İklim ve sağlık bilimciler, küresel ısınma sonucunda ortaya çıkan bakteri büyüklüğünde hatta daha büyük olan virüslerin sayısının artacağını ve gelecekte insanları tehdit edeceğini söylüyor. Bazı uzmanlara göre, yüzyıllardır buzulların altında bulunan ancak küresel ısınma ile dünyaya yayılacak olan dev virüsler insanlığın sonunu getirebilir.

Küresel ısınma; iklimi, mevsimleri, çevreyi değiştirdi, değiştirmeye devam ediyor. İnsan eliyle yaratılan bu durum, diğer canlılarla birlikte insanoğlunun da metabolizmasını ve yaşam şeklini etkiliyor. Bilim insanlarına göre, dünya yine de iyi günlerini yaşıyor çünkü gelecekte küresel ısınmanın sonuçları çok daha kötü ve yıkıcı olabilir. Bu konuyla ilgili çok sayıda öngörü var, bunlardan biri de insanların başına ciddi sorunlar açabilecek olan "dev virüsler." Buna göre Permafrost, yani binlerce yıldır donmuş durumda olan topraklarda saklı olan virüsler ve bakteriler, küresel ısınma ile birlikte açığa çıkabilir, insanlığın sonunu getirebilir. 

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Murat Türkeş, bu konudaki uluslararası çalışmalara dikkat çekerek şunları söyledi:  

“Evet, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini çalışan ve sayıları gittikçe artan halk sağlığı uzmanları ile tıp ve iklim bilimciler, buzulların, özellikle de permafrost topraklarda saklı virüslerin ve bakterilerin, küresel ısınma sonucunda açığa çıkarak insanlığın geleceğini tehdit edeceğini söylüyor. Örneğin, Evrimsel Biyolog Jean-Michel Claverie’nin (Aix-Marseille University, Fransa) konuyla ilgili bir açıklaması var. Bu açıklamayı; ‘Eski permafrost toprak katmanları, geçmişte küresel salgın hastalıklara yol açmış olanlar dahil, oksijensiz ve karanlık bir ortam yaratarak hastalık yapıcı (patojen) virüslerin korunup saklanmasına ortam sağlamış olabilir’ şeklinde özetlemek mümkün. 

“ÖLÜMCÜL SALGIN HASTALIKLARIN ORTAYA ÇIKMA RİSKİ VAR”

Bana göre de, buzulların sakladığı bakteri ve virüslerden çok, özellikle Kuzey Yarımküre’deki permafrost toprakların sakladığı virüs ve bakterilerin açığa çıkması, kutup ve kutup çevresi bölgelerde yaşayan insan ve hayvan topluluklarının sağlığı açısından ölümcül salgın hastalıkların görülmesi ve yayılması riskini taşımaktadır.”

“YAŞLI BAKTERİ VE VİRÜSLER TEHDİT OLUŞTURABİLİR”

Yerkürenin özellikle 20. ve 21. Yüzyılda hızlı ısınmasının, daha fazla permafrost toprağın ısınmasına yol açacak güçte olduğunu belirten Fiziki Coğrafya, Jeoloji, Klimatoloji ve Meteoroloji alanından emekli öğretim üyesi Prof. Türkeş’e göre, yaşlı bakteri ve virüslerden kaynaklanabilecek potansiyel bir tehdit söz konusu: 

“PERMAFROST TOPRAKLAR KARARLI BİR CANLI SAKLANMA ORTAMIDIR”

“Bugünkü iklim ve fiziki coğrafya koşullarında, permafrost katmanlarının yüzeye yakın üst 50 cm’lik bölümü, her yaz mevsiminde erir ve yüzey hava sıcaklığı donma noktası ve altına indikçe yeniden donar. Ancak günümüzdeki insan kaynaklı iklim değişikliğinin en önemli sonucu olan küresel ısınma, daha derindeki ve daha önce erimemiş permafrost katmanlarının da giderek daha fazla oranda erimesine yol açabilecektir. Bunun sonucunda da, yaklaşık 2.6 milyon yıl sürdüğü kabul edilen 4. zamandaki (Kuvaterner) son buzul çağını ve öncesini de dikkate aldığımızda, onbinlerce yıldır bakteri ve virüsler için oldukça kararlı bir canlı saklanma ortamı olan permafrost topraklar hızla eriyebilecektir. Bu yüzden, özellikle permafrost toprakların eriyerek bugüne değin sakladığı eski (yaşlı) bakteri ve virüsleri salma ve salgın hastalıklar yoluyla insan yaşamını tehdit etme potansiyeli olduğu dikkate alınmalıdır.”

"30 BİN YIL YAŞINDAKİ DEV VİRÜS: PİTHOVİRUS SİBERİCUM"

Küresel ısınma sonucunda olabileceklere kafa yoranların sayısı her geçen gün artıyor. Prof. Türkeş  konuyla ilgili yapılmış ve yayımlanmış bilimsel çalışmaların da aynı şekilde arttığını söylüyor ve 2014 yılında bulunan 30 bin yıl yaşındaki dev virüs Pithovirus Sibericum’a dikkat çekiyor: 

“Uluslararası hakemli bilimsel makale çalışmaları incelendiğinde, ‘iklim değişikliği, buzul/permafrost erimesi ve virüsler’ bağlamında yapılan bilimsel çalışma sayısının giderek arttığı görülebiliyor. Örneğin, eski virüs ve bakterilere ilişkin en güncel bulgulardan biri, Fransız ve Rus bilimcilerin 30 bin yıllık (son buzul çağından –Würm- kalma) Sibirya permafrostunda inceledikleri eski ve büyük bir virüs hakkındadır. Bu çalışmada, Matthieu Legendre ve ekibi, Pithovirus sibericum adını verdikleri 30 bin yıllık ‘dev’ bir virüsün varlığını keşfettiler (Legendre ve ark., 2014, Thirty-thousand-year-old distant relative of giant icosahedral DNA viruses with a pandoravirus morphology, https://doi.org/10.1073/pnas.1320670111). Araştırmacılara göre bu virüs, yine dev bir virüs olan pandoravirüs morfolojisindeki ‘icosahedral DNA virüsleri’ ile akrabadır.

Sibirya’nın Chukotka bölgesinde bulunan 30 bin yılllık dev virüs pithovirus sibericum. 

"AIDS VİRÜSÜNDEN 10 KAT BÜYÜK"

Pithovirus sibericum şimdiye kadar bulunmuş en büyük ve uzunluğu 1,500 nanometre (metrenin milyarda biri) olan bir virüstür. Bu ölçü, AIDS’e yol açan virüsten (HIV) 10 kat daha büyüktür. Araştırmacılara göre, söz konusu virüs donmuş durumundan çözüldükten sonra da etkin (enfektif) kalmaktadır ve bu virüsler patojenik DNA virüslerinin olası varlığının güvenilir bir göstergesi olarak kullanılabilir. Ayrıca bu durum, permafrostun küresel ısınma ya da kutup çevresi bölgelerin sanayi amaçlı sömürüsü sonucunda çözülmesinden kaynaklanacak olan, insan ya da hayvan sağlığına yönelik gelecek tehditlerden ayrı tutulamaz.”

“HENÜZ İNSANLAR İÇİN BİR TEHLİKE YOK GİBİ GÖRÜNÜYOR”

İklim bilimiyle uğraşan Prof. Türkeş’in görüşleri böyle. “Son zamanlarda otuz bin yıllık permafrostların erimesi ile ortaya çıkan dev (giant) virüsler hakkında yazılar okumaya başladık” diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Okan Derin’in görüşü ise; insanlar için tehlikenin şimdilik uzak olduğu ama tamamen yok olmadığı yönünde:   

“Bu virüslerin tek hücreli amip benzeri canlıları ve belki sürüngenleri infekte edebileceği söylenmekte. Ancak henüz insanlar için bir tehlike yok gibi görünüyor. Evrimsel süreçte mutasyon mekanizması ile virüsün neler yapabileceğini kestirmek kolay olmayabilir.”

“DEV VİRÜSLERİN NE GİBİ HASTALIKLAR YAPABİLECEĞİ BİLİNMİYOR”

Sibirya permafrostlarının erimesi ile ortaya çıkan virüslerin laboratuvar ortamında çoğaltıldığı ve genetik olarak incelendiği çalışmalara vurgu yapan Dr. Derin, “İncelenen virüslerin insanları hastalandırma özelliği yok.  Ama bu makalelerden birinde, küresel ısınma veya endüstriyel aktiviteler sonucu eriyen permafrostlardan tarih öncesi insan veya hayvan virüslerinin yeniden ortaya çıkabilme olasılığından bahsedilmektedir(1)” diyor. 

Dev virüslerin geçmişte memelilerde nasıl hastalıklar yaptığının veya gelecekte insanlarda ne gibi hastalıklara yol açabileceğinin bilinmediğini söyleyen Derin, “Bu tür enfeksiyon senaryolarına karşı, tıp biliminde bir çalışma yapılıyor mu, herhangi bir önlemden bahsetmek mümkün mü?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:

“POTANSİYEL TEHLİKELERDEN BAHSEDEN ÇALIŞMALAR VAR”

“İklim değişikliği ile birlikte antik genetik materyal deposu sayılan permafrostlardan küresel ısınma ve endüstriyel aktiviteler ile çıkabilecek virüslerin potansiyel tehlikelerden bahseden çalışmalar var. Ama görünen tehlike küresel ısınma ile infeksiyon hastalığı etkenlerini taşıyan vektörlerin mutad olmayan coğrafi bölgelerde yaşamaya başlaması ile bir bölgede görülmeyen hastalıklara rastlanabileceği tehlikesi mevcut. Yakın zamanda ‘Global Virome Project’ adında büyük bir proje başlatıldı[2]. Bu proje geçmişte olan salgınların genellikle zoonotik (hayvanlardan bulaşan) virüslerle olduğunu ve önümüzdeki pandemi (büyük salgın) tehlikesine karşı hazırlıklı olmak amacı ile hayvanları infekte eden ve henüz bilinmeyen yüzbinlerce farklı virüsü ve halk sağlığı için potansiyel tehlikeleri kayıt altına almayı amaçlıyor.”

“PETROL VE MADEN ŞİRKETLERİNİN ÇALIŞMALARI ‘ANTİK TEHLİKELERE’ GEBE”

Küresel ısınmanın durdurulması konusundaki çalışmaların ümit verici olmadığını belirten Uzm. Dr. Okan Derin, “Özellikle petrol ve maden şirketlerinin okyanus tabanları ile Sibirya permafrostlarında yaptığı çalışmalar, ‘antik tehlikelere’ ve iklim değişikliklerinin yol açabileceği sorunlara gebe gibi görünüyor” diye konuştu.