Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Hatice Balaban epilepsinin halk arasında sara hastalığı olarak bilindiğini belirterek, "Epilepsi, dünyada olduğu kadar ülkemizde de sık görülen bir nörolojik hastalıktır. Klasik tanımlamada; beynin anormal elektriksel deşarjlarına bağlı ortaya çıkan bilinçte bozulmanın eşlik ettiği ya da etmediği, bir zaman dilimine sınırlı anormal motor, duyusal, otonomik, psişik ve ruhsal belirti ve aktivitelerdir. Epilepsi denildiği zaman hastalarda tek bir nöbet paterni görülmez. Her hastada farklı klinik tablo ile ortaya çıkar. Bunun yanında; altta yatan neden de her hastada değişiktir. Bu durumlar göz önüne alındığında, genel gidişat ve hastaların günlük yaşam aktiviteleri açısından etkilenmeleri olgular arasında büyük farklılıklar gösterir. Bir epilepsi hastasında tedavi sırasında göz önüne alınan en önemli faktörlerden biri de nöbet tipi olduğu kadar nöbet sıklığıdır. Tedavide başarının da bir belirleyicisi olan nöbet sıklığı, hastaların günlük yaşam kalitesini çok büyük ölçüde belirler. Yılda birden daha az sıklıkta nöbet geçiren bir hastada etkilenme daha az olurken, sık nöbetler hastada daha fazla kısıtlayıcı olacaktır'' dedi.

Balaban epilepsi hastalarının günlük yaşamlarında dikkat etmesi gereken hususları vurgulayarak, ''Genel olarak epilepsi hastalarının günlük yaşamlarında özellikle dikkat etmeleri gereken; hastadan hastaya değişmekle birlikte, tüm hastalara bildirdiğimiz bir takım durumlar vardır. Bunlardan birincisi uyku düzenidir. Uykusuzluk, olguların çoğunda nöbet sıklığını artırır. Hastaların bu duruma özellikle dikkat etmeleri hatırlatılmalıdır. Vardiyalı çalışan hastalarda ise çalışma saatlerine yeniden düzenleme getirilmesi söz konusu olabilir. İlaçların önerildiği doz ve saatte kullanılması bir diğer önemli faktördür. Hastaların büyük bir kısmında uzun süre, hatta ömür boyu ilaç almaları söz konusu olduğu için bu durum uyum zorluğuna sebep olabilir. Uzun etkili ilaç formları birden fazla ilaç alan hastalarda tedavi uyumunu artırabilir" diye konuştu.

Enfeksiyonun nöbetleri arttıran en sık durumlardan bir olduğunu söyleyen Balaban,"Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastalarda, alta yatan durum araştırılmalıdır. Bağışıklık sistemini bozan durumlardan uzak durulmalıdır. Aşırı ve uzun süreli stres, alkol kullanımı nöbetleri tetikleyen diğer durumlardır. Çalışmalar, Epilepsili hastalarda anksiyete dediğimiz artmış kaygı durumu ve depresyonun daha fazla olduğunu göstermiştir. Tedavi edilmemiş bu ruhsal bozukluklar hastalarda stresle baş etme zorluğuna ve artmış madde kullanımına yol açabilir. Fiziksel aktivitelerin azlığı da bildirilen bir diğer durumdur. Fiziksel aktiviteden kaçınma ve hareketsiz yaşam hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının gelişiminde olumsuz etkileri olduğu kadar depresyon ve anksiyetenin gelişiminde de olumsuz rol oynar'' şeklinde konuştu.