TC Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında İdlib saldırısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları :

Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera veya sınırlarını genişletme çabası değildir. Ülkemizin Suriye'de yürüttüğü mücadelenin anlamını hala kavramayanların bulunduğunu üzüntüyle görüyoruz.

Türkiye, ekonomi ve demokraside şahlanmışken ardı ardına iç ve dış sıkıntılarla karşılaşmaya başladık ama milletimiz yanımızda yer aldı. Harekatlarla güneyimizdeki kuşatmayı üç noktadan kırdık. Suriye sahasında verdiğimiz mücadelede bölgede etkisini gösteren güçlerle diyaloğu sürdürmeye önem verdik. İdlib ülkemizi köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımlarımızı elimizden almak için kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi.

Yaklaşık 4 milyon insan rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru harekete geçmiştir. 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. 3,7 milyon Suriyeliyi ülkemizde barındırıyoruz, yeni bir göç dalgasını kaldırabilecek durumda değiliz.

Biz oraya Esed'in değil, Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Suriye halkı bu iş bitti demeden çıkma niyetimiz yok. Dün sayın Putin'e de "Sizin orada ne işiniz var" dedim. Putin'e "Aradan çekilin, bizi rejimle baş başa bırakın" dedim.

Karşımızdaki senaryonun hedefi Suriye değil, Türkiye. Suriye'de istediklerini alanlar, namlularını Türkiye'ye çevirecektir. Sınırlarımızı arındırmazsak yarınki manzara ortada. Eğer bu savaşı bugün Suriye'de, İdlib'de vermezsek yarın Şırnak'ta, Hakkari'de vermek zorunda kalırız. Milletime özellikle sesleniyorum, "Suriye'de Türkiye'nin ne işi var" sözü, terör örgütlerine, rejime boyun eğin demektir. Şimdi milletime soruyorum, terör örgütlerine, ülkemize düşman rejime boyun mu eğelim, diz mi çökelim. 

Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum: 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' sorusu, aslında 'Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı.' önerisini bize tavsiye ediyorlar. Bunların yaptığı budur. Şimdi milletime soruyorum, terör örgütlerine, ülkemize düşman rejime boyun mu eğelim, diz mi çökelim. Suriye'de verilen mücadelenin hepimizin geleceği ile ilgili olduğunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor.

Bu mücadelede şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak. İdlib harekatımızda önceki gün vermiş olduğumuz 34, daha sonra 36'ya çıktı. Şehitlerimiz inanıyorum ki bu milletin vatan kılınması mücadelesinin zirve yaptığı noktalardır. Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmayacağız. Rejime de onları destekleyenlere de kararlığımızı göstereceğiz. 2 bin 100'ün üzerinde rejim askeri öldürüldü. 

Suriye'de tüm sınır hattımız boyunca 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölgeyi bilfiil oluşturmak için çalışmalarımız devam ediyor. Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Barış Pınarı Harekatı bölgesinin sağında ve solundaki bölgelerde bize verilen sözlerin tutulmadığını biliyoruz. Bize verilen söz neydi? YPG, PYD'yi bunları bu bölgelerden çıkacaklardı. Ne Rusya ne ABD bu sözleri tutabildi, çıkaramadılar. Dün bunu her iki liderle de paylaştım. Biz gereğini yapıyoruz ama onlar gereğini yapamıyor. 

Dün gün boyu liderlerle görüşmelerimiz oldu, ana muhalefetin başı hariç. O, arama lütfunda bulunmadı. Neymiş ben onu arayacakmışım. Ben seni ne arayım ya, dünya bizi arıyor, sen de bizi ararsın, biz de sana bütün detaylarıyla her şeyi veririz.

İdlib'de de mutabakatlara uyulmadı. Bizim huzuru koruma çabamıza ateşle karşılık veriyorlar. Bu durumu sadece izlemekle kalanların açıklamaları da samimi değildir. Terör örgütlerine binlerce TIR silah mühimmat, araç, gereç yardımını yapanlar, rejim çok ciddi manada silah, mühimmat, araç gereç füze her şeyi yine bu ülkelerden alırken kimse Türkiye'ye ne bu konuda herhangi bir destek veriyor, ne de bu mültecilerle ilgili bize destek veriyor. Biz aylar önce eğer bu durum böyle devam ederse kapıları açacağımızı söylemiştik. Kapıları açtık, geçenlerin sayısı 18 bin oldu, bugün 25-30 bini buldu. Biz bu kapıları bundan sonra kapatmayacağız. Biz bu kadar mülteciyi beslemek barındırmak zorunda değiliz.

İnsansız denizaltımızı yapmak için çalışmalarımız sürüyor. İnşallah en kısa sürede onu da yapacağız. Türkiye'nin batacağını, küçüleceğini söyleyenlere 2019'da neredeyse yüzde 1 büyüme ile gereken dersi verdik.