Stres, günlük hayatı adeta işgal ediyor. Son yıllarda küresel sağlık krizi, sosyal krizler, siyasi meseleler ve savaşlar büyük endişelere yol açtı.

Stres, organizmanın yeni, öngörülemeyen, saldırgan veya tehdit edici olarak deneyimlenen bir olaya, duruma uyum sağlamak için uyguladığı tüm fizyolojik ve psikolojik araçlar olarak tanımlanmaktadır. Stres aslında vücudun çevreye verdiği biyolojik tepkidir. Günlük kısıtlamalar ve saldırganlıklar karşısında vücudun normal bir reaksiyonudur ve birbirini izleyen üç aşamadan oluşan stres gelişiminin her aşamasında hormon salgılanması vardır.

Stresin birinci aşaması alarm aşamasıdır. Vücut stresi algıladığı an, beyne mesaj gönderilir, böylece beyin belirli duruma adrenalin (stres hormonu) salınımını tetikleyerek tepki verir. Bu, kalp atış hızının artmasına, kan damarlarının sıkışmasına ve nefes hızının artmasına neden olur ve buna avuç içi terlemesi, hızlı kalp atışı, hızlı nefes alma gibi belirtiler eşlik eder.

İkincisi direnme aşamasıdır. Stres devam ettiğinde, kortizolün (stres yönetim hormonu) üretimine ve kana salınmasına yol açan bir hormon üretimi başlar. Kortizol, stres uyaranlarına yanıt vermek için aktivitesi artan beyne, kaslara ve kalbe gerekli enerjiyi getirmek için kandaki şeker seviyesini artırır.

Üçüncü aşama tükenme aşamasıdır. Stres etkeni çok şiddetli olduğu veya stres çok uzun sürdüğü için vücut bunalır. Stres reaksiyonları etkisizdir ve hormon üretimi vücudu yorar. Kortizol her yerde bulunur ve normal serotonin ve dopamin (mutluluk hormonları) üretimini engeller. Dış yardım olmadan dengeye dönüş artık mümkün olmadığı için vücut bitkin hale gelir.

Yorgunluk, bağışıklık sisteminin bozulması, uyku bozuklukları, ruh hali değişimleri, baş ağrıları ve hatta konsantre olma ve akıcı konuşma sorunları, stresin belirtileridir.

Stresin sağlığa 17 olumsuz etkisi

Stres birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda faydalı etkileri olabilse de, sonuçları uzun vadede olumsuzdur. işte stresin sağlığa olumsuz etkileri.

Erken yaşlanma

Ne kadar çok stres yaparsanız, o kadar hızlı yaşlanırsınız. Yaşları 20 ile 50 arasında değişen 100 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, ciddi bir kronik hastalığı olan bir çocuğu olan annelerin diğerlerine göre daha kısa telomerlere sahip olduğunu gösterdi. Telomerler, kromozomların sonunda yer alan ve uzunlukları hücrelerin ömrüyle bağlantılı olan DNA parçalarıdır (her hücre bölünmesiyle kısalırlar). Ayrıca stres serbest radikaller üretir ve oksidatif hasarı yani hücre ölümünü artırır.

Cilt problemleri

Stres durumunda yüzeysel kan damarları kanı deriden ziyade kaslara göndermeyi tercih eder. Cildin hemen altındaki damarlar kızarmaya, solmaya veya erken yaşlanmaya eğilimlidir. Aşırı kortizol üretimi durumunda sedef hastalığı, kurdeşen veya akne gibi cilt hastalıkları da ortaya çıkabilir.

Kilo alımı ve diyabet

Yüksek stresli zamanlarda, sağlıklı beslenme genellikle ikinci plana atılır. Hızlı, kötü, az veya çok fazla yemek yenilebilir. Stresle tetiklenen kortizol, beyne açlık sinyalleri gönderir ve kan şekerini yükseltir. Kronik stres hiç yemek yememe eğilimini tetikleyebildiği gibi endorfin üreten yağlı ve şekerli yiyecekler için iştahı da artırabiliyor. Bu durum tip 2 diyabete ve obeziteye yol açabiliyor.

Hafıza sorunları

Araştırmalar, artan kortizol üretiminin kısa süreli hafızanın beyindeki yeri olan prefrontal korteksteki sinapsları (nöronlar arasındaki bağlantıları) azalttığını göstermiştir. Kronik stres ayrıca bilgi işlemede yer alan nöronların sayısını azaltır ve yeni nöronların gelişimini engeller. Hatta hipokampüsü (hafıza üzerinde hareket eden bölge) köreltecek kadar ileri gidebilir.

Adet döngüsünün bozulması

Stres ayrıca adet döneminin geciktirmesine neden olabilir. Menstrüasyonu düzenleyen hormonların salgılanmasını beyinde bulunan hipotalamus belirler. Beynin bu küçük bölgesi strese karşı çok hassastır. Saldırıya uğradığını hissettiğinde (örneğin, aşırı çalışma veya işle ilgili kaygı nedeniyle) bozulur ve bazen adet döngüsünü bozabilir. Stres azaldığında her şey normale döner.

Hamilelik sırasında tehlikeler

Stres, özellikle hamile kadınlar ve bebeklerinin sağlığı için tehlikelidir. Erken doğum risklerine ek olarak, anne stresini çocuğuna iletilebilir ve daha sonra anksiyete, depresyon, hatta kalp ve damar hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu stres aktarımı yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.

Sindirim sorunları

Kim önemli bir toplantıdan önce acil bir tuvalete çıkmas dürtüsü duymamıştır? Devam eden stresli bir olayla karşı karşıya kalan amigdala (duyguları yönetmekten sorumlu beyin yapısı) kontrolünü kaybedebilir ve genellikle sağlık ve özellikle sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu etkiler arasında ishale ve hatta bazen bağırsak iltihabına neden olan sindirim sorunları yer alır.

Kulak çınlaması

Kulak çınlaması stresle doğrudan bağlantılı olmasa da stresin tetiklediği durumların bir yan etkisi olarak ortaya çıkabiliyor. Stres, vücut ve kan dolaşımı tarafından hormonların salgılanmasını etkileyerek, iç kulağa oksijen tedarikinde azalmaya yol açıp kulak çınlamasını tetikleyebiliyor.

Strese bağımlı olma riski

Stres sadece sağlık üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaz. Özellikle adrenalin salgısı sayesinde, karmaşık durumlarda kendinizi daha verimli hissetmenize izin verir. Bu nedenle, aceleyle çalışırken daha verimli hissetmek yaygındır. Ancak, bu stres uzun vadede tehlikeli olabilir. Çünkü performansını artırmaya devam etmek için gerçekten strese bağımlı olma riski varsa bu durum vücudu yorar.

Kalp ve damar hastalıkları gelişimi

Tekrarlayan stres, bağışıklık sistemi üzerinde yıkıcı etkilere yol açar ve ciddi kalp ve damar hastalıklarını tetikleyebilir. Etkisi altında kalp daha hızlı atar, kan damarları daralır ve kan yoğunlaşır, bu da dolaşımı zorlaştırır.

Saç sorunları

Ne kadar gergin ve stresliyseniz, kafa derisi o kadar hassas ve kaşıntılı olur ve dökülmeler görülebilir. Kan, stres zamanlarında saçları daha az besler ve bu da onları zayıflatır. Kafa derisi kaşınabilir, ağrılı olabilir, tahriş görülebilir. Saç beyazlaşır, büyümesi yavaşlar, bu da saç dökülmesine neden olabilir.

Uykusuzluk hastalığı

Stres, anksiyete ve depresyon uykusuzluğun en yaygın nedenleridir. Beyindeki uyku merkezi aşırı stres durumunda vücudun hayatta kalma şansını artırmak için uyarı moduna girer. Bu, gerçek bir tehlike durumunda faydalı olabilir, ancak sadece uyumaya çalışıyorsanız problemleri artırır. Uykusuzluğun kendisi stres düzeyini artırır ve bu bir kısır döngüdür.

Azalmış cinsel istek ve doğurganlık

500 kadının stres durumunu inceleyen ve her birinin hamile kalması için gereken zamanı gözlemleyen bir araştırmada, kortizol ve alfa-amilaz (özellikle psikolojik stres durumunu temsil eden bir enzim) düzeyleri ölçüldü. Sonuç, stresli kadınların her ay hamile kalma olasılığı yüzde 29 daha az olarak bulundu.

Erektil disfonksiyon

Erkeklerde stres, libidoda düşüş ve sertleşme sorunlarına neden olabilir. 18 yaş ve üzeri 2 bin kişi arasında yürütülen yakın tarihli bir araştırmaya göre, düzenli olarak sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin yüzde 33'ünün sıklıkla stresli olduğu ortaya çıkmıştır.

Midede ağrılı yanma hissi

Sindirim sistemi stresten büyük ölçüde etkilenir. Stres durumunda yemek borusu asitliğe daha duyarlı hale gelir ve alt yemek borusu sfinkteri (mide ile bağlantıyı kapalı tutan) zayıflar. Araştırmalar, reflü yaşayan kişilerin yüzde 60'ının stresi bu hoş olmayan rahatsızlıklar için tetikleyici bir faktör olarak kabul ettiğini belirlemiştir.

Bağışıklık sisteminin bozulması

Stres bağışıklık sistemini zayıflatır. Stres ve bağışıklık sisteminin zayıflaması arasındaki bağlantı oldukça güçlüdür. Vücutta bağışıklık hücreleri dahil birçok hücre yüzeyinde stres hormonları, adrenalin ve noradrenaline özgü reseptörler vardır. Bu reseptörler kronik stres durumunda aşırı duyarlı hale gelebiliyor ve farklı durumları stres hormonları gibi algılayabiliyor. Bu durum bağışıklık üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip oluyor.

Kas tonusu bozuklukları

Uzun ve yoğun bir stres dönemi yaşadıktan sonra sırt ve boyun gibi vücudun belirli bölgelerinde kas ve eklem ağrıları ortaya çıkabilir. Bu ağrıların yoğunluğu ve süresi değişir ve sinir sisteminin kendisini tehlikeye karşı savunmak için vücuda gönderdiği adrenalinin aşırı yüklenmesiyle açıklanır. Gergin, kaslar daha sonra ağrılı hale gelir.