Hürriyet gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, 15 Temmuz darbe girişimin tepe ismi olduğu iddia edilen eski Orgeneral Akın Öztürk'ün OHAL komisyonuna başvurarak kılıcını ve rütbesini geri istediğini iddia etti.

İşte Deniz Zeyrek'in yazısından ilgili bölüm;

"Yurtta Sulh Konseyi davasının da en önemli sanığı olan Öztürk, duruşmalarda darbe girişiminin bir “üst akıl” tarafından gerçekleştirildiğini iddia edip, kendisinin darbeci olmadığını savunmuştu. Öztürk, kendisini savunurken de Akar’ın 16 Temmuz günü kendisini Başbakanlığa çağırdığını ileri sürmüştü.

Öztürk, duruşmadaki ifadesinde şöyle demişti:

"Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini, 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletin üzerindeki olumsuz etkilerini gören bir asker olarak, bu darbe girişimini haklı görecek veya destekleyecek bir kişiliğe, yapıya sahip değilim. Bu yaftayı üzerime çiviyle çaksalar da tutturamazlar."

Ortaya çıkan fotoğraflarla başlayan tartışmanın ardından Akın Öztürk’ün o geceki konumunu ve ilişkilerini araştırırken, dün ilginç bir detayla karşılaştım.

Biliyorsunuz, KHK’larla ihraç edilen ve mağdur olduklarına inananların başvurması için bir Komisyon oluşturulmuştu. Kısaca OHAL Komisyonu olarak adlandırılan bu komisyona, 100 binden fazla kişi başvurmuştu.

Söz konusu başvurulardan biri de Akın Öztürk’e ait çıktı. Öztürk, Komisyon’a başvurarak, TSK’dan ihraç edilme kararına itiraz etmiş ve kadrosuyla birlikte rütbesini, kılıcını geri istemiş.

BAŞVURULAR KASIM’DAN İTİBAREN SONUÇLANIYOR

Akın Öztürk gibi birçok darbeci subay da haklarındaki yargılamaların sonuçlanmasını beklemeden OHAL Komisyonu’na başvurmuş.

100 binden fazla başvuru alan ve işlerin hızlanmasını sağlayan yazılım ve barkod sistemiyle, somut kriterlerle sistematik bir şekilde çalışan Komisyonun, önündeki başvuruları Kasım ayından itibaren sonuçlandırılması bekleniyor. Komisyon’dan olumlu sonuç alan kamu görevlileri görevlerine iade edilebilecek. Olumsuz sonuçlar ise yargıya taşınabilecek.

Bu arada Avrupa Konseyi’nden bir heyetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki bazı dosyalar görüşülmeden önce Ankara’ya gelip OHAL Komisyonu’nda incelemeler yaptığını da öğrendim. Komisyonun arşivi dahi Avrupa Konseyi heyetine açılmış ve bu ziyaretin ardından AİHM, OHAL Komisyonu’nu bir iç yargı yolu olarak ilan edip başvuruları buraya yönlendirmiş."