamasının yüzde 12'si diyabet için yapılıyor.

Geçen yıl 673 milyar dolar harcandı. Buna rağmen her 6 saniyede bir kişi diyabet ve buna bağlı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor." diye konuştu.

Kilolu veya obezlerin, gün içinde yeterli fiziksel aktivitede bulunmayanların, birinci derece ailesinde diyabetli bulunanların, 4 kilogramdan daha ağır bebek dünyaya getiren ya da daha önceki gebeliğinde gebelik şekeri tanısı alan kadınların, yüksek tansiyon hastalarının, kolesterolü bulunanların, polikistik over sendromu olan kadınların, gizli şeker tespit edilenlerin, kalp-damar hastalarının diyabet riski taşıdığını vurgulayan Yıldız, 45 yaş üstündeki herkese şeker taraması yapılması ve sonucun normal çıkması durumunda da taramanın en az üç yılda bir tekrarlanması gerektiğini dile getirdi.

"160 MİLYON KİŞİDE DİYABET GELİŞMESİNİ ENGELLEMEK MÜMKÜN"

Prof. Dr. Yıldız, yeterli fiziksel aktivite, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı ile diyabetin yaklaşık yüzde 70 oranında önlenebileceğini vurgulayarak, "Basit tedbirlerle, gelecek 25 yıl içinde dünyada 160 milyondan fazla kişide diyabet ortaya çıkmasını engellemek mümkün." dedi.

Her iki diyabetliden birinin hastalığının farkında olmadığını ve bu nedenle tanı konulamadığını dile getiren Yıldız, tip 2 diyabetlilerin herhangi bir yakınma olmadan yaşayabildiğini ancak bu sırada yüksek kan şekerinin vücutta tahribat yapmaya başladığını söyledi.

Yıldız, diyabetin "görme kaybı, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetersizliği, ayak ya da bacakların kesilmesi"nin en önde gelen nedeni olduğunu belirterek, "Örneğin, her 3 diyabetliden birinde göz tutulumu ile görmede azalma veya körlük gelişiyor. Diyabetlilerde kalp krizi ve felç riski 2-3 kat, ayak-bacak kesilmesi riski 10-20 kat daha yüksek." uyarısında bulundu.

ERKEN TANI BİRÇOK HASARI ÖNLEYEBİLİYOR

Geç tanı halinde komplikasyon riskinin arttığını vurgulayan Yıldız, "Tanıda gecikme nedeniyle diyabetli kişiler yeni tanı aldığında en az bir komplikasyon zaten gelişmiş oluyor. Bu nedenle tarama, erken tanı koyma ve uygun tedaviye başlama son derece önemli." diye konuştu.

Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Yıldız, erken tanıyla kan şekeri, kan basıncı, kan kolesterol seviyeleri ve vücut ağırlığının normal aralıkta tutulmasının diyabetin oluşturacağı birçok hasarın önüne geçilebildiğinin altını çizerek, diyabet hastalarında düzenli aralıklarla kalp damar, göz, böbrek ve ayakların kontrol edilmesi gerektiğini bildirdi.

DİYABET TİPLERİ

Diyabet, kişide yeterli insülin üretiminin yapılmaması ya da çok az bulunmasıdır. Başlıca iki türü bulunan diyabetin tip 1 diye isimlendirilen türü, genellikle gençlerde görülüyor. Tip 1 diyabet, pankreastaki beta hücresindeki harabiyet nedeniyle genellikle insüline ihtiyaç hisseden diyabet şeklidir. Bu tip diyabette, mutlaka insülin takviyesi gereklidir, çünkü vücut hiç insülin üretmez.

Tip 2 diyabet ise gençlerden ziyade ileri yaşta görülen bir diyabet tipidir ve vücudun düzgün çalışması için yeterli insülin üretmemesi ya da vücut hücreleri insüline tepki vermediğinde meydana gelir. Obezite, yetersiz fiziksel aktivite, sağlıksız beslenme ciddi etkenlerdir. Tip 2 diyabet, tip 1 diyabetten çok daha yaygındır.