Altuğra, Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı vesilesiyle yaptığı yazılı açıklamada, "Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen ve en sık ölüme neden olan kanser türüdür. Her yıl 2.26 milyon kadın meme kanseri tanısı alıyor ve 685 bin kadın meme kanserinden ölüyor. Ülkemizde de kadınlarda meme kanseri yüzde 37 ile en sık gözlenen kanser türüdür. Meme kanserini kontrol altına alabilmenin en etkili yöntemleri korunma ve erken tanıdır. Erken teşhis edilen hastalarda tedavi şansı yüzde 100 oranına ulaşabilmektedir” dedi.

Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserler olduğunu belirten Altuğra, “Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan duktal kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan “lobüler” kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır” dedi.

Altuğra en önemli risk faktörlerini şöyle sıraladı:

"• Obez veya aşırı kilolu olmak

• Yeterli fiziksel aktivite yapmamak

• Alkol kullanımı

• İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar

• İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.

• Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (>55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.

• Kadın cinsiyet, ileri yaş

• BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler

• Meme kanseri öyküsünün bulunması

• Göğüse radyoterapi almış olmak

• Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi)

• Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

-Belirtiler

Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

-Tanı:

Erken evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır.

-Erken tanıda kendi kendine muayene, hekim tarafından muayene ve mammografi en etkili yöntemlerdir.

Kendi kendine meme muayenesi: 20 yaşından sonra her kadın adetin ilk günü itibarı ile 7-10 günler arasında bir gün, adet kanaması görmüyorsa her ayın belli bir gününü seçerek kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. Aylık muayenesi sırasında bir önceki aya göre farklılık hissedilmesi halinde derhal doktora başvurulmalıdır.

Klinik meme muayenesi: kadınların düzenli sağlık kontrollerinin bir parçası olmalıdır. 20 yaşından itibaren her kadında 2 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir kere bu konuda eğitim almış bir hekim tarafından meme muayenesi yapılmalıdır.

Mammografi : düşük enerjili x dalgaları kullanılarak memedeki patolojileri saptama yöntemidir ve meme kanserinden ölümleri %20 oranında azaltabilir. Ülkemizde 40-69 yaşları arasındaki kadınlara 2 yılda bir mammografi taraması yapılmaktadır."