Bebek ve çocuklara, film ve reklam seyrederken ya da bilgisayar oynarken yemek yedirilmesi obeziteye davetiye çıkarıyor.

Yemeğe başladıktan sonra 20 dakika içinde tokluk hormonunun uyarılmasına fırsat kalmadan, kendisine sunulan gıdayı, ağız açma ve yutma refleksi şeklinde ihtiyacından fazla miktar tüketen çocukta, mide büyümesi söz konusu oluyor.

Diyetisyen Neslihan Aktepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada obezitenin erişkinlerin yanı sıra çocukların da sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini söyledi.

Çocuklarda büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemin, doğumdan iki yaşın sonuna kadarki süreci kapsadığını belirten Aktepe, süt çocuğu ve küçük çocukların beslenmesiyle ilgili alışkanlıkların özellikle bu dönemde kazandırılması gerektiğini ifade etti.

Yenidoğan için en ideal besinin anne sütü olduğunun altını çizen Aktepe, bebeğin mümkün olduğunca iki yaşına kadar emzirilmesinin önem taşıdığını vurguladı. Aktepe, ilk altı ay anne sütü dışında besin takviyesine gerek olmadığını söyledi.

Çocukların 0-2 yaş grubunda endokrin hormonlarında herhangi bir sorun bulunmaması halinde obezite gelişmesinin mümkün olmadığına dikkati çeken Aktepe, "Bu yaş grubundaki bebek, kilolu veya obez ise ebeveynleri sorgulamak gerekir. Bu durumun tek sorumlusu anne ve babanın yanlış beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır" dedi.

Aktepe, genellikle yeni doğan bebeklerin etine dolgun olmasının ebeveynlerinin çok hoşuna gittiğini ifade ederek "Adeta, bu durum bebeğin sağlıklı ve şirin olduğunun bir göstergesi gibi algılanıyor. Bilinmesi gereken, bunun tamamen yanlış ve sağlıksız olduğudur. Şirin görünen obezite sorunu maalesef boyu uzayınca de geçmeyecek bir durumdur. Bebek büyüdüğünde de yüzde 25-30 risk devam edecek. Çocuğunuzun büyüme ve gelişmesi normal ise çocukluk çağında kilolu olmaması, büyüdüğünde de obeziteye karşı avantajlı olmasını sağlayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Çocukluk çağında obezite görülme sıklığının her geçen gün arttığının ve şu anda 1970'lerden 10 kat daha fazla olduğunun altını çizen Aktepe, "Bu oran Türkiye'de 0-5 yaşta yüzde 8,5, 6-18 yaşta yüzde 8,2'dir. Maalesef bu obezite oranlarının 2050 yılında yüzde 50'lere çıkması öngörülüyor" bilgisini verdi.

"REKLAM KARŞISINDA YEMEK YEDİRMEK TEHLİKELİ"

Aktepe, çocukların oturabilecek duruma geldiğinde mutlaka yemeklerini masada yemesinin önemli olduğunu belirterek küçük bebeklerin dahi mama sandalyesine oturtularak aile fertleriyle sofrada bulunmaları gerektiğini söyledi.

Özellikle bebeklere yemek yedirilmesinin kimi zaman anne ya da bakıcı için zor olabildiğini ifade eden Aktepe, kimi zaman bunu kolaylaştırmak için bebeklere televizyon karşısında, reklam ya da çizgi film seyrettilirken yemek yedirilmeye çalışıldığını anlattı. Aktepe, bunun çocuğun sağlığı açısından yanlış olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:

"Kimi anneler, bebeğin sevdiği reklam ya da filmleri bir CD'de toplayarak çocuğa her öğünde yemeği bunları izletirken yedirdiğini ifade ediyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Çünkü bu şekilde bebek ya da çocuk, tüm algısını ekrana verdiği için tokluk hissetmiyor ve kendisine verilen gıdaları fark etmezcesine tüketiyor. Bu süre çocuk için yemek saati ve damak lezzetinden ziyade bilinçsizce ağzını açıp yutma refleksi haline geliyor. Çocuk, yiyeceğin ne tadına ne zevkine varabiliyor. Bu arada, ihtiyacından fazla gıda tüketen çocuğun midesi de gereksiz yere büyüyor."

Tokluk merkezinin, yemeğe başladıktan 20 dakika sonra uyarıldığını vurgulayan Aktepe, "Bu süre içinde çocuğa ihtiyacından fazla yemek yedirilir. Çünkü tokluk merkezinin uyarılmasına izin verilmeden peş peşe yemek yedirilmektedir. Oysa tam tersine yemeğinin yavaş yavaş ve çiğnenerek tüketilmesine izin verilmeli. Farkında olmadan fazla yiyecek tüketen çocuklarda, film bittikten sonra ani kusmalar görülmektedir. Çünkü bu miktar vücuda ağır gelmektedir" diye konuştu.

Kendisini ifade edebilecek yaştaki çocukların doyduklarını dile getirdiklerinde daha fazla yemek yemesi için ısrarcı olunmaması gerektiğini kaydeden Aktepe, aile bireylerini, yemek zevkleri konusunda çocukların yanında konuşmamaları konusunda uyardı. Aktepe, çocukların yakın çevresindeki bireyleri rol model olarak kabul ettiğine ve onların davranış biçimlerini taklit ettiğine işaret ederek "Çocukların yanında kesinlikle 'Ben sebze sevmiyorum' ya da 'Ben et dışında yemek yemekten hoşlanmıyorum' gibi ifadeler kullanılmamalı. Çünkü çocuk da bunu yapmaya başlayacaktır" dedi.

"EĞLENCELİ YEMEK TABAKLARI HAZIRLANMALI"

Aktepe, obezitenin önlenebilmesi için sağlıklı beslenmenin bir yaşam biçimi haline gelmesi ve bu alışkanlığın çocuk için de kazandırılması gerektiğini vurguladı. Çocuklara, şeker, çikolata ya da gofret gibi gıdaların kesinlikle ödül olarak sunulmaması gerektiğine dikkati çeken Aktepe, şunları kaydetti:

"Bu tür gıdalar ödülün dışında ceza aracı da olmamalı. Mümkün olduğunca çocukların bu tür gıdaları tüketiminden kaçınılmalı. Ebeveynler veya arkadaşlar ev ziyaretine giderken çocuklara şeker, çikolata almak yerine meyve, süt gibi yiyecekler götürmeli.

Çocukların gün içinde yeterli miktarda su içtiğinden emin olunmalı. Bunun için de idrarın rengine bakılmalı. İdrar rengi kokulu ve koyu ise çocuğun su içmesi gerekir. Yeterli fiziksel aktivite yapılarak enerji harcanmalı. Amatör olarak sporla ilgilenmesi sağlanmalı. Çocuk, gün içinde 8-10 saat uyumalı.

Beslenme alışkanlığında sebze ve meyveye ağırlık verilmeli. Et, süt, yoğurt, peynir gruplarında olabildiğince yağsız olanlar tercih edilmeli. Beyaz ekmek yerine esmer ekmek tercih edilmeli. Çocuklara bu tür gıdaları sevdirmek için eğlenceli, süslü tabaklar hazırlanmalı. Örneğin, köfte tek başına değil de domates ve yeşilliklerle süslenerek bir yüz şeklinde servis edilmeli; ıspanak yemeğinin üstüne yoğurt gülümseyen bir ifade şekli verilerek dökülebilir."