İnsan vücudundaki su oranı cinsiyet, yaş, fiziksel özellikler ve günlük fiziksel aktivitelerine göre değişim gösterir. Çocukların vücutlarındaki su oranı %70 civarlarında iken, yetişkin bireylerde bu oran kadında vücut ağırlığının %50’si, erkekte ise %60’ı kadardır. 

Bulunduğumuz ortamın sıcaklığına, yaptığımız aktivitenin türüne ve vücudumuzdaki su dengesini değiştirebilecek diğer bazı şartlara göre değişen şekilde günde yaklaşık 1,5 litre su kaybederiz. Kaybolan suyu dengelemek için de günlük ortalama 2-2,5 litre su almalıyız.

Yaz mevsiminde ya da sıcak bir ortamda terleme ile su kaybı fazla olacağından özellikle spor da yapılıyorsa ya da fiziksel aktivitede artış varsa suya ihtiyaç da aynı oranda artar.

Su fizyolojik bir ihtiyaçtır. Vücut bize bunu susama refleksi ile bildirir. Susadığımız halde su içmezsek ilk tepkiyi veren organımız, beyindir çünkü vücut suyunu düzenleyen merkez beyindeki hipotalamus bölgesidir. Bu düzenlemeyi susama duyusunu yaratarak ve idrar miktarını değiştirerek yapar. Susadığımızda ağzımız kurur bu ihtiyacı gidermezsek günlük hayatımıza stres, unutkanlık, panik, gerginlik olarak yansıyabilir. Sersemleme, karar verme mekanizmasının bozulması ve algılama yeteneğinde düşme gözlenebilir. 

PIHTIYA BAĞLI DAMAR TIKANIKLIKLARI DAHA SIK GÖZLENİR

Benzer şekilde ileri yaştaki kimselerde ateşli hastalık ya da çok sıcak havalarda aşırı terlemeye bağlı bilinç bulanıklıkları sık görülür. Ağızdan ya da damardan serum ile kayıp karşılanınca da çok kısa sürede düzeldiğini gözleriz. Vücutta su kaybı ile beraber kanın akışkanlığında azalma ve pıhtılaşmaya yatkınlık olur. Bunun sonucunda da kalpte ve tüm vücutta pıhtıya bağlı damar tıkanıklıkları daha sık gözlenir.

ÇAY VE KAHVE GİBİ İÇECEKLER DAHA ÇOK SIVI KAYBINA YOL AÇAR

Çay, kahve gibi içecekler susuzluğu geçici olarak gidermekle beraber idrar miktarını arttırarak daha da çok sıvı kaybına yol açar. Bu nedenle günlük sıvı miktarını karşılarken buna dikkat etmek gerekir. Ayrıca yazın sıcakta terle beraber suyun yanında, yorgunluk ve halsizliğe sebep olabilecek mineral kaybı da yaşandığını unutmamak gerekir.