Obezite ve diyabet hastalığı, yanlış beslenme alışkanlıklarının bir sonucu. Tip 2 diyabeti tetikleyen beslenme hatalarından bahseden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar, diyet, spor ve ilaç gibi müdahalelere rağmen geçmeyen durumlarda, şeker ameliyatları yapıldığını belirtti. Peki bu ameliyat kimlere yapılabiliyor?

“İLK AYLAR ZOR GEÇEBİLİR”

Op. Dr. Fatih Kar, bu ameliyatlardan sonra ilk ayların biraz zor geçebileceğini söylüyor. “Hastalarımız hızlı kilo veriyor, hayatlarında birtakım olumlu değişikler çok hızlı oluyor ama yeni anatomik şekline vücut adapte oluncaya kadar bir takım vitamin ve mineral desteklerine destek gerekebiliyor. Ancak bir müddet sonra denge sağlanıyor.” şeklinde konuşan Kar, şöyle devam etti:

RAFİNE GIDA TEHLİKESİ

“Ömür boyu destek vitaminler demir takviyeleri gerekmiyor. Sadece dönem dönem bakıp eksik olarak saptadığımız bir şey varsa onu tamamlıyoruz. Şeker ameliyatları, tüp mide ameliyatına benziyor ancak ilave müdahaleler içeriyor. Klasik tüp mide ameliyatından biraz daha geniş bir mide bırakıyoruz ve bu midenin çıkış kısmına ince bağırsakların son 250 santimetresini getirerek yeni bir bağlantı açıyoruz. Böylelikle gıdaların yaklaşık 3'te 1'i eski yolundan 3'te 2'si de yeni yolundan gidiyor ve bağırsakların son kısmına ulaşıyor. Bu ameliyata transit bipartisyon ameliyatı diyoruz. Bu bağırsakların son 250 santimetrelik kısmı vücut için hayati öneme sahip bir hormon deposudur. Yıllar içinde rafine gıdalarla, dejenere edilmiş gıdalarla, kalitesi düşmüş gıdalarla beslenmenin sonucu olarak bu bölge çok atıl pozisyona düşüyor. Biz gıdaları aldığımız zaman normal yoldan geçtikten sonra üst kısımlarda birçoğu emiliyor ve son kısma sadece posası ulaşıyor. Bunun nedeni aldığımız gıdaların kalitesiz rafine gıdalar oluşudur. Dolayısı ile bu posa da burada istenilen hormonel etkiyi oluşturamıyor. Biz yeni bir yol açarak gıdalarla bu alanın erken karşılaşmasını sağlıyoruz. Bu sayede buradan şeker üzerinde çok ciddi koruyucu etkileri olan hormonların salınımını uyarıyoruz. Diyabetle birlikte, hipertansiyon, kalp hastalıkları, damarsal kireçlenmelerin ilerlemesi durdurulabiliyor. Hastalar, eğer kiloları fazla ise bunu rahatça vererek rahatlayabiliyorlar. Ana damarlarda mümkün olmasa bile kılcal damarlardaki tahribatlarda, böbrek harabiyetlerinde, bacaklardaki uyuşukluklarda, göz sorunlarında ciddi anlamda düzelme sağlayabiliyor.”

“RİSK ALMAMALI”

Ameliyatlarla ilgili risk faktörlerine de değinen Op. Dr. Fatih Kar,” Ameliyattan önce her hasta iyi değerlendirilmeli. Her hasta hemen ameliyata alınmamalı. Bu anlamsız risk almak olur. Bize başvuran hastalarda yaklaşık 7-10 gün süren bir tetkik aşaması var. Kilosu çok fazla olan ve ameliyatı yüksek risk içeren hastalarda ameliyat öncesinde gerekirse mideye bir süre balon takıp hastanın biraz kilo vermesi sağlanarak ameliyatın riski düşürülebilmekte. Ameliyat için yüksek olmayan bir risk oranına ulaştıktan sonra ameliyatı gerçekleştirilmeli. Biz riskli bulduğumuz hastayı hemen ameliyat etmiyoruz.“ ifadelerini kullandı.