Tansiyon hastalarının mutlaka doktor kontrolü altında olması gerektiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Aslan, “Yüksek tansiyon ile ilaçlar dışında yaşam biçiminizi ve beslenme tarzınızı değiştirerek de mücadele edebilirsiniz” diye konuştu.

“SODYUM ALIMINI AZALTIN VE BESLENMENİZE DİKKAT EDİN”

Sodyum alımının azaltılması, beslenme alışkanlıklarına özen gösterilmesi ve Akdeniz diyeti uygulanmasının önemine değinen Yrd. Doç. Dr. Serkan Aslan, “Fazla tuz kullanımı vücudumuzda sıvı birikimine ve yüksek tansiyona neden olabilir. Yüksek tansiyon sorunları yaşıyorsanız sodyum içeren tuz alımını azaltmanız veya tamamen kesmeniz gerekir. İşlenmiş gıdalar yerine taze otlar veya baharatlar denemenizi öneririz. Zeytin, keten tohumu gibi ürünlerin yanında Akdeniz beslenme düzeninde meyveler, sebzeler, deniz ürünleri gibi sağlıklı besinler bulunur. Düşük tahıl tüketimi ile birlikte Omega-3 yağlarını barındıran bu besinler, birey için idealdirler. Ek olarak sarımsak, ıspanak, ay çekirdeği, muz, domates, brokoli, kavun, kereviz, limon ve nar suyu, kuru kayısı, yoğurt gibi besinler de tansiyonun düşürülmesinde etkili olduğu bilinmektedir” dedi.

“SİYAH ÇİKOLATA TÜKETİN, ŞEKER VE RAFİNE KARBONHİDRAT TÜKETMEYİN”

Siyah çikolata ve kakao tüketilmesini, şeker ve rafine karbonhidratların ise tüketilmemesi konusunda uyarılarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Aslan, “Siyah çikolata ve kakao tozu, kan damarlarını rahatlatmaya, kan basıncını düşürmeye yardımcı olan bitki bileşiklerini içerir. Bu özelliklerinden dolayı da tansiyonun düşmesine yardımcı olabilir. Şeker ve rafine karbonhidratları kesin çünkü işlenmiş şeker tüketimi gerçekleştirmek, şeker hastalığına neden olabileceği gibi kalbin fonksiyonlarına da etki eder ve tansiyonun yükselmesine neden olur. Bu nedenle şekerden olabildiğince uzak durulması gerekmektedir” ifadelerinde bulundu.

“DÜZENLİ YÜRÜYÜN, KİLO VERİN VE SİGARAYI BIRAKIN”

Yüksek tansiyondan korunmak için düzenli yürümenin ve egzersiz yapmanın, kilo vermenin ve sigarayı bırakmanın büyük önem taşıdığını vurgulayan Aslan, “Düzenli egzersiz hem kilo kontrolü hem de kan basıncı değerlerinin düzene girmesini sağlar” dedi ve sözlerine şöyle devam etti :

“Haftada 5 gün, her gün 30 dakika kadar egzersiz yapılmalıdır. Bisiklet, yürüyüş ve koşu egzersizleri ile beraber günlük ev işleri de aktif kalmak için iyi bir yöntemdir. Merdivenleri yürüyerek çıkmak, yerleri silmek, sofra hazırlamak, bahçe işleriyle uğraşmak, arabayı uzağa park edip geriye kalan mesafeyi yürümek gibi aktiviteler ile hareketsiz yaşam tarzından uzaklaşmak mümkündür. Fazla kilolara sahip olunması kan basıncının artmasına neden olur. Bu nedenle kan basıncının normal düzeylere inmesi için ideal kiloya düşülmesi gerekir. Vücut ağırlığının yüzde 5’ini kaybetmek, yüksek kan basıncını önemli derecede düşürebilir. Kilo verme, kalbimizin kanı pompalamasını kolaylaştıracak, daha iyi ve sağlıklı çalışma fonksiyonu kazandıracaktır. Sigarayı bırakmak ise başlı başına kalp sağlığınız için atacağınız en önemli adımdır.”

“STRESİ KONTROL ALTINA ALIP, ALKOL VE KAFEİNDEN UZAK DURUN”

Araştırmalara göre kadınlar için günde 1, erkekler için 2 bardak alkol alımının normal sayıldığını ancak en sağlıklısı ve doğrusunun tansiyon hastalarının alkolü tamamen bırakması olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Aslan, “ Kafeini de tamamen azaltmak veya bırakmak gerekiyor. Düzenli olarak kafein içeren içecekleri tüketen insanların tüketmeyenlere göre tansiyonları daha yüksektir. Tansiyonunuzu ölçmeden önce kahve tükettiyseniz, tansiyonunuzun yükseleceğinden hiç şüpheniz olmasın. Aynı zamanda stresi kontrol altına almanız gerekiyor.  Stres ve kaygı seviyelerinin yüksek olması kan basıncının artmasına neden olabilir. Stresle baş etmenin yollarını aramalısınız. Çeşitli yoga ve meditasyon yöntemleri ile stresi azaltmak, kalp atışlarını düzenlemek ve kan basıncını düşürmek mümkündür” diye konuştu.