Birçoğumuzun zeka kavramını algılayışında çarpıklık bulunuyor. Kolayca yapamadığımız şeyleri yapan kişileri “zeki” öte yandan kolayca yapabildiğimiz şeyleri ise “zeka gerektirmeyen işler” olarak görüyoruz.

Psikolog Howard Gardner da bunu doğruluyor ve aslında herkesin farklı bir zeka türüne sahip olduğunu söylüyor.

Buna göre zekanın 9 türü var:

Uzaysal zeka: Dünyayı üç boyutlu görmemizi sağlıyor.

Doğal zeka: Yaşayan canlıları ve doğayı algılamamızı sağlıyor.

Müzikal zeka: Sesleri, duraksamaları, tonları, ritmleri ve vurguları algılamamızı sağlıyor.

Matematiksel zeka: Hesaplama, hipotez kurma ve bunları kanıtlamamızı sağlıyor.

Varoluşsal zeka: Neden yaşadığımız ve neden öldüğümüz gibi soruların yanıtlarını algılamamızı sağlıyor.

Kişilerarası zeka: İnsanların duygularını hissetmemizi sağlıyor.

Bedensel-kinestetik zeka: Zihinle beden arasındaki koordinasyonu sağlıyor.

Dil zekası: İfade etmek istediğimiz şeye uygun kelimeleri bulmamızı sağlıyor.

Kişisel zeka: Kendimizi anlamamızı, duygularımızı ve isteklerimizi anlamlandırmamızı sağlıyor.

Zekanın 9 türü kavramı, Psikolog Gardner tarafından “Frames of Mind: The Theory of Multiple Intelligences” kitabında ortaya kondu. Bu aynı zamanda, kişinin zayıf yönlerini ve güçlü yönlerini tespit etmesini de sağlayan çok önemli bir araç.

Aslında zekanın 9 türü kavramının arkasındaki bilimsel gerekçeler oldukça açık. Gardner, bizleri zeki bireyler yapan 9 becerimiz olduğunu söylüyor. Buna göre herbirimiz bu teorilere bakarak güçlü ve zayıf yönlerimizi kolayca saptayabiliriz. Ancak Gardner, bu güçlü yönlerin saptama işinin, kendini belli bir zeka türüyle etiketleme boyutuna ulaşmaması gerektiğini vurguluyor. Aksine, zayıf noktalarımızı görüp bunları geliştirmemiz gerekiyor.