Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, İslami finans sektörünün geliştirilmesi adına son dönemde kaydettikleri en önemli gelişmenin Merkezi Danışma Kurulu'nun kurulması olduğunu belirterek, "İslami finans kuruluşlarının İslami ilke ve esaslara uygun olarak faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) bünyesinde kurulan Merkezi Danışma Kurulu, önümüzdeki günlerde faaliyete geçecek." dedi.

Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu İslami Bankalar ve Finans Kurumları Genel Konseyi (CIBAFI) Global Forum 2018, İstanbul'da başladı.

Forumun açılışında konuşan Akben, bilgi teknolojilerinde kaydedilen gelişmelere bağlı olarak 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşmaya başlayan küreselleşme sürecinin, toplumları, ülkeleri ve ekonomileri birbirine yakınlaştırdığını, bu yakınlaşmanın bir taraftan yeni fırsatlar sunarken diğer taraftan da birtakım riskleri beraberinde getirdiğini söyledi.

Akben, günümüz dünyasının artık herhangi bir bölgede yaşanan sorunun çok farklı lokasyonlarda etkili bir şekilde hissedilmesine yol açan bir kırılganlığa sahip olduğunu vurguladı. Bu durumun yerel problemlerin çözümünde uluslararası iş birliklerine ne denli ihtiyaç duyulduğunu gösterdiğini kaydeden Akben, üçüncüsü düzenlenen forum kapsamında, CIBAFI'nin, ülkeler arasındaki ortak çalışma ve iş birliğinin en güzel örneklerinden bir tanesi olduğunu ifade etti.

"FAİZSİZ FİNANS SEKTÖRÜNÜN BANKA DIŞI ALANDA DA GELİŞMESİ SAĞLANDI"

Mehmet Ali Akben, 2008 krizinin etkilerinin ortadan kalkmaya başladığı dönemlerle birlikte gündeme gelen parasal sıkılaştırma tedbirlerinin bugün hala etkisini göstermeye devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ekonomik dalgalanmaların yaşandığı bu türden dönemler esas itibarıyla liberal kapitalist ekonomilerin kendisini sürekli tekrar eden geçici bir özelliğini oluşturuyor. Bu bakımdan kur, faiz oranları ve varlık fiyatlarındaki volatil değişimlerin doğru şekilde anlaşılması ve bunların olumsuz etkilerini minimize edecek uygun tedbirlerin alınması bekleniyor. Ülkemizde de son yıllarda uygulamaya konulan makro ve mikro ihtiyati politikalar ile para ve maliye politikaları uygulamaları, piyasa dalgalanmalarına karşı alınan hızlı ve kararlı adımlara örnek teşkil ediyor."

Ekonomik dalgalanmalara karşı alınan bir kısım tedbirlerin, dalgalanmaların olumsuz etkilerini yeterince bertaraf etmediğini, bunun için proaktif nitelikte yapısal dönüşümler yaşanması gerektiğini vurgulayan Akben, "Finansal sektör açısından söz konusu dönüşüm; farklı alt sektörlerin ve finansal ürünlerin geliştirilmesi anlamına geliyor. Alternatif bir finans sektörü ve ürün-hizmet çeşidi olarak İslami finans, bugün birçok ülke için ekonomik dalgalanmalara karşı desteklenmeye başlanan stratejik bir sektör haline geldi." diye konuştu.

Akben, hükümetin 10. Kalkınma Planı kapsamında yürüttüğü İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programı'nın yapısal çözümlere güzel bir örnek teşkil ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sahip olduğu büyüme potansiyeli itibarıyla İslami finans sisteminin İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması sürecinde ne denli kritik bir rol oynayacağı da hepimizin malumu... Bu düşünceyle yaklaşık 3 yıldan bu yana yürüttüğümüz ulusal Faizsiz Finans Stratejisi sayesinde kamu katılım bankaları kuruldu, faizsiz finans sektörünün banka dışı alanda da gelişmesi sağlandı, yeni oyuncular bu sektöre dahil edildi.

Sektörün daha geniş kitleler nezdinde tanınması ve farkındalığı sağlandı. Vergi uygulamalarından sigortacılık işlemlerine kadar çok çeşitli yasal düzenlemeler hayata geçirildi. Kamu ve özel sektör sukuk ihraçları arttırıldı. Birçok üniversitede akademik bölümler ve araştırma merkezleri açıldı ve İslami para ve sermaye piyasalarının önümüzdeki dönemlerde faaliyete geçmesi için hazırlık çalışmaları yürütüldü."

 "YENİ ÜRÜNLERE YÖNELİK MEVZUAT ALTYAPISI OLUŞTURULUYOR"

BDDK Başkanı Akben, gösterilen çabaların meyvelerini hiç gecikmeden almış olmanın kendilerini oldukça memnun ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"2005 yılında 292 şube ve 5 bin 747 personelle faaliyet gösteren katılım bankaları, 2018 yılı şubat ayı itibarıyla bin 37 şube ve 15 bin 68 personeli olan bağımsız bir alt sektöre dönüştü. Katılım bankalarının aktif toplamı 2005 yılında 2,5 milyar dolarken, Şubat 2018'de 42,5 milyar doların üzerine çıktı. Aynı dönemde katılım bankaları ortalama yüzde 27 büyüme göstererek Türk bankacılık sektörünün ötesinde bir performans sergiledi. Bu sayede sektör içindeki payı yüzde 2,4'ten yüzde 4,9'a çıktı."

İslami finans faaliyetlerine yönelik olarak kurum nezdinde müstakil bir daire kurulmasının da Faizsiz Finans Stratejisi kapsamındaki çalışmalara büyük oranda etkinlik kazandırdığını belirten Akben, "Aynı zamanda katılım bankacılığına ilişkin daha sağlıklı bir kurumsal hafıza, tecrübe ve bilgi birikimi elde edilmiş, İslami finans alanındaki insan kaynağı kapasitemiz arttırılmıştır. Bu minvalde ekonominin muhtelif alanlarında faaliyet gösteren kamu otoritelerinin benzer aksiyonları almalarının sektörün gelişmesine ivme kazandıracağı düşünülmektedir." şeklinde konuştu.

Akben, İslami finans sektörünün geliştirilmesi adına son dönemde kaydettikleri en önemli gelişmenin ülkede Merkezi Danışma Kurulu'nun kurulması olduğunu vurgulayarak, "İslami finans kuruluşlarının İslami ilke ve esaslara uygun olarak faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla TKBB bünyesinde kurulan Merkezi Danışma Kurulu, önümüzdeki günlerde faaliyete geçecek. Sektöre yönelik algının iyileştirilmesine ve dolayısıyla büyümesine önemli katkılar sağlayacak. Danışma Kurulu'nun tesis edilmesi kapsamında hazırlanan tebliğde, kurulun görev ve yetkileri net bir şekilde belirlendi, bağımsızlığına yönelik tedbirler alındı ve kararlarının katılım bankaları nezdinde bağlayıcı olması öngörüldü." ifadelerini kullandı.

Global İslami finans sisteminde karşılarına çıkan önemli problemlerden bir tanesinin ürün kısıtlılığı olduğuna dikkati çeken Akben, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Katılım bankalarımız nezdindeki ürün çeşitliliğinin artırılması amacıyla son dönemde bir dizi tedbir aldık. Yürütülen çalışmalar sayesinde hem aktif tarafta hem de kaynak tarafında yeni ürünlere yönelik mevzuat altyapısı oluşturuluyor. Ele aldığımız ürünler arasında muşaraka temelli projelere yasal esneklik getirilmesi ve vekalete dayalı fon kullandırma ve fon toplama gibi örnekler yer alıyor. Bununla birlikte sistemin gelişmesi adına İslami finansal hizmetlerinin yalnızca katılım bankaları tarafından değil, farklı finansal kuruluşlar tarafından da icra edilmesi önemli bir aşamayı oluşturuyor. Kalkınma ve yatırım bankacılığı alanında İslami finansal ürünlerin hayata geçirilmesi adına son dönemde ortaya çıkan somut gelişmeler bu kapsamda bizleri oldukça memnun etti ve BDDK olarak sürece destek veriyoruz."

Akben, İslami finansın, dayandığı farklı temeller itibarıyla konvansiyonel finans sisteminden belirli noktalarda ayrıştığını belirterek, "Söz konusu ayrışma her ne kadar kendini daha çok ürün ve hizmetler bağlamında gösterse de yasal altyapı itibarıyla da bu ayrışmanın dikkate alınması ve sistemin temellerine sadık kalınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu çerçevede katılım bankalarını düzenleyen kurumumuz mevzuatının, terminoloji ve içerik olarak İslami finans prensipleriyle uyumlaştırılması amacıyla kapsamlı bir çalışmaya başladığımızı belirtmek isterim." dedi.

Uluslararası standartlara uyum sağlama amacıyla eğitim programları düzenlendiğini, çeşitli sayısal etki analizleri gerçekleştirildiğini ve muhtelif standartların Türkçeye çevrildiğini anımsatan Akben, İslami finans sektörünün tüm ülkelerde gelişmesi adına her türlü iş birliği ve desteğe hazır olduklarını vurguladı.

Akben, kurum olarak son dönemde TKBB ile birçok ortak proje gerçekleştirdiklerini, birçok proje üzerinde de halihazırda çalıştıklarını belirterek, TKBB'nin özverili çalışmalarını ve son dönemde gerçekleştirdiği dönüşümü çok önemsediklerini söyledi.