Hava yollarının daralması ile nefes almayı güçleştiren ve ataklar halinde yaşam boyu devam eden astım, dünyada milyonlarca kişiyi etkiliyor. Hasta; ataklar şeklinde nefes darlığı, öksürük, balgam yakınmaları hissediyor. Bu şikayetler genellikle çocukluk çağında başlıyor. Küçük yaşlarda başlayan astım hastalıkları genellikle alerjik sebeplerle ve bazen de virüs kaynaklı olarak ortaya çıkabiliyor. Bunların genellikle ortalama 12 yaş civarında kaybolduğunu görülüyor. Fakat yetişkinlerdeki astım daha kalıcı ve ağır seyrediyor. Astımın ülkemizde görülme sıklığı yüzde 5-10 civarındayken, Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 10-15 arasında. Oran artışının nedenleri arasında çevre kirliliği, teknolojik atıklara ve kimyasallara maruz kalma ve genetik risk faktörleri geliyor.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Servet Kayhan, günümüzün en sık rastlanan göğüs hastalıklarından astımla ilgili önemli bilgiler verdi.

ASTIM ANNE VE BABADA VARSA ÇOCUK RİSK ALTINDA!

Astım birkaç farklı nedenden kaynaklanabilir. Birincisi; ‘alerjik astım’ dediğimiz kişinin solunum yollarının birtakım alerjen maddelere maruz kalmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Ev tozu akarları, mesleksel nedenlerle toz, duman, buhar ve zararlı gazlara maruz kalma, sık tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları, sigara dumanına maruz kalma (aktif veya pasif); alerjik astımın oluşum mekanizmasını tetikleyebilir. Aynı zamanda egzersize bağlı ortaya çıkabilen astımlar vardır. Burada da ağır bir egzersiz ve spor sonrasında kişinin astım atağı tetiklenebilir.

Bazı ağrı kesicilerin yol açtığı astım tipleri ile alerjik olmayan, mevsimsel değişim göstermeyen, yıl boyu sürebilen ‘intrinstik astım’ dediğimiz bir astım çeşidi de vardır. Bunun dışında mevsimsel alerji, bahar alerjisi polenlerin uçuşmaya başladığı dönemlerde alerjisi olan kişilerde alerjik rinit ve beraberinde alerjik astım ortaya çıkabilir. Dolayısıyla mevsimler ile ilişkisi olan bir hastalıktır. Astımda genetik faktörler de söz konusudur. Anne veya babadan birisinde astım varsa, çocukta da ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Anne veya babadan birisinde astım varsa, çocukta da ortaya çıkma ihtimali vardır. Her ikisinde de varsa, bu ihtimal ikiye katlanmaktadır.

TRAFİK, STRES, ÜZÜNTÜ EN ÖNEMLİ FAKTÖR!

Stres, astım için en önemli faktörlerdendir. Çünkü bronş açıklığını sağlayan kolinerjik sistem, kişinin aynı zamanda biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak iyi olmasına da bağlıdır. Dolayısıyla stres faktörleri astımı etkiler. Yaşanmış olan üzüntü ve stres astımın kontrol altına alınmasını zorlaştırır. Bunun yanında İstanbul gibi büyük şehirlerde trafikten kaynaklı egzoz dumanlarının aşırı salınımı, hava kirliliği ve kişinin çalışmış olduğu ortamlardaki havalandırma problemleri de astımın kötüleşmesine yol açar. Plaza tipi iş yerlerinde kesinlikle halıfleks olmaması, havalandırma ve klima filtrelerinin düzenli bakımlarının yapılması gerekir.

KONTROLLÜ TEDAVİ RAHAT NEFES DEMEK

Astım, tamamen geçebilen bir hastalık değil, kontrol sağlanabilen bir hastalıktır. Kontrol sağlamak demek, hastanın şikayetlerinin tamamen ortadan kaldırılması demektir. Fakat bu, hastalığın tamamen sökülüp atılması anlamına gelmez. Eğer kontrol sağlanmışsa hasta rahat nefes alıp verir, geceleri rahat uyur, herhangi bir şikâyeti olmaz. Günlük olarak gerekli vitaminlerin ve aminoasitlerin alınması, beslenme düzeni hasta için çok önemlidir. Örneğin; D veya C vitamini eksikliği vücut bağışıklık sistemini zayıflatıp virüs ve bakterilere karşı savunmasız kalmamıza sebep olabilir.

ASTIMLILAR GRİP AŞISI OLMALI!

Rutin kontroller yapılırken vitamin eksikliği, kansızlık, demir eksikliği ve B12 vitamini eksikliği varsa bunların yerine konmasında fayda vardır. Öte yandan soğuk algınlığı ilaçlarının ve antibiyotiklerin gereksiz kullanılmaması gerekir. Gerekli olduğu durumlarda hekim kontrolünde alınmasını öneririz. Astımlılar grip aşısı olmalı. Bunun dışında kronik akciğer hastalığı olan bütün hastalarımıza grip aşısını öneriyoruz. Grip bildiğimiz üzere özellikle sonbahardan sonra topluma salgınlar halinde yayılmaktadır. Grip sonrası ağır akciğer enfeksiyonları ortaya çıkabilir ve eğer kişinin astımı varsa, astım atakları geçirmesi kaçınılmaz olabilir. Dolayısıyla bu aşılar koruyucu etki sağlar. 65 yaş ve üzeri hastalarda grip aşısının yanında zatürre aşısını da öneriyoruz.

SİGARADAN UZAK DURUN!

Doç. Dr. Servet Kayhan, “Astım hastaları maalesef bilinçsiz bir şekilde hem ilaç, hem de sigara kullanıyor. İçilen her bir sigara akciğeri olumsuz etkiler ve tedavilerin yetersiz kalmasına yol açar. Sigara içenlerde ağır astım atakları geçirme oranları oldukça yüksektir. Bunun yanında bazen de hastaların ilaçlarını doğru kullanmadıklarını görüyoruz. Hastanın ilaçlarını ne şekilde kullanacağını hekiminden doğru bir şekilde öğrenmesini ve doğru uyguladığını teyit etmesini öneririz” diyerek sigara içen hastalarını sigarayı bırakmaları konusunda özellikle uyardı.