Bugün 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü. “Gluten Enteropatisi” olarak adlandırılan bir rahatsızlık olan Çölyak’ta buğdaygillerde bulunan ve “glüten” adı verilen protein ümmin sistem dediğimiz bağışıklık sistemini tetikliyor.

Özellikle buğdayın ana besin kaynağı olarak kullanıldığı ülkelerde daha sık görülen Çölyak’ta bağışıklık sisteminin glütene gösterdiği tepkiyle bağırsakta hasar oluşuyor.

Sağlıklı insanların ince bağırsaklarında emilimi artırmak üzere parmak şeklinde uzantılar varken, Çölyak hastalarında bağışıklık sisteminin açtığı savaşla bu uzantılar kayboluyor, bağırsak duvarı bozuluyor, besinlerde emilim olmuyor ve kişide isal görülüyor. Ancak glütenden % 100 uzak durmakla bağırsak eski haline dönebiliyor, kişi iyileşiyor.

Adını “Bağırsağından rahatsız” anlamına gelen Yunanca kökenli “Koiliakos”tan alan rahatsızlık “Celiac” olarak biliniyor.

“ÇÖLYAK GENETİK BİR RAHATSIZLIK”

9 Mayıs’ta Çölyak’ı Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine anlatan Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ali İbrahim Shorbagi, Çölyak’ın genetik bir rahatsızlık olduğuna dikkat çekti.

9 Mayıs çağrısını, “Akrabalarında Çölyak olan kişiler mutlaka taramadan geçmeli” şeklinde yapan Shorbagi, bağırsağında şişkinlik olanların, demir ve vitamin eksikliği görülenlerin de taramadan geçmesi gerektiğini kaydetti.

Shorbagi, İrritabl Barsak Sendromu (spastik kolon) rahatsızlığından şüphelenilen her hastada Çölyak testi yapılması gerektiğini de söyledi.

 “VÜCUT ÇAPRAZ ATEŞLE GLÜTENİ YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR”

Çölyağın özellikle 1950’li yıllarda tanımlandığını kaydeden ve neden meydana geldiğini anlatan Ali İbrahim Shorbagi, “Bu rahatsızlıkta bağışıklık sistemi arpa, buğday, yulaf gibi buğdaygillerde bulunan glütene tepki veriyor, çapraz ateşte vücut glüteni yok etmeye çalışırken bağırsak duvarını bozuyor” ifadesine yer verdi.

SESSİZ ÇÖLYAK...

Klasik Çölyak’ın sıklıkla çocukluk yaşta başladığını, kendini ishal, büyüme geriliği gibi belirtilerle gösterdiğini kaydeden Ali İbrahim Shorbagi, “Kendini genç yaşta gösteren Çölyak’ta belirtirler ağır seyrederken, şişkinlik, karın ağrısı gibi silik belirtilerin söz konusu olduğu ‘sessiz’, ‘geç’ ya da ‘A tipik’ Çölyak’ta tanı genellikle yetişkin çağda konuluyor. 60’lı yaşlarda Çölyak tanısı koyduğumuz hastalar var” dedi.

Shorbagi, sessiz seyreden tabloda hastanın kan tablosunda açıklanamayan demir, vitamin noksanlıkları izlendiğini de söyledi.

“HERKES GLÜTENDEN ETKİLENMEZ”

Ali İbrahim Shorbagi, Çölyak’ın genetik yatkınlığı olan kişilerde görüldüğünü de belirterek, “Herkes glütenden etkilenmez. Genetik yatkınlığı olan kişiler risk altında” şeklinde konuştu.

Uzun süren ve sebebi açıklanamayan ishali olan her hastada mutlaka Çölyak açısından tarama yapılması gerektiğini ifade eden Shorbagi, özellikle genç yaşlarda olduğundan fazla görülen besin noksanlıklarında, İrritabl Barsak Sendromu’ndan şüphe edilen her hastada Çölyak taraması yapılması gerektiğini belirtti.

Shorbagi, “Çölyak’ın kuzey yarım kürede sıklığı her 100 hastada 1 şeklinde. Bu oran oldukça fazla. Bu rahatsızlık özellikle buğdayın ana besin olarak kullanıldığı ülkelerde görülüyor. Asya ve Afrika’da Çölyak rahatsızlığı nadir görülür. Türkiye de buğdayın ön planda olduğu bir ülke. Burası Çölyak’ın nispeten yüksek görüldüğü ülkeler arasında” şeklinde konuştu.

“SON TANI, İNCE BAĞIRSAKTAN ALINAN BİYOPSİ”

Hastalığa kan testleriyle tanı konmaya çalışıldığını söyleyen Shorbagi, “Kan testi yüzde 95’in üzerinde doğruluk gösteriyor. Ama yine de şüphelendiğimiz hastalarda kan testi uyumlu çıkmasa da endoskopiyle ince bağırsağı görüntülüyoruz. Son tanı, ince bağırsaktan alınan biyopsiyle konuyor” dedi.

“HAYAT BOYU DİYET TEDAVİSİ SÖZ KONUSU”

Hastalığın tedavisi konusunda da açıklamalarda bulunan Ali İbrahim Shorbagi, “Glütenden yüzde 100 uzak durmak bu hastaların tamamına yakınının çözümü oluyor. Glüten bağırsakta diyetle tamamen yok olunca, bağırsak 6 ile 12 ay içinde normale dönebiliyor. Hasta, tekrar glüten tüketmeye başlarsa bağırsak yeniden bozuluyor. Bu rahatsızlıkta hayat boyu diyet tedavisi söz konusu” dedi.

1462796309.jpg

“GLÜTENİ HAYATINDAN ÇIKARMAK EN ÇOK ÇOCUKLARA ZOR”

Glütenin hayattan çıkarılmasında en çok çocukları zorladığını belirten Ali İbrahim Shorbagi, “Glüteni çocukların hayatından çıkarmak onları tatlı, şeker, bisküvi, kek gibi en çok sevdiği ürünlerden uzak tutma anlamına geliyor” dedi.

Çölyak diyetinde glütensiz undan yapılan ürünlerin tüketilebileceğini söyleyen Shorbagi, “Avrupa’da bu ürünler daha yaygın ve ucuz ama Kıbrıs şartlarında biraz pahalı” şeklinde konuştu.

Bazı hastalarda çok nadir olsa da glüten almadığı halde şikayetlerin devam ettiğini dile getiren Ali İbrahim Shorbagi, “Böyle hastalarda ilave olarak bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanmak zorunda kalıyoruz ama bu oldukça nadir” dedi.

“DAR GEN HAVUZU ÇÖLYAK İÇİN BİR RİSK”

Çölyak’ın genetik bir rahatsızlık olduğunu yineleyen Shorbagi, “Daha kapalı toplumlarda, adalarda... birebir akrabalık olmasa da dar gen havuzu söz konusu. Dar gen havuzu olan yerlerde genellikle genetik yatkınlığı olan rahatsızlıklar daha fazla görülüyor. Bu, Çölyak için de bir risk” ifadesine yer verdi.

“GLÜTEN İNTOLERANSINDA AĞIR BİR BAĞIRSAK HASARI GÖRÜLMEZ”

Shorbagi, “Halk arasında bu rahatsızlığı glüten alerjisi veya intoleransı sananlar da var. Aslında bunlar farklı kavramlar. Glüten intoleransında bağırsak glütene karşı tepki verir ama bu belirti sindirimsizliğin yarattığı belirtidir. Çölyak ile tedavileri de benzerdir ama glüten intoleransında Çölyak’taki gibi ağır bir bağırsak hasarı görülmez” dedi.

Bu rahatsızlığın tedavi edilmediği durumlarda kişilerde ciddi enzim, mineral eksiklikleri yarattığını da söyleyen Shorbagi, “Yetişkin çağda ciddi kemik erimesi, kemik kırılganlığı, önemli vitaminlerin emiliminde bozulma görülür” diyerek şunu ekledi:

“Uzun süre kontrolsüz devam eden Çölyak rahatsızlığında düşük oranlı olmakla beraber bağırsağın “t hücreli” lenf kanseri gelişebiliyor. Bu da hayatı tehdit eden bir durum. Tedavisiz Çölyak o kadar da masum bir hastalık değil”.

Ali İbrahim Shorbagi, “Akrabalarında Çölyak hastalığı olan kişilerin mutlaka taranması gerekiyor. Yetişkin çağda ishal olmasa da bağırsakta şişkinlik, demir ve vitamin eksikliği varsa, Spastik Kolon rahatsızlığından şüpheleniliyorsa Çölyak testi yapılmalıdır” dedi.

“ÇÖLYAK HASTASI OLANLARIN DIŞINDA İNSANLARIN GLÜTENSİZ BESLENMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM”

Glütensiz beslenme konusunda da açıklamada bulunan Shorbagi, “Son zamanlarda ‘glüten zararlıdır’ diye açıklamalar yapılıyor” dedi ve şunu ekledi:

“Glütensiz beslenme konusunda bir akım yaratılmaya çalışılıyor. Ben, insanların glütensiz beslenmesini doğru bulmuyorum... Glütenin Çölyak hastaları dışında kesin zararlı olduğunu gösteren herhangi bir çalışma yok. Yıllardır tüketiliyor. Glüten sonuçta bir proteindir ve ‘zararlıdır’ demek çok doğru değil. Yatkınlığı olan, Çölyak olan kişilerde neredeyse zehir haline geldiği için onların kaçınması şart. Normal bir bireyin kaçınması gerekmiyor. Ve sadece glütenin değil, her şeyin fazlası tüketmek zararlı.”