Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle;

“Gambiya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Badara Alieu Joof ile dün gerçekleştirdiğim görüşmede, iki ülke arasındaki iş birliğinin her alanda çok daha ileri noktalara taşınmasına yönelik ortaya konan ortak irade; Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabul edilmesine yönelik Anavatan Türkiye’yle tam bir uyum içerisinde ortaya koyduğumuz yeni siyasetin dünyada kabul görmeye başlamasının işaretlerinden sadece bir tanesidir.

Ercan Havalimanı’ndan KKTC’ye gelen Gambiya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Joof’un gerçekleştirdiği ziyaret ve şahsıma yapılan iadeiziyaret davetinin, iki devletin çıkarına olacak şekilde hazırlık yapılarak gerçekleşmesinin arzulanması ise ayrı bir öneme haizdir.
Yılbaşının ardından, ilk aylarda gerçekleşmesi planlanan bu ziyaret öncesinde teknik heyetlerimiz ve ilgili bakanlıklar, iş birliği alanlarında somut sonuçlar alınmasına yönelik, gerekli olan içerikli çalışmayı yaparak ortaya bir mutabakat zaptı çerçevesi çıkaracaktır.

KKTC, dış dünyayla temaslarına büyük önem vermektedir. Müktesep haklarımızın ortaya çıkmasıyla kurulan ortaklık cumhuriyetinden silah zoruyla atılmamızın ardından yaratılan yapay statüyle Kıbrıs Rum tarafının haksız bir şekilde tüm adayı temsil etmesine çanak tutanlar, Cumhurbaşkanı olarak seçilmemin ardından ortaya koyduğumuz vizyonla gerçeklik temelinde bir uyanış yaşamaktadır.
Güttüğümüz siyaset, gerçeklik temeline oturtulmuş bir siyasettir. Kıbrıs Adası’na dair konuların konuşulduğu ortamlara katılımımızı bile engelleyen oldubittilere bu dönemde yüksek sesle yanıt veriyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmada, KKTC’nin resmî olarak tanınması için yaptığı çağrıyı bir milat olarak değerlendirmekteyiz. Kıbrıs Türk halkının ve Kıbrıs’ın geleceğini yalnızca Rum tarafının rızasına bırakma dönemi artık sona ermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu tarihi çağrının ardından devletimizin Anayasa’sında yer alan ismiyle Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye sıfatıyla kabul edilmesi, bu bağlamda ayrı bir öneme sahiptir.
Kıbrıs Türk halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınması ve bu yolla adadaki iki mevcut devlet arasında bir iş birliği ilişkisini tesis etmek üzere, Cenevre’de Anavatan Türkiye ile tam bir fikir ve eylem birlikteliği içerisinde, tüm dünyaya deklare ettiğimiz yeni siyasetimize ve çözüm önerimize Rum tarafı olumlu yanıt vereceği yerde, gerginliği tırmandırıcı tek yanlı faaliyetlere ve silahlanmaya devam etmiştir. İşte bu noktada, başta BM ve AB olmak üzere diğer ülkelerden beklentimiz, müktesep eşitliğimizin gereği olarak Rum tarafını uyarmaları ve egemen eşitliğimiz ile eşit uluslararası statümüzü teyide zorlamalarıdır.”