TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılımını stratejik hedef olarak seçtiğini belirterek “Geleceğimizi AB’de görüyoruz” dedi. Çavuşoğlu, Yunan Ta Nea gazetesine verdiği demeçte, Türkiye-AB, Türkiye-ABD ve Türk-Yunan ilişkileri, Kıbrıs konusu, mülteci sorunu ve Türkiye’deki ekonomik duruma değindi. Bakan Çavuşoğlu, Ta Nea gazetesinde, ‘8 asker için kararlıyız’ manşetiyle yayınlanan demecinde şunları söyledi:

OMURGA ÜYELİK SÜRECİ

“AB ile ilişkilerimizin omurgası Türkiye’nin üyelik sürecidir. Türkiye, AB’yi stratejik hedef olarak seçmiştir. Geleceğimizi AB’de görüyoruz. Üyelik sürecimiz maalesef bugün abartılı bir şekilde siyasileştirildi. Maalesef, AB’de zaman zaman ‘özel ilişkiyi’ destekleyen sesler duyuyoruz. AB ile zaten özel ilişkimiz, işbirliğimiz var. Hedefimiz tam üyeliktir. Avrupa’nın daha iyi bir geleceği için Türkiye ve AB’nin işbirliği yapan iki taraf olmalarından daha fazlası gerek.

ULUSLARARASI BARIŞ

Uluslararası ilişkilerde, her türlü sorunun çözümü için öncelik diyalog ve müzakeredir. Tehdit dili müttefikler arasında kabul edilir bir şey değildir. Soruların ortak mantık ve iyi niyetle çözüleceğini ümit ediyoruz. ABD ile ilişkilerimiz sadece iki ülke çıkarları için değil, aynı zamanda uluslararası barış ve istikrar için de önemlidir.

İlişkiler en iyi düzeyde değil. Uzun yıllardır süregelen sorunlara maalesef yenileri de eklendi. İkili sorunlarda, kamuoyuna ve üçüncü taraflara şikâyetlerde bulunmak yaratıcı bir yöntem değildir. Karşılıklı güvenin tesis edilmesi önemli. Ön şartlar koşulmadan, diyaloga devam etmeliyiz.

DARBECİ ASKERLER

Yunan yetkililer, başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz darbesinden sonra Türkiye’ye desteklerini dile getirdiler. Ancak bu sözler icraata dönüştürülmedi. Yunanistan, darbeciler için güvenli bir barınak haline geldi. Darbeci askerlerin Türkiye’ye iadesini reddeden Yunan mahkemelerinin kararlarından derin düş kırıklığına uğradık. Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkenin, Türkiye’de demokrasiyi yıkmaya çalışan hain darbecileri serbest bırakması ne uluslararası hukukla ne de iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşır.

Azınlığın sorunları maalesef daha da kötüleşiyor. İktidardaki SYRİZA partisi, eğitim ve din hürriyetiyle ilgili seçim öncesi vaatlerini yerine getirmedi. Yunan askerlerine ilişkin karar siyasi bir açıdan yorumlanmamalı. Yargı karar verdi. Yargı makamları, bu davayı ele alırken Türk-Yunan ilişkilerini göz önünde bulundurmadı.

SİYASİ EŞİTLİK HAZMEDİLEMİYOR

Rumlar, Kıbrıs sadece kendilerine aitmiş gibi davranıyorlar. Doğu Akdeniz’de tek taraflı hidrokarbon faaliyetleriyle Kıbrıslı Türklerin vazgeçilemez haklarını hiçe sayıyorlar. Adanın doğal kaynaklarını da paylaşmaya hazır değiller. Türkiye en baştan beri sorumsuzca adımlar atılmaması noktasında Rum tarafını uyardı. Eğer hâlâ kaybedecekleri bir şey olmadığını inanıyorlarsa yanılıyorlar. Rumlar siyasi eşitliği hazmedemiyorlar. Adada sıfır asker, sıfır garantide ısrar ettiler. Bu da sıfır sonucu getirdi. Gelecekte müzakerelerde hangi konuların ele alınacağını önceden belirlemek için Kıbrıs’ta 2 taraf ve garantörler arasında gayrı resim görüşmelerin yapılması iyi bir fikir olduğuna inanıyoruz. Türkiye, IMF’den ekonomik yardım isteme niyetinde değil. Gerekirse bankacılık alanına destek vermekte tereddüt etmeyeceğiz.”