AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK),Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

AK Parti Genel Merkezi'ndeki toplantı, saat 15.30'da başladı. Toplantının sona ermesinin ardından Ömer Çelik açıklamalarda bulunuyor.

'SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ GEREKLİ UYARILARI YAPTI'

Ömer Çelik, silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin ailesine taziye dileklerini iletti.

"Emniyet camiamıza, güvenlik güçlerimize, muhterem ailesine ve eşine başsağlığı ve taziyelerimizi arz ediyoruz. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Olayı gerçekleştiren kişi gözaltında. O kişinin sorgulanmasıyla gerçekler ortaya çıkacaktır. MKYK toplantısında iç ve dış gelişmeler değerlendirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız ayrıntılı bir şekilde yerel seçimlere dönük değerlendirme yaptı. Teşkilatlarımızın gözden geçirilmesiyle ilgili kendilerinin uyarıları oldu. İlgili birim başkanı arkadaşlarımız notlarını aldılar. Arkasından iç ve dış gelişmeler ele alındı. Arkasından sosyal gelişmelerle ilgili sunumlar yapıldı" dedi.

'KENDİ YAYIN KURULUŞLARININ VANDALİZMLE KARŞI KARŞIYA MI OLMALARINI İSTİYORLAR?'

FOX Tv Sunucusu Fatih Portakal'ın haber bülteninde kullandığı ifadeleri kendisine sorulan Çelik, "Toplumsal taleple vandalizmi birbirinden ayırmak lazım. CHP'li Başkan yardımcısı ve bahsettiğiniz sunucunun sözleri dikkat çekicidir. Bu kadar yer yakılıyor, yıkılıyor. Bu şahısların bu şekilde aslında teskin edici rol oynaması gereken siyasilerin, medya mensupların tam tersine tahrik edici bir yönde olması manidar. Acaba kendi yayın kuruluşlarının vandalizmle karşı karşıya kalmasını mı istiyorlar. Bu sorumsuzluk karşısında haklı tepkiler var. AK Parti yakın bir şekilde takip ediliyor. Vandalizmle demokrasi bir arada yaşamaz. Bu şahıs daha önce 'Başbakan gitsin onun yerine Genelkurmay Başkanı gelsin' demişti. Bu çağrıları masum çağrılar olarak görmüyoruz kınıyoruz" ifadesini kullandı.

'TÜRKİYE İLE İLGİLİ BİR İDDİASI OLMAYAN GENEL BAŞKANIN KONUŞMASI'

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun dün Meclis'te yaptığı konuşmasında "Bu bütçe darbe bütçesidir" ifadesine ilişkin Ömer Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bütçe konuşması, bir ülkenin meselelerine nasıl vakıf olunmaz, ülke meselelerinden nasıl uzak bir yaklaşımda olunur bunun tipik örneği. Ne rakamlar, ne argümanlar ne de pozisyonlar açısından haklı bir yere oturmayan bir konuşma. Bunu Türkiye'yi yönetmek gibi iddiası ve arayışı olmayan bir genel başkanın konuşması olarak değerlendiriyorum" dedi.

'DARBE GİRİŞİMLERİYLE İDEOLOJİK AKRABALIKTAN KURTULAMIYORLAR'

"15 Temmuz'daki darbe girişimini hafifletmek onun yerini meşru hükümetini suçlamak, Fetullahçı darbeyi yumuşatmak çabaları bu" diyen Çelik, " Seçilmiş mekanizmalara alerjisi olan bir yaklaşım. Siz demokratik sistemde ikinci parti durumundasınız. Anlatın tezlerinizi vatandaşa. Bunun yerine sürekli olarak sizin siyaseten sandığa gömüldüğünüz, sürekli olarak Türkiye'nin geçmişte bıraktığını düşündüğü kabuslardan yana tavır almanız maalesef bu zihni gösteriyor. Darbe girişimiyle ideolojik akrabalıktan kurtulamıyorlar. Bir şeye karar vereceksiniz. Mutlak surette sivil siyasetten yana olacaksınız. Seçilmiş hükümetten yana olacaksınız. Bunlara destek vereceksiniz. Zoraki olarak Yenikapı ruhuna katıldılar, ondan süratle ayrıldılar. Ne zaman bir vesayet ortaya çıksa bunun en büyük hamisi olarak CHP bütün enerjisini buraya akıtmaya devam ediyor" ifadesini kullandı.

'CUMHURBAŞKANIMIZLA BAHÇELİ YARIN SAAT 16.00'DA BİRARAYA GELECEK'

Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı sayın Bahçeli ile görüşmesinde bir takvim belirledi mi? 6 tane açıklanmayan il var. Bu illerde önümüzdeki süreçte MHP ile işbirliği söz konusu olur mu? Sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Bahçeli arasında son derece açık diyalog kanalları var. Yarın da saat 16.00'da bir araya gelecekler" dedi.

'DANIŞTAY SAVCISININ MÜTALAASI ÜZÜCÜ OLMUŞTUR'

"Türkiye'nin temel hak ve hürriyetler konusunda geldiği aşama, verilen mücadele son derece net bir mücadeledir" diyen Ömer Çelik, "Laiklik ilkesi özgürleştirici ve bir arada yaşama ilkesi olarak değerlendirilmelidir. Bunun yerine özgürleştirmek yerine temel hak ve hürriyetlerden geriye gidecek şekilde, yeni kutuplaştırmalar yaratacak şekilde, laikliğin bir laisizm olarak bir ideolojik tutum olarak ortaya konulmasından bu ülke çok acı çekmiştir. Bu ideolojik fanatizmin geride bırakıldığını, laiklik ilkesinin özgürleştirici, birada yaşamanın bir ilkesi olarak telakki ediyorduk. Maalesef Danıştay savcının bu tavrı ortaya koyması açısından üzücü olmuştur" ifadesini kullandı.

'KILIÇDAROĞLU'NUN VAAT OLARAK KOYDUĞUNU BİZ ZATEN VERİYORUZ'

Kendisine yöneltilen, "CHP Lideri Kılıçdaroğlu dün bütçe konuşmasında 31 Mart'tan sonra belediyesinin yönetici asgari ücretin 2 bin 200 lira olarak söyledi. Ne dersiniz?" şeklindeki sorusuna Çelik, "Kendisinin ürettiği kaynaktan bunu söylemiyor. Merkezi bütçeden aktaracak. Belediyelerde çalışan taşeron işçilerin kadroya geçerken en büyük sorunun ve direncinin yaşandığı yerler CHP'li belediyelerdir. Bizim AK Partili olan belediyelerde ne şekilde olduğunu araştırdık. Kamu işçilerin bu imkanları sayın Kılıçdaroğlu'nun vadettiğinin çok ötesinde. Dolayısıyla onun vaat olarak koyduğu şeyi biz zaten veriyoruz" yanıtını verdi.

'BU CİNAYET DÜNYANIN EN AĞIR, EN ALÇAKÇA CİNAYETLERDEN BİRİSİDİR'

Bir gazetecinin, "Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin Türkiye'nin Suudi Arabistan'dan iki şüphelinin iadesiyle ilgili talebi olmuştu. Bu talep olumsuz karşılandı. Bu açıklamayı, Suudi Arabistan tarafının soruşturmaya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Çelik şu yanıtı verdi:

"Biz işbirliği yapılması için bu cinayetin bütün unsurlarıyla ortaya çıkması için tamamen işbirliğine açık çağrıları yaptık. Gelinen noktada buraya başsavcılarını gönderdiler. Fakat hiçbir şekilde işbirliği yapmaya gelmemişlerdir. Türk tarafındaki bilgilerin sınırını ve derinliğini ölçmeye gelmişlerdi. Hiç kimseyi peşinen suçlamıyoruz. Ama hiçbir şekilde bu olayın örtülmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu tip taktiklere suskun kalmayacağız. Bu tarihe kaydedilecek en vahim, en ağır, en alçakça cinayetlerden bir tanesidir. Dünyanın her tarafında sesler yükselmektedir. Cumhurbaşkanımız Kızılcahamam kampında gerekli açıklamayı yapmıştı. "Ben bizzat takip edeceğim" demişti. Bu işi takip eden örgütlerin kuruluşların bizzat izlemesi gerekir. Bu örtbas edilecek bir eylem değildir. Şeffaf, uluslararası kredibilitesi olan bir soruşturmayla bunların açığa çıkması gerekir. Bizim talebimiz karşılanmış olsaydı dünyaya gerçeğin ortaya çıkması için işbirliği yapmak istediklerini söylemiş olacaklardı."