Türkiye, 1974 Kıbrıs Harekatı’ndan sonra konulan ambargoyu yaşamış bir ülke olarak, şimdiki durumun ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. O dönem Hava Kuvvetleri'nde görevdeydim, uçaklarımız yedek parça eksikliğinden uçamaz hale gelmişti…

Rodos, Girit, Kıbrıs ve Kuzey Suriye'de kuracakları defakto bir devletle güneyden kuşatma projesi var” ifadelerini kullandı.

İstinye Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, ABD'nin Münbiç, S-400 füzeleri ve Rahip Brunson konularında geri adım atmayan Türkiye'yi silah ambargosuyla tehdit ettiğini belirterek, "Türkiye ile oynamak ateşle oynamak gibidir.

Türkiye, F-35 projesinin dışına itilirse Batı ekseninden uzaklaşır, Rusya-Çin blokuna yakınlaşır, NATO'dan çıkmak durumunda olur. Ayrıca İncirlik'teki ABD askerinin tasfiyesi gerekir. Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz'de ise gerginlik tırmanır. Bu da en çok İsrail'in güvenliğini tehdit eder." dedi. Prof. Dr. Caşın, ABD'li bazı senatörlerin Türkiye'ye F-35 savaş uçaklarının satışının engellenmesi amacıyla yasa tasarısı sunması, İsrail'in bu yöndeki çabaları, Türk-Amerikan ilişkileri, Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve NATO'nun güney kanadının güvenliğini bekleyen tehditlerle ilgili AA muhabirinin sorularını cevapladı. Caşın'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: Soru: İsrail ve Yahudi lobilerinin Türkiye'ye silah satışının engellenmesi için Washington'da yoğun mesai harcadıklarıyla ilgili haberler okuyoruz. Üstelik bir tasarı sunuldu bile. Sizce ambargo tehdidinin arkasında yatan sebepler nelerdir?

Caşın: ABD yönetimi, F-35 kartıyla Türkiye'nin Kuzey Suriye'de kurulmak istenen terör örgütü PYD'nin otonom devletine müdahale etmemesini, Rusya'dan sipariş verdiği S-400 hava savunma füzelerinin alımını durdurmasını ve FETÖ davasından tutuklu Rahip Brunson'un serbest bırakılmasını hedeflemektedir. İsrail'in ise 5. nesil savaş uçağı F-35'lerin Türkiye'ye satışının engellenmesi veya yazılımlarının verilmemesi için lobileri vasıtasıyla ABD yönetimine baskı yapmasının üç ayağı var. Birincisi, İsrail F-35 savaş uçağına sahip olan tek Orta Doğu ülkesi olmak istiyor. İkincisi, uçağa ait kritik teknik performans bilgilerinin üçüncü ülkelere sızdırılmasından endişe duyuyor, yani bizi teknoloji istihbaratı yapmakla suçluyor. Üçüncüsü ise İsrail, Türkiye'nin F-35 savaş uçaklarıyla hava üstünlüğü teknik kapasitesinin yükseltilmesini önleme gayretinde. Yani bizim askeri kapasitemizi zayıflatmak istiyor. Ancak hukuken İsrail'in bu girişimlerinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Her şeyden önce İsrail, bir NATO müttefiki değildir. Ayrıca bu ticari bir anlaşmadır ve Türkiye konsorsiyum ortağıdır, teknolojik olarak bu projeye katkı sağlıyor, önemli parçaların tedarikçisi durumundadır. Bu uçaklarda kullanılan seyir füzelerini de Türkiye üretmektedir. Türkiye ayrıca uçakların bakım merkezi olacak. Üretici firma Lockheed Martin'in ortağı olan İsrail lobisi, Amerika'da çok güçlüdür. Yanında da Yunan ve Rum lobileri yer almaktadır. O yüzden Amerikan Kongresi'ndeki baskıyı artırabilirler ancak Türkiye bu baskıyı aşabilir. Yine de son sözü ABD siyasal ve askeri eliti söyleyecektir.

"1974 AMBARGOSUNU İYİ BİLİRİM''

Soru: Amerikan hükümetinin açıklamalarının Temsilciler Meclisi'nin açıklamalarından farklı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Caşın: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 4 Haziran'da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile yapacağı görüşme, bundan sonraki gidişatı belirleyecektir. Ancak Pompeo'nun Amerikan senatosunda yaptığı açıklamalara baktığımızda ''Bizi daha iyi konuma getirecek bir strateji üzerinde çalışıyoruz.'' demesi önemli bir hadisedir. Bu noktada Amerika'nın tamamen ipleri kopartmak istediğini zannetmiyorum.

ABD Başkanı Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ''Ülkelerimiz arasında harika bir dostluk var. Şu ana kadar hiç olmadığımız şekilde yakınız.'' açıklamasına baktığımızda, bugün gelinen noktayla bir çelişki olduğunu görüyoruz.

Türkiye, 1974 Kıbrıs Harekatı’ndan sonra konulan ambargoyu yaşamış bir ülke olarak, şimdiki durumun ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. O dönem Hava Kuvvetleri'nde görevdeydim, uçaklarımız yedek parça eksikliğinden uçamaz hale gelmişti. NATO'nun güney kanadı çok büyük bir zarar görmüştü. Ambargo tehdidine baktığımızda Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bunun kabul edilemez olduğunu ve karşılığının olacağını açıkladığını izledik.''

“KIBRIS'A 40 BİN PARALI ABD ASKERİNİN YERLEŞTİRİLMESİ KONUŞULUYOR”

Soru: ABD, Türkiye'nin savunma silahı olan S-400 almasına neden karşı çıkıyor?

Caşın: Türkiye kararını vermiştir ve bu füzeyi alacaktır. Türkiye itilip kakılacak bir ülke değildir. Neden korkuyorlar bu füzelerden, demek ki bize bir saldırı planı içerisindeler. Amerika şu an yavuz hırsız durumuna düştü. F-35 satışını Türkiye'nin Menbiç'ten çekilmesi şartına bağlıyor. 'Ver S-400'ü, al F-35'i diyor.' Böyle bir pazarlık Türkiye açısından kabul edilemezdir. Türkiye egemen bir devlettir ve istediği silahı alır.

Türkiye şu anda Rusya, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'den füze tehdidi altında. Kıbrıs'a 40 bin paralı ABD askerinin yerleştirilmesi konuşuluyor. Şimdi demek ki burada Türkiye'yi güneyden kuşatma projesi var. Rodos, Girit, Kıbrıs ve Kuzey Suriye'de kuracakları defakto bir devletle güneyden kuşatma projesi var. Yukarıda da Bulgaristan ve Romanya ile bizi kuşatmaya çalışıyorlar. Ama Türkiye böyle bir kuşağa sığmayacak kadar büyük bir devlet.

Boğazları kapattığında Romanya'ya bir gemi geçemez. Dolayısıyla Türkiye ile oynamak ateşle oynamak gibidir. Şunu anlayacaklar, Türkiye önemli bir askeri güç ve 15 Temmuz ters tepti. Ya Türkiye ile ortaklık yapacaklar ya da Türkiye aynı Osmanlı döneminde olduğu gibi kanadını değiştirecek. Yalnız burada oyunu bozan biz değil, onlar olacak.”