‘Domuz Gribi’ olarak bilinen H1N1 grip virüsü nedeniyle ülkemizde geçtiğimiz gün yaşanan ilk ölümün ardından değerlendiren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı, “Korkacak bir şey yok. Şu anki H1N1 ilk çıkan virüs tipinde değil" derken, grip aşısının risk grubundakiler başta olmak üzere herkes tarafından mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Kıbrıs GENÇTV'de yayınlanan Günün Getirdikleri programına katılarak Aysu Basri Akter'in sorularını yanıtlayan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı, grip aşısının H1N1 dahil grip türlerine karşı önemli oranda koruyucu olduğunu vurgulayarak mutlaka yapılması gerekliliğinin latını çizdi.

‘Domuz Gribi’ olarak bilinen H1N1 grip virüsü nedeniyle ülkemizde geçtiğimiz gün yaşanan ilk ölümün ardından değerlendiren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı, “Korkacak bir şey yok. Şu anki H1N1 ilk çıkan virüs tipinde değil. Ayrıca da 6 yıldır aramızda dolaşıyor. Ölüm oranları mevcut gripten farklı değil. Endişelenecek bir şey yok. Salgın Mart-Nisan’a doğru bitecektir” değerlendirmesini yaptı.

Risk grubundaki kişilerin grip aşısı olması tavsiyesinde de bulunan Vudalı, aşının hastalığın hafif geçmesine de vesile olduğunu dile getirdi.

Dr. Emre Vudalı, aşı konusunda geç kalınmadığını da sözlerine ekledi.

Eğitime ilişkin ise “hasta çocuklar okula gitmesin yeterli” diyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Vudalı, gripte öksürük ve kas ağrısı safhasının iki haftaya kadar sürebileceğini kaydetti ve “Ne denli dinlenirseniz ve sıvı tüketirseniz o denli hızlı atlatırsınız” dedi.

Elleri sık sık yıkamak gerektiğini, öksürük ve hapşırmalarda mendil kullanılması gerektiğini de kaydeden Dr. Emre Vudalı, özellikle hasta olanların yakın temastan kaçınması gerektiğini kaydetti.

İnfluenza virüsünün çeşitleri

Öte yandan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Y. Vudalı influenza virüsünün A, B ve C tipine göre ayrıldığını, influenza A ve B virüsünün yıllık mevsimsel gribe sebep olurken, influenza C virüsünün ise daha küçük ölçekli ve hafif enfeksiyonlara sebep olduğunu belirtti.

Dr. Vudalı, influenza A virüsünün en yaygın grip etkeni olup hem insan hem hayvanlarda gribe sebep olduğunu, aynı zamanda kendi içinde hücre yüzeyindeki proteinlere göre subtiplere ayrıldığını ifade ederek, “Bunlardan da en fazla konuşulanları domuz gribi etkeni H1N1, kuş gribi etkenleri H5N1 ve H7N9, ve standart mevsimsel grip etkeni olan H3N2 'dir” dedi.

Domuz gribi (H1N1)

Dr. Vudalı, influenza tip A/H1N1 virüsü konusunda da açıklamada bulunarak virüsün ilk olarak 2009 yılında Kuzey Amerika'da ortaya çıktığını ve o yıl pandemiye yani kıtalar arası büyük ölçekli salgına sebep olduğunu anımsatarak, “Ancak yaklaşık 1.5 yıl sonrasında dünya sağlık örgütü (DSÖ) bu pandeminin sona erdiğini duyurdu. Son 40 yıllın en büyük pandemisi olması ve o dönemdeki belirsizlik sebebi ile dünyada büyük bir korkuya sebep olmuştu. Ancak artık A/H1N1 yıllık mevsimsel grip etkeni olarak her yıl karşımıza çıkmaktadır” dedi.

Domuz gribinden korkulmaması gerektiğini de ifade eden Dr. Vudalı, şöyle konuştu:

“2009 yılındaki pandemiden sonra önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Artık her yıl kış aylarında görülen grip hastalığının sadece bir subtipi olması dışında önem arz etmemektedir. Maalesef basındaki ve insanlardaki bilinçsizlik nedeniyle korku ve endişe devam etmektedir.”

Grip ve korunma yolları

Dr. Vudalı grip, korunma yolları, tedavi ve aşı konularında ise şunları kaydetti:

“Grip hastalığında ateş, baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk hissi, akan ya da dolu burun, hapşırma ve boğaz ağrısı belirtileri görülmektedir. Virüs solunum yolu ile vücuda girdikten yaklaşık 1-4 gün, ortalama 2 günde hastalık şikayetleri başlar. Komplikasyonsuz (ek hastalık) gripte hastalık süresi 3-7 gün sürmekte, ancak öksürük ve kas ağrısı 2 haftaya kadar devam edebilmektedir. Bu hastalıkların etkenleri virüs olduğu için antibiyotiklerin tedavi üzerinde etkisi yoktur. Ancak çoğu zaman hastaların kendi kendilerine, doktora başvurmadan yada yanlış tanı almaları sebebi ile antibiyotik kullanılmaktadir. Ancak eğer grip hastalığı sırasında komplikasyon (sinüzit, otit, zatüre) gelişirse mutlaka antibiyotik tedavi başlamak gerekir. Bu sebepten dolayı eğer gripte iyileşme beklerken hastalıkta kötüye ilerleme olursa mutlaka doktora başvurması gerekir.

Her yıl hazırlanan grip aşısı bir önceki senedeki dolaşan influenza subtiplerine göre hazırlanmaktadır. Ülkemizdeki grip aşısı da A/H1N1, A/H3N2 ve influenza B'ye karşı bağışıklama kazandırmaktadır. Ancak akılda tutulmalıdır ki bu virüs hızlı bir şekilde mutasyon yani değişim geçirdiği için yine bu influenza subtiplerinden hastalık oluşabilmektedir. Hastalığın seyrinin hafifleşmesine ve özellikli hasta grubunda ölüm oranını azalttığı dünyada yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Yapılan bir grip aşısı sağlıklı bir kişiyi yaklaşık bir yıl korumaktadır, bu sebepten her yıl tekrarlanması gerekmektedir. Ancak yumurta alerjisi olan kişilere aşı yapmamalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre 6 aylık ve üzeri yaştaki herkese aşı yapılmalıdır. Ancak riskli gruptaki kişilere öncelik tanınmalıdır. Riskli durumlar 50 yaş ve üzerindekiler, huzur evinde kalan veya kronik bakım verilen bir sağlık ünitesinde kalan her yaştan kişiler, kronik akciğer ve kalp hastaları, uzun süreli aspirin tedavisi verilen 6 aylık-18 yaş arası çocuklar, kronik böbrek hastalığı olanlar, şeker hastalığı olanlar, bağışıklık sisteminde yetersizlik veya baskılanma durumu olan hastalar (kanser hastaları, AIDS olanlar, organ nakli yapılmış olanlar, steroid alanlar, kemoterapi ya da radyoterapi uygulananlar), gebeler, doktorlar, hemşireler ve hastanede çalışan diğer personel, huzurevi ve kronik bakım veren sağlık ünitelerinde çalışanlar, yüksek riskli kişiler (Organ nakli yapılmış hastalar..vb) ile aynı evde yaşayanlar.”

Grip aşısının da her yıl ekim ayında önerildiğini ifade ederek aşı yaptırmayanlara en kısa sürede yaptırmalarını öneren Dr. Vudalı, aşının yapıldıktan sonra 14 gün içerisinde hastalıktan korumaya başladığını vurguladı.

Gribin tedavisi olduğunu ancak sadece riskli gruptaki kişilere tedavi başlandığını blirten Dr. Vudalı, “65 yaş üstü, kronik hastalığı (astım, kalp hastalığı ve şeker hastalığı) ve gebe olanlarda yüksek risk sebebi ile tedaviye hemen başlanmalıdır” dedi ve gripten korunmak için hasta kişi ile yakın temastan kaçınılması, öksürürken ve hapşırırken ağznı mendil ile kapatılması, ellerin sık sık sabun ve su ile yıkanması gerektiğini anımsattı. (Gazete 360)