Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 2'si kronik migren hastası ve bu rahatsızlık özellikle gelişmiş ülkelerde "işe gidememe" nedenlerinin başında yer alıyor. Toplumda her şiddetli baş ağrısı migren olarak kabul edilse de, bu hastalığın kendine has bazı özellikleri var.

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatma Çiğdem Doğulu, migrenin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlatırken özellikle ağrı kesici kullanımına dikkat çekti. Migreni, 'tekrarlayıcı, saatler ya da günler süren, arada ağrısız dönemlerin de olduğu baş ağrısı' şeklinde tanımlayan Doç. Dr. Doğulu, hastalığın nedenleri arasında 'aşırı kafeinli içecekler, alkol, eskimiş peynirler, açlık, stres, zorlu egzersizleri' saydı.

5 BELİRTİ

Migrenin kendine has belirtilerini 'tekrarlayıcı, zonklayıcı, yarım baş ağrısı, bulantı ve kusma, aura' şeklinde beş başlık altında toplayan Dr. Doğulu, şu bilgileri verdi:

"Tekrarlayıcı migren baş ağrıları, arada ağrısız dönemler olsa bile belli bir periyotta ortaya çıkıyor. Sıklık ise hastaya göre değişiyor. Yılda üç kez ağrı çeken olduğu gibi, ayda dört kez atak geçiren hastalar da görülebiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ağrının tekrarlayıcı olması. Tanının konulmasında bu nokta etkili oluyor. Eğer ayda dörtten fazla ve en az üç ay devam eden ağrılar varsa, şikayetler kronik migren adını alıyor. Zonklayıcı migrene damarsal bir mekanizmanın yol açtığı düşünülüyor. Baş ağrısının zonklayıcı türde olması da bunu güçlendiriyor. Ağırlık ya da başı taşıyamama hissi veren ağrılardan farklı olarak, migrende hasta enseden başlayan zonklayıcı bir rahatsızlık yaşıyor.

Yarım baş ağrısı, başın sağ ya da sol tarafına vuran bir ağrı ile karakterize oluyor. Baş ağrısının yanı sıra nedeni bilinmeyen bulantı ve kusma gibi belirtilere de rastlanıyor. Yine bu şikayetlere ek olarak, ışıktan ve sesten rahatsız olmak da sıklıkla karşılaşılan belirtiler arasında görülüyor. Bazı hastalarda kollarda ve bacaklarda uyuşma da görülebiliyor. Kişinin yaşamını güçleştiren migren atağının ardından yorgunluk ve bitkinlik hissi ortaya çıkıyor. Migren atağına eşlik eden ya da öncesinde görülen görsel belirtiler, aura olarak adlandırılıyor. Işık çakmaları, kör noktada büyüme, görme bozuklukları gibi belirtiler olabileceği gibi, nesneleri büyük ya da küçük görmek gibi durumlar da yaşanabiliyor. Genellikle migrenden önce ortaya çıkan bu durum, bazen bir saat sürebiliyor. Ardından da baş ağrısı geliyor."

TEDAVİ YOLLARI

Dr. Doğulu, tedavi yolları için şunları dile getirdi:

"Migren, kesin tedavisi olmayan ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık. Bunun için sıklığı ayda dört ya da daha fazla olan ve atakları günlerce süren ağrılarda profilaksi yöntemi uygulanıyor. Hastalıkların oluşumunu ya da ilerlemesini önlemek amacıyla yapılan girişimlere verilen isim olan profilaksi, migrende en az altı ay, genellikle bir yıl düzenli ilaç kullanımı anlamına geliyor. Böylece ağrı sıklığını ve şiddetini azaltmak amaçlanıyor. Burada hastaya göre ilaç seçilmesi önem taşıyor.

Diğer yöntem ise serotonin (mutlululuk, canlılık ve zindelik hissi veren hormon) mekanizması üzerinde etkili olan ilaçların kullanılmasına dayanıyor. Ağrı kesicilerin sık kullanımı mide, böbrek ve karaciğer üzerinde zararlı etkilere yol açabiliyor. Üstelik sık kullanımları 'rebound' baş ağrısı denilen başka baş ağrısı ataklarını da geliştirebiliyor. Hasta her gün ağrı kesici almaya başlıyor. Bir ağrı hafiflerken diğeri tetikleniyor. Bu arada tedavi edilemeyen migrenin de şiddeti ve sıklığı artıyor."

ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLÜYOR

Çocukların baş ağrısına yönelik şikayetlerin ciddiye alınmadığını belirten Doğulu, 6 yaşındaki çocukta bile migren görülebileceğini, anne babaların bu konuda duyarlı olması gerektiğini vurguladı.