Retina, göz küresinin arkasında bulunan ve görme hücrelerinden oluşan ağ tabakası. Retinada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyusunu tehdit ediyor. 

Retina yırtıklarının, genellikle retinanın ince yapıda olmasından kaynaklandığını belirten Memorial Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Muzaffer Öztürk, retina yırtıklarının daha çok yüksek dereceli miyop gözlerde görüldüğünü söylüyor. 

Yırtığın hemen tedavi edilmemesi durumunda ise göz içi sıvısının yırtıktan retinanın altına ilerleyerek retina ayrılması yani tıbbi ifadeyle retina dekolmanı denilen ve körlüğe yol açan bir hastalığa neden olduğunu aktaran Dr. Öztürk, “Bu nedenle de bu sorunda erken teşhis önem taşır. Kişiler eğer ışık çakması, flaş patlaması, şimşek çakması gibi belirtiler fark ederse hemen bir göz hekimine başvurmalıdır. Retina dekolmanında, hastalığın ağırlığına, süresine ve yırtığın yeri ve büyüklüğüne göre farklı cerrahi seçenekler gündeme gelebilir. Bu kapsamda; göz içine gaz verilebilir, dışarıdan göze silikon koyulabilir veya göz içine girilerek vitrektomi uygulanabilir. Bu cerrahilerde başarı oranı yüzde 90-95’in üzerinde olmaktadır. Yırtık aşamasında tanı alınması halinde ise lazer ile tedavi gündeme gelmektedir. Lazer ile çok iyi sonuçlar elde edilmekle birlikte görme duygusu da korunur” diyor. 

SARI NOKTA HASTALIĞI GENETİK YATKINLIĞA GÖRE ERKEN DE ÇIKABİLİR

Retinayı etkileyen ve halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalığı ise en sık 70’li-80’li yaşlarda ortaya çıkmasına rağmen genetik yatkınlığı olanlarda 45-50 yaşından sonra da başlayabiliyor. Sarı nokta hastalığının, kişinin etrafı görebilmesine rağmen orta noktayı, örneğin bir insanın yüzünü bulanık, çarpık, eğri ya da kırık görme gibi şikayetlerle kendini belli ettiğini söyleyen Dr. Öztürk, hastalıkla ilgili şunları söylüyor: 

“Yaşa bağlı sarı nokta hastalığında mücadelede; kaliteli yaşam sürmek sağlıklı beslenmek, sigaradan uzak durmak ve ailede bu hastalık varsa kontrolleri ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, genetik risk taşıyan kişilerin 45 yaşından sonra düzenli olarak kontrole gitmesi gerekir.

ÜLKEMİZDEKİ KÖRLÜK VAKALARININ BİR NUMARALI NEDENİ

Retinayı etkileyen sistemik hastalıkların başında diyabetin geldiğini ve diyabetin ülkemizdeki körlük vakalarının bir numaralı nedenlerinden olduğunu dile getiren Göz Hastalıkları Uzmanı, diyabetin etkisini şöyle açıklıyor: 

“Diyabet damarları dolayısıyla da retinayı bozduğu için, bunun retinaya verdiği hasar bazen kalıcı olabilir. Retinada kan dolaşımı bozukluğu geliştiği anda, vücut kendine yeni damarlar oluşturur ve bu damarlar sağlıksızdır. Diyabete bağlı oluşan yeni damarlar kanamaya da yatkınlığıyla bilinir. Bu hastalık da erken dönemde fark edildiğinde lazer ve göz içi enjeksiyonlarla tedavi edilebilir. Fakat tanıda geç kalınması halinde devreye cerrahi yöntemler girer.” 

ANİ GÖRME KAYBI GELİŞEBİLİR

Retina ile ilgili önemli hastalıklardan birinin de damar tıkanıklıkları olduğunu, hipertansiyon ve damar sertliğine yol açan etkenlerin, retinada damar tıkanıklıklarına yol açabildiğini kaydeden Dr. Öztürk, “Bu sorunda erken evrede göz içi ilaç enjeksiyonları ve lazer tedavileri uygulanmaktadır ancak zamana karşı mücadele verildiği de unutulmamalıdır. Özellikle atardamar tıkanıklıkları, ani ve kalıcı görme kaybına yol açabileceğinden vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Bu nedenle, nedensiz yere bir gözünde büyük oranda görme kaybı oluşan kişilerin aynı gün bir uzmana başvurması büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuşuyor.