Yıllar hızla akıp gitse bile, bedenin ve ruhun hem genç, hem de sağlıklı kalabilir. Bu cümle sana pek de inandırıcı gelmedi değil mi? Bir de şunu dinle: Okinawa (Japonya), Bama (Çin), Campodimel (İtalya), Symi (Yunanistan) ve Hunza (Pakistan)’da yaşayan insanlar, 100 yaşına sağlıklı, fit ve mutlu bir bedenle girerek bu rüyayı gerçeğe dönüştürüyor.

Şu an bavulunu hazırlayıp bu şehirlerden birine gitmek istediğinin farkındayım fakat sana çok daha basit bir önerim var: Onların yaşam şeklini yaşadığın ortama entegre edebilirsin.

Bu yazıda, seni yaş alan fakat yaşlanmayan insanların hayatları ve beslenme alışkanlıkları ile tanıştıracağım. Bu arada, bu yılki tatil planlarından birini bu anti-aging şehirlerinden birine yapabilirsin!


1.    Doğadan besleniyorlar.

Onlar günde 38 çeşit besin tüketiyor ve genel beslenme alışkanlıklarında 206 çeşit besine yer veriyorlar. Günlük tükettikleri besinlerin yüzde 78’i bitkisel kaynaklı. Kısacası doğadan besleniyorlar.

2.    Beslenme programlarında daha fazla tahıl var.

Dünyanın en uzun yaşayan insanları, fit, sağlıklı ve uzun yaşamı tahıla borçlu. Ayrıca tahılı tam tahıl şeklinde tüketmeye özen gösteriyorlar. Günlük almış oldukları kalorinin yüzde 50-60’ını karbonhidratlar oluşturuyor. Her öğünde tabaklarının yarısı tahıl grubu besinlerden oluşuyor. Sen de her öğün tabağında buğday, bulgur, karabuğday, firik, maş fasulyesi, nohut, kuru fasulye, yeşil mercimek ve benzeri tahıl veya kuru baklagillere yer ver.

3.    Kırmızı eti çok az yiyorlar.

Damarların ve sindirim sisteminin genç kalabilmesi için kırmızı eti tabaklarında oldukça az bulundurmayı ve eti, sebze veya salata ile dengelemeyi tercih ediyorlar. Sana önerim, bu doğrultuda haftada iki günden fazla kırmızı et yememen. Et porsiyonunu ise 120-150 gram üzerine asla çıkarma.

4.    Temel protein kaynaklan denizden geliyor.

Hem fit bir vücut, hem sağlıklı bir kalp, hem de genç bir beyin için haftanın dört, beş günü balık tüketiyorlar. Ve balığı asla kızartmıyorlar.

5.    Gençlik ve güzelliklerini bitkisel proteinlere borçlular.

Özellikle soya ve soyadan elde ettikleri besinler, uzun yaşayan insanların günlük beslenme programlarının vazgeçilmez bir parçası. Bu sihirli baklagil, yüksek bitkisel protein ve antioksidan içeriği ile bedenlerini kansere karşı koruyor. Diğer taraftan yüksek fitoöstrojen içeriği, kadınların daha geç menopoza girmesine katkıda bulunuyor.

6.    İyi yağlardan vazgeçmiyorlar.

Onların mucize yağları zeytinyağı, kanola yağı ve keten tohumu yağı. Ancak yağın, günlük kalori alımının yüzde 30’unu aşmamasına özen göster. Süt, peynir ve yoğurttan gelen yağa ise bir an önce veda et. Onların yerini sağlığına dost yağlar alsın. 200 ml sütü light süt ile değiştirdiğinde, beslenmene iki tatlı kaşığı keten tohumu ekleyebilir ve hem kalbin, hem cildinle yıllara meydan okuyabilirsin.

7.  Hayatlarında tuz, şeker ve trans yağ yok.

Bisküvi, kraker, cips, kavrulmuş kuru yemiş, şekerleme, cupcake gibi birçok besin sadece sağlığını bozmakla kalmıyor, ömrünü de kısaltıyor. Çünkü içlerinde hem tuz, hem şeker, hem de trans yağ bol miktarda var. Paketli ürünlerde artık daha sağlıklı alternatifleri diyet ürün raflarında bulabilirsin. Şeker ilavesiz, trans yağ içermeyen, sodyumu ve kalorisi kısıtlanmış, liften zengin sağlıklı kaçamaklarla kendini koruyabilirsin.

8.    Anti-aging yöntemlerle yemek pişiriyorlar.

Nasıl mı? Genel olarak tahıl ve proteinleri buharda pişirmeyi tercih ediyorlar. Sebzeleri derin yağda az pişirip renklerini kaybetmesine izin vermiyorlar. Besinin rengini kaybetmesi, o besinin artık cansız ve faydasız bir besin olduğu anlamına gelir.Buharda pişirme makinesi alarak, proteinini, tahılını ve sebzeni bir arada sağlıklı bir şekilde pişirebilirsin.

9.  Yüzde 80 doyuncaya kadar yiyorlar.

Okinawalılar düşük kalorili, rafine edilmemiş, kompleks karbonhidratlardan oluşan bir beslenme biçimi sürdürüp, adına hara hachi dedikleri “yüzde 80 doyuncaya kadar yeme” alışkanlığını uyguladıkları ve doğal biçimde hareketli oldukları için daima ince bir görünüme sahip. Kısacası, vücuduna ihtiyacından fazla kalori sokma. Ama bazal metabolizma hızının altındaki diyet listeleri ile bedenini kesinlikle aç bırakma. Unutma ki, bedenin yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için sürdürülmesi gereken en temel eylem beslenme.

10.  Yemeklerini renklerle güzelleştiriyorlar.

Japonya’daki Budist tapınaklarında yemek hazırlamanın ve yemenin shojin ryori denilen bir felsefesi var. Amaç; masanın kırmızı, sarı, mavi-yeşil, beyaz ve siyah renklerini taşıması. O dönemlerde bu davranışın sadece görselliği ön plandaymış. Ama böyle rengârenk bir masanın sana sağlık ve daha fazla antioksidan sunduğunu da görebilirsin.

11. Meyve ve sebzeleri rengârenk tüketerek çeşit çeşit antioksidan alıyorlar.

Haftada yalnızca bir gün, birkaç saatte yapacağın sebze-meyve alışverişi ile buzdolabını gençleştirebilirsin. Gün içerisinde üç çeşit mevsim meyvesinden 300-400 gr, beş çeşit mevsim sebzesinden ise 500 gr tüketmeye özen göster.

12 . Onlar gün boyunca aktif yaşıyor.

Peki ya sen? Üzgünüm ama saatlerdir üzerinde oturduğun koltuk veya sandalye ne yazık ki ömrünü kısaltıyor. Haydi, bugünden itibaren gün içerisinde o sandalyeden kalkmak için en az beş mazeret bul. Diğer taraftan yoğun iş hayatını, bedenine yaptığın bütün haksızlıkların mazereti olarak görmekten vazgeç. Saatini sabahın erken saatlerine kur ve atalarımızın söylediklerine kulak ver: Erken kalkan erken yol alır. Sabah yapacağın 35 dakikalık bir yürüyüşle, hızlı bir metabolizma, gülümseyen bir yüz, sağlıklı bir kalp ve fit bir vücuda sahip olabilirsin.

13 . Derin ve doğru nefes alıyorlar.

Evet, işte bunu öğrenmemiz gerekiyor. Aldığın nefesi bedenindeki her hücre fark etmeli çünkü o nefes ile hücrelerin genç ve uzun yaşayabiliyor. Yaşadığın ortamın havasız kalmasına izin verme. Ya da kendine nefes ara öğünleri ver. Günde beş dakika temiz hava almak için en az üç, dört kez bulunduğun ortamdan açık havaya çık. Ya da yaşadığın ortamı en az günde iki defa 15 dakikalığına havalandır. Doğru nefes hem ruhunu, hem bedenini genç tutacak.

14.    Psikolojileri daha güçlü.

100 yaş grubu üzerinde yapılan kişilik deneyleri, bu kişilerin, yaşamlarının olgunluk döneminde “zaman azlığı”, “gerginlik” gibi duyguları çok az, “öz güven” ve “sebat” gibi duyguları ise çok yüksek düzeyde yaşadığını ortaya çıkarmış. 35-45 yaş aralığı belki de kariyerin için en çok çalışacağın ve verim alacağın yaş aralığı. Ama bu dönemde zamanını ve stresini yöneterek hem ruhunu, hem de bedenini mutlu edebilirsin. Bunun için uzman desteği almaktan çekinme. Psikolojine yaptığın yatırım, seni 80 yaşında da mutlu bir ruh yapacak.

15.    Yeşil çay ile bedenleri her zaman taptaze.

Ne kadar basit ve ne kadar atladığımız bir öneri oysa... Uzak Doğu’yu yeniden keşfetmene gerek yok. Günde üç, beş fincan yeşil çayı düzenli olarak tüketerek uzun yaşamın keyfini sür. Üç fincan yeşil çayın 80 yıllık sağlık hatırı olduğunu da unutma.