Doğuş Özokutan Çiftçioğlu

Doğukan Ulaç, geçen Pazar İstanbul’da gerçekleşen Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda ülkeye büyük bir gurur yaşattı. 

22 yaşındaki Ulaç İstanbul Boğazı’nı 46 dakika 58 saniyede yüzerek Bu yıl 30’uncusu düzenlenen Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı genel klasmanında birinci geldi.

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) sporcusu olan Ulaç, antrenörü Mehmet Gürcenk, yarışta kendisine yol gösteren ve kendisi de yüzücü olan Osman Akkuş ve YDÜ Sağlık Kültür Spor Daire Başkanı Hakan Atamtürk Türk Ajansı Kıbrıs muhabirinin sorularını yanıtladı…

YÜZME MACERASI…

Elde ettiği başarıyla Kıbrıs Türk spor tarihine adını yazdıran Ulaç yüzmeyi, 4 yaşında yüzme okulunda öğrenmiş.

Yüzme kurslarına ilk başlarda çok severek gitmese de sonraki yıllarda yüzmeyle profesyonel şekilde ilgilenmeye başlayan Ulaç 12 yaşında şimdiki antrenörü Mehmet Gürcenk ile çalışmaya başlamış. 

GÜNDE 5 SAAT ANTRENMAN

Ulaç, yüzmeye duyduğu ilginin başarı elde ettikçe arttığını söylüyor. Şu anda Yakın Doğu Üniversitesi’nde beden eğitimi öğretmenliği bölümünde okuyan Ulaç günde 5 saat antrenman yapıyor. 

Her sabah 6’da antrenman yapan Ulaç için hafta sonu ya da tatillerde de antrenmanlara ara vermiyor. 

Bu tempoda sosyal hayata vakit kalıyor mu sorusuna üzerine, yüzücü arkadaşlarıyla sosyalleştiğini anlatıyor.

Ulaç’ın beslenme ve uyku düzeni de oldukça katı bir plana bağlı.

6,5 KİLOMETREYİ 46 DAKİKA 58 SANİYE’DE YÜZDÜ

Ulaç bu yılki birinci geldiği yarışmada daha önce iki kez daha yüzdü. Yarışta yaklaşık 55 ülkeden 2 bin 500 yüzücüyle birlikte 6,5 kilometre yüzen Uluç, yarışı 46 dakika 58 saniyede tamamladı.
Ancak bu mesafe onun için çok da fazla değil çünkü Uluç her antrenmanda yaklaşık 8,5 kilometre yüzüyor.

HEDEF TÜRKİYE MİLLİ TAKIMI

Ulaç için hedef Türkiye Milli Takımı’na girebilmek. Ulaç “bu şekilde Avrupa’da hem ülkemi hem de YDÜ’yü temsil etmek istiyorum” diyor.

GÜRCENK: “ ÖNCELERİ YARIŞA KATILMASINI İSTEMEDİM”

Antrenörü Mehmet Gürcenk, önceleri Ulaç’ın yarışa katılmasını istememiş. Havuz yüzücüsü olan Ulaç’ın stilinin bozulmasından ya da sakatlanmasından endişe eden Gürcenk, Ulaç’ın uzun mesafe yarışlarında gösterdiği başarıyı gördüğünde fikrini değiştirmiş. 

“55 ülkeden 2 bin 490 yüzücü vardı. Çok büyük bir organizasyon olduğu için izin verdim” diyen Gürcenk, daha önce de çok sayıda başarılı yüzücü yetiştirmiş bir antrenör. 

“TÜRKİYE’DEN EK KONTENJAN TALEP EDİYORUZ”

Ambargolar yüzünden ülke sporcularının yaşadığı sıkıntılara işaret eden Gürcenk, Güney Kıbrıs’ta yüzen Ulaç’tan çok daha kötü dereceleri olan sporcuların Avrupa’da yarışma şansı bulduğunu anlatıyor.

KKTC’ye uygulanan ambargolar nedeniyle Ulaç gibi başarılı sporcuların ancak 80 milyonluk Türkiye’deki sporcuların önüne geçerek Milli Takıma girebilmeleri halinde dünyadaki yarışmalara katılabildiğini anlatan Gürcenk bu bağlamda Türkiye’nin KKTC’ye ek kontenjan vermesini talep ediyor. 

“DOĞUKAN KIBRIS TÜRK SPORU İÇİN BİR KAPI AÇTI”

“Doğukan Kıbrıs Türk sporu için bir kapı açtı” diyen Gürcenk, çok sayıda sporcunun Ulaç’ı örnek aldığını söylüyor ve ekliyor: “Doğukan da sağlam karakteriyle çok sayıda sporcuya destek oluyor”
Gürcenk sonuçlar açıklanmaya başladığında çok güzel tepkiler aldıklarını söyleyerek özellikle spor yazarlarına teşekkür ediyor.

AKKUŞ: “YÜZME GENÇLERİ KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN UZAK TUTMAK ADINA ÖNEMLİ”

Daha önce Boğaziçi Yarışı’na pek çok kez katılan ve Doğukan Ulaç’a bu bağlamda yol gösteren Yüzücü Osman Akkuş, Doğukan’ın birinci geleceğinden emin olduğunu anlatıyor. 

“Yarışa gittiğimizde oradakilere Doğukan’ın birinci geleceğini söyledim. Bize güldüler, inanmadılar” diyen Akkuş, Ulaç’a yüzülecek bölgeyle ilgili yol göstermiş.

Yüzme’nin, fiziki engelleri olanlar da dahil herkesin yapabileceği bir spor olduğuna işaret eden Akkuş, “yüzme gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak kalmalarını sağlayan bir spor” diyor.

ATAMTÜRK: “SPOR POLİTİKASINA İHTİYAÇ VAR”

YDÜ Sağlık Kültür Spor Daire Başkanı Hakan Atamtürk ise ülkede spor politikası eksikliği olduğuna işaret ediyor.

“Spor politikası olmadığı için bu gençler herhangi bir yetenek seme geliştirme modeli doğrultusunda desteklenmiyorlar” diyen Atamtürk, devletin başarı gösteren gençlere küçük ödüller verilerek gönüllerini kazanmaya çalıştığını anlatıyor.

Zorlu olan aşamanın sporcuyu yetiştirme aşaması olduğuna işaret eden Atamtürk, “Gerçek anlamda Doğukan’ın da antrenörünün de sahiplenilmesini ve maratona kadar geçen sürede de bu kişilere maaş çıkarılmasını istiyoruz” diyor.

Konuyla ilgili değişik ülkelerde uygulanan sistemleri örnek gösteren Atamtürk, “Yurt dışında uygulanan sisteme göre bu tarz sporcular bir müsabakaya katılıp şampiyon geldiklerinde, örneğin Ocak şampiyonasında derece elde etmişlerse, sporcu ve antrenörüne bir sonraki Ocak ayına kadar maaş bağlanıyor. Sporcunun bir sonraki yarışmada yine başarılı olması halinde bu maaş devam ediyor” diyor. 

Atamtürk böylesi bir sistemin ülke sporuna da yararı olacağını söylüyor.