Halk arasında Lejyoner hastalığı olarak bilinen Legionella bakterisinden ortaya çıkan ve bir zatürre çeşidi olan bu hastalık, özellikle karmaşık su sistemi olan turistik tesislerle kalabalık yerlerde görülüyor.

HALKIN SESİ’ne konuşan Mikrobiyolog Dr. Ender Volkan Çınar, özellikle otellerin riskli bölgeler olduğunun altını çizerek, duş, çeşme, SPA, havuz, fıskiye gibi birçok bölümde gerekli titizliğin gösterilmesi gerektiğini kaydetti

ve bakım yapılmayan bu yerlerde Legionella hastalığının görülebileceğine dikkat çekti

Fehime ALASYA

Özellikle son yıllarda artan çeşitli bakteri hastalıklarından biri olan Legionella bakterisi konusunda komplike su sistemi bulunan, başta turizm sektöründeki konaklamalı alanlar ve huzurevi gibi yerlerde gerekli önlemlerin alınmaması kötü sonuçlar doğurabiliyor.

Sürekli olarak kullanılmayan su sistemlerinde üreyebilen Legionella bakterisi konusunda Mikrobiyolog Dr. Ender Volkan Çınar, HALKIN SESİ’ne önemli açıklamalarda bulundu.

Mikrobiyolog Dr. Ender Volkan Çınar, özellikle turizm sektöründe faaliyet gösteren bazı işletmelerde görülen zatürre türü salgınların başlıca nedeni olan Legionella bakterisine dikkat çekti.

Çınar, kimi zaman hayati önem taşıyan Legionella bakterisinden oluşan hastalığın, sağlıklı bireylerde Pontiac ateşi olarak da bilinen hafif ateş veya öksürük olarak da hafif şekilde baş gösterdiğini kaydetti. Çınar, “Legionella pneumophila’ adlı bakterinin neden olduğu bir akciğer ve üst solunum yolu enfeksiyonu olan Lejyoner hastalığı, zatürre bulguları ile görülüyor. Kimi zaman hayati önem taşıyor” dedi.

“KKTC’de insan yapımı su sistemlerinin Legionella odaklı Mikrobiyolojik analizi ve kontrolü” adlı proje sahibi olan Çınar, yaz sezonunun açıldığı, vatandaşın havuzlara akın ettiği şu günlerde, Legionella ile ilgili otellere düşen pek çok görev olduğunu kaydetti. 

Salgınlara yol açan ‘Legionella pneumophila’ bakterisinin özellikle turizm alanında görüldüğünü anlatan Çınar, konuya ilişkin şunları aktardı: “Legionella salgınlara yol açan bir bakteridir. Özellikle turizm alanlarında görülebilir. Kıbrıs’ın bir turizm, otel cenneti olduğundan ve sıcaktan dolayı bakteriyel üremeye de çok uygun bir ortam sağladığından ve daha önce de bu konuda herhangi bir bilimsel çalışma olmadığından dolayı bu konuya yöneldik. KKTC’de ciddi bilimsel çalışmalar yapılmadı, fakat Güney Kıbrıs’ta çok ciddi Legionella salgınları görüldüğünü, çalışmalar yapıldığını biliyoruz. 2008 yılında Güney Kıbrıs’taki özel bir hastanedeki yeni doğmuş bebeklerin bakım ünitesinde sıkıntı yaşanmıştı. Oda nemlendiricisi içine konulan su, Legionella üremişti ve oda nemlendiricisinden ortama dağıldı, bebeklerin soluduğu bu hava bebeklerin soluduğu küçük su parçacıklarını soluyup, 11 tanesi hastalandı ve bunlardan 3 tanesi de hayatını kaybetti. Bizde olup olmadığı bilinmiyor çünkü bu yönde detaylı bilimsel çalışma yapılmıyor.” dedi.

“SALGINLAR TURİSTİK ALANLARLA ORTAYA ÇIKIYOR”

Özellikle otellerin, yani turizm alanlarının riskli bölgeler olduğunun altını çizen Çınar, karmaşık su tesisat sistemlerinde biriken, yılda iki kez, her sezon başı, bakım ve temizliği yapılmayan otellerde görülebileceğine dikkat çekti. Otellerdeki temizliğin sadece havuz ve mutfaktan ibaret olmadığını dile getiren Çınar, Legionella için, duş, çeşme, SPA, havuz, fıskiye gibi birçok bölümde gerekli titizliğin gösterilmesi gerektiğini kaydetti. Çınar, Avustralya’da bazı araba yıkama sistemlerinde de Legionella ürediği görüldüğünü dile getirdi ve şöyle devam etti:

“Büyük gemilerde olan su sitemlerinde bile görülmesi mümkün, çünkü orada da karmaşık bir su sistemi var. Tüm buralar bile risk faktörüdür. Büyük otellerde bulunan soğutma kuleleri de. Çoğu salgınlar turizmle alakalı ortaya çıkıyor çünkü karmaşık su sistemi olan kalabalık yerler genellikle otellerdir. İstanbul’da Legionella’nın çok fazla görüldüğü bir oteli, temizleyemedikleri için yıktıklarını biliyoruz. Yani çok ciddiye alınması gereken bir durumdur.”

“HASTALIK, BAZEN ÖLÜMCÜL OLABİLİYOR”

Küçük su damlacıkların solunmasıyla insanlara geçen Legionella’nın, insandan insana bulaşmadığının altını çizen Çınar, özellikle 50 yaş ve üzerinde olanlar, sigara kullananlar veya bağışıklık sistemi bastırılmış olanların risk grubunda olduğunu kaydetti. Yüzde 15-20’ye varabilen ölüm riski bulunan bu hastalığın, risk altındaki hastalarda çok ciddi bir zatürre tipi olarak görüldüğünü dile getiren Çınar, “Risk grubunda olan şahıslar, bu hastalığı çok ciddi bir zatüre türü olarak geçirebiliyor. Kimi zaman basit bir öksürükle hafif atlatılan bu hastalık, bazen de ölümcül olabiliyor. 1976 yılında Philadelphia’da ortaya çıkan Legionella, farkındalığı son dönemlerde artan bir hastalıktır. Özellikle sigara içen ve yaşı 50’nin üzerinde olan hastalar için hayati önem taşıyor.”

“İŞLETMELERİN ALACAĞI TEDBİRLER VE DEVLET DENETİMLERİ ŞART”

Legionella’nın, basit tedbirler alınarak, rahatça önlenebilir olduğuna dikkat çeken Çınar, bu tedbirlere değindi.

Çınar, “Bakımsız insan yapımı komplike su  sistemlerinde üreyebilen, hastane, otel, misafirhane ve huzur evi gibi yerlerde daha fazla görülüyor. Sağlık bakanlığı denetimlerinin arttırılması ve kayıt altına alınması, bu bağlamda ISO standartlarına göre su tanklarının yılda en az 1 veya 2 kez kontrolü ve periyodik temizliği gereken kalabalık işletmeler, böylelikle bu bakterilerin önüne geçilebilmesi için çok büyük önem arz ediyor. Kullanılmayan musluk başlarından her gün 2-3 dakika akıtılacak olan su ise alınabilecek bir başka tedbir olarak görülüyor. 

Boru sistemlerinde bulunan bazı ölü noktaların sürekli klor kullanılarak temiz tutulması ve gerekirse sistemde ölü nokta barındırılmaması. Suyun durağan alanı olduğu zaman bakteriler burada çok rahat ürüyor, biyofilm oluşturabiliyor. Bu gibi basit önlemler alındığı zaman önüne geçilebiliniyor. Özellikle karışık sistemi bulunan yerlerde çok dikkat edilmesi gereken bir durum. İşletmelerin alacağı tedbirler ve devlet denetimleri şart.” şeklinde konuştu.

Kişisel olarak alınabilecek bir önlem olmadığına dikkat çeken Çınar, bireysel olarak yapılabilecek tek şeyin sağlıklı yaşamı tercih etmek ve bu doğrultuda hareket etmek olduğunu dile getirdi veKıbrıs Türk Otelciler Birliği’nin (KITOB)de bu konuda çok özverili olduğu ve destek verdiği bu proje ile Lejyoner hastalığına karşı farkındalık yaratmaya çalıştığını kaydetti.