23 yıldır kesintisiz şekilde Koç Üniversitesi'nde kütüphaneci olarak görev yapan Engin Akkaya(45), bundan tam 15 yıl önce takvim yaprakları 14 Temmuz 2007'yi gösterdiğinde beyin kanaması geçirdi.

Sabah başını yastıktan kaldırdıktan kısa bir süre sonra ense ve başında bir anda başlayan dayanılmaz ağrılar nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı, tam 33 gün komada ölüm-kalım savaşı verdi. Uyandığında ise bambaşka biriydi...

Komadan önce koyu Galatasaraylıydı

Komadan önce koyu bir Galatasaray taraftarı olan Akkaya, 33 günlük uykunun ardından kendisini sarının yanına da kırmızı yerine laciverti yakıştıran biri olarak buldu.

Yaşadığı rahatsızlık sadece sevdalısı olduğu takımını da değiştirmedi, Akkaya 15 yıl önce taburcu olduğu o günden beridir bir daha ne gülebildi ne de ağlayabildi... Bu da yetmedi iki gözü her şeyi çift görmeye başladı.

Beyin kanaması geçirdiği sabahı anlatan Engin Akkaya, "23 yıl kesintisiz şekilde Koç Üniversitesi'nde çalışıyorum. O gün de işbaşı yapmak için kalktım. Sabah 6.30 sıralarıydı, ensemden ve başımdan inanılmaz bir ağrı vurmaya başladı.

“Hayatta olmam mucize”

En son ambulansta olduğumu hatırlıyorum, 33 günlük komadan sonra kendimi hastane odasında buldum. Durduk yere beyin kanaması geçirdim. Doktorlarım Şahin Ünal ve başhekim Erdal Aksoy hayatta olmamın mucize olduğunu söyledi." dedi.

Konuyla ilgili Akkaya, "Gülme ve ağlama yetimi kaybettiğimi çok geç anladım. Bu dönemde insanlar beni soğuk ve sert biri sandılar. O yıl Cem Yılmaz'ın programına konuk oldum. Herkes gülerken ben ciddi ciddi durunca Cem Bey durumu fark etti. Gösteri aralarında Engin Abi hala gülmüyor musun diyordu.

“Gülme ve ağlama yetimi kaybettim”

Ben de o zaman anladım gülme ve ağlama yetimi kaybettiğimi. Daha sonra Acun Abi'yle de yolumuz keşişti, onun yanında bile gülemedim. Bu durum kısa sürede herkesçe duyuldu. Özellikle de gençlerin Engin Abi'si oluverdim, çok daha sosyal çok daha renkli birine dönüşsem de yüzümden pek belli olmuyor.” ifadelerini kullandı.

Akkaya "Gülebilmek, ağlayabilmek, paha biçilemez şeyler bunlar. Herkes bir engelli adayı, insanlar sahip olduklarının değerini bilmeli, gülmek ve ağlamak bile bir insan için çok önemli duygular. Bu rahatsızlık bir kez daha 'Yarının garantisi yok' sözünü hatırlattı bana. İnsanlar hayatın değerini bilsinler." ifadelerini kullandı.