Yurt dışında yapılan bilimsel araştırmanın sonuçları, kan kanseri türü olan Kronik Miyeloid Lösemi (KML) hastalığında hedefe yönelik ilaçlar ve kök hücre nakilleri sayesinde tanı alan kişilerde yaşam süresi beklentisinin 8 kat arttığını gösterdi.

Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR) Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KML hastalığının genellikle orta yaştan sonra görülen, kan ve kemik iliğinin yavaş seyirli kanseri olarak tanımlandığını söyledi.

KML'nin lösemilerin yaklaşık dörtte birine karşılık geldiğini ifade eden Özcan, hastalığın her 100 bin kişiden 1-2'sinde görüldüğü bilgisini verdi.

KML hastalarında en sık görülen bulgunun dalak büyümesi olduğuna dikkat çeken Özcan, hastalığın kalıtsal veya bulaşıcı olmadığının altını çizdi. Özcan, hastalığın erkeklerde kadınlara göre daha sık görüldüğünü, nadiren de çocuklarda ortaya çıktığını ifade etti.

Vücuttaki normal hücrelerin 23 çift kromozom içerdiğini ancak bu hastaların genelinde 22. kromozomda kalıtsal olmayan yapısal bir genetik anormallik bulunduğunu anlatan Özcan, şunları kaydetti:

"Değişmiş olan 22. kromozom, kan hücrelerindeki kontrolsüz artıştan ve yaşam sürelerinin uzamasından sorumludur.

Hastalığın erken dönemlerinde genellikle hastaların şikayetleri yoktur. Hastaların yaklaşık yüzde 40'ında, başka nedenlerle başvurdukları hastanede yapılan kan testinde lökosit düzeyi yüksek çıkar. Hastalık ilerlediğinde ise yorgunluk, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, genellikle sol tarafta kaburgalar altında dolgunluk, sertlik ve ağrı hissi olur."

"KML, ARTIK BİR TEHDİT OLUŞTURAMAYACAK"

Kanser araştırmalarının yer aldığı önemli bilim dergilerinden Journal of Clinical Oncology'de KML hastalarının tedavisi ve yaşam süresine ilişkin çalışmanın sonuçlarının açıklandığını dile getiren Özcan, "Yüz güldüren çalışma, KML'li hastaların yaşam süresi beklentilerinin, genel nüfusla kıyaslandığında artık diğer insanlarla aynı seviyeye geldiğini ortaya koydu." dedi.

Özcan, araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi:

"İsveç Kanser Kayıt Sistemi'ne dayandırılarak Hannah Bower ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, tanı alan 55 yaşın üzerindeki 2 bin 662 hasta değerlendirildi.

Özellikle 2001 yılında keşfedilen ve alanda çığır açarak adeta devrim yaratan, hedefe yönelik ilaçların öncülerinden kabul edilen imatinib etken maddeli ilaç ve bunu izleyen yeni ilaçlar, ayrıca başkasından alınan kök hücre ile yapılan nakil işlemleri, tedavi başarısını çok yüksek oranda arttırdı.

Çalışmaya göre, 1980 yılında tanı konulan 55 yaşında bir KML hastasının ortalama 3,5 yıllık bir yaşam beklentisi varken, 2010 yılında tanı konulan aynı yaşta bir hastanın yaşam beklentisi 27,3 olarak hesaplandı. Bu veriler zamanında tanı ve doğru tedavi ile KML hastalığının artık bir tehdit oluşturamayacağını gösteriyor."