Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, Türkiye'de artan şehir yaşamının getirdiği hazır yiyecek, ayaküstü kısa süreli zararlı yeme alışkanlıkları, tuz ve kırmızı et tüketiminde artış gibi faktörlerin, şehirlerde yaşayan nüfusta, mide, kalın bağırsak gibi sindirim sistemi kanserlerinin hem erkek hem de kadınlarda daha fazla görülmesine yol açtığını bildirdi.

Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin, Türkiye ve dünyada kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sıklıkta görülen ölüm nedeni olduğunu belirterek, ülkede, en son istatistiklere göre yılda 174 bin yeni kanser tanısı konulduğunu söyledi.

Dünya çapında bakıldığında ise 2012'de toplam 14,1 milyon yeni kanser tanısının konulduğunu, bu hastaların da yaklaşık 8,2 milyonunun hastalığa bağlı olarak yaşamını kaybettiğini aktaran Kaya, "Ülkemizde erkeklerde akciğer bronş ve prostat kanseri en sık gözlenirken, kadınlarda ise meme ve tiroid kanserleri daha fazla görülmekte." dedi.

Kaya, Amerika ve Avrupa'da ise erkeklerde prostatın, akciğer kanserinden daha fazla gözlendiğini, kadınlarda ise meme kanserinin Türkiye'deki gibi görülme oranı en yüksek kanser olarak olarak başı çektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bununla birlikte ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde her iki cinste de kolorektal (kalın bağırsak kanseri) kanser sıklığında artış gözlenmektedir. İnsan ömrünün uzaması, obezitede artışı, tütün ve alkol kullanımı, radyasyona maruziyet, fiziksel aktivite azlığı, yanlış beslenme alışkanlıkları, kırmızı et ve hayvansal yağ tüketimindeki artış, stresli yaşam, hepatit ve HPV gibi viral enfeksiyonlar, gibi birçok etkene bağlı olarak ülkemizde ve dünyada kanser türlerinde değişik artışlar gözlenmektedir."

 "AZ GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE KANSERDEN ÖLÜM DAHA FAZLA"

Doç. Dr. Ali Osman Kaya, gelişmiş ülkelerde kanser sıklığında artış olmasına karşın tarama programlarının daha iyi uygulanması dolayısıyla hastalığın erken evrede yakalandığını, bu sayede erken dönem tedavi şansının da yüksek oranda gerçekleştirildiğini söyledi.

Ancak az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde, erken teşhis tarama uygulamalarının yeterince yapılamamasından, vakaların daha az olmasına rağmen hastalığa bağlı ölüm oranlarının yüksek olduğuna dikkati çeken Kaya, şunları kaydetti:

"Ülkemizde Sağlık Bakanlığına bağlı kanser erken teşhis tarama merkezleri, (KETEM) tüm Türkiye'de yaygın olarak kanser tarama programlarını uygulamaktadır. Ülkemizde, Avrupa ve Amerika ülkelerine göre kanser sıklığının düşük bulunması, gerçek anlamda kanser kayıt ve tarama merkezlerinin çalışmalarının yeterli olmadığı şeklinde açıklanabilir. Ülkemizde artan şehir yaşamının getirdiği hazır yiyecek, ayaküstü kısa süreli zararlı yeme alışkanlıkları, tuz ve kırmızı et tüketiminde artış olması gibi faktörler şehirlerde yaşayan nüfusta, mide, kalın bağırsak gibi sindirim sistemi kanserlerinin hem erkek hem de kadınlarda daha fazla görülmesine yol açmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ortalama insan ömrünün daha uzun olması, kırmızı et ve alkol tüketiminin daha fazla olması nedeniyle kalın bağırsak kanser sıklığında artış gözlenmektedir. Az gelişmiş Asya ve Afrika ülkelerinde ise hepatit, HPV gibi virüslerle ilişkili kanser türlerinde artış görüyoruz."

 "GELECEK YILLARDA KANSER VAKALARI TÜM DÜNYADA ARTACAK"

Ali Osman Kaya, tüm dünyada ve Türkiye'de gelecek yıllarda kanser sıklığında artış olacağının öngörüldüğünü vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu nedenle ülkemizde ve dünyada en büyük mücadele kanserin erken evrede yakalanıp tedavi edilmesidir. Aksine düşündüğümüzde ileri evrede çoğu kanser olgularında en etkili tedaviler verilse de yaşam süreleri belli oranlarda uzamaktadır. Ayrıca yoğun kanser tedavileri tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de yüksek maliyete neden olmaktadır. Tüm dünyada ve ülkemizde kanserle ilişkili ölümlerin önemli bir neden olması bakımından, hastalığa ilişkin bilinçlendirme çalışmaları planlanmalıdır. Önlenebilir kanser risk faktörleri olan tütün ve alkol kullanımı, obezite, kötü beslenme, hareketsiz yaşama ilişkin toplum, ilkokullardan itibaren bilinçlendirilmeli ve bu anlamda farkındalık oluşturulmalıdır. Sonuç olarak, kanserde toplumun her kesiminde farkındalık oluşturmak, erken teşhis tarama uygulamalarının daha da yaygınlaştırılmasını sağlamak, stressiz, konforlu yaşam biçimini oluşturup Akdeniz tipi beslenmeyi uygulamak, tütün ve alkol kullanımının kısıtlanması, aktif yaşam ve obeziteyle savaşmak gibi unsurlarla, kanser ve etkilerini hayatımızda minimize edebiliriz."