Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, Akdeniz ve Ege'deki son durumu emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ile konuştu:

TÜRKİYE'NİN AKDENİZ VE EGE'DE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE İLAN ETMEMESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Fiili duruma baktığımızda; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2003'ten bu yana 3 ülke ile (Mısır; 2007'de - Lübnan; 2010'da - İsrail' 2011'de) Yunanistan ise İtalya ve Mısır ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzaladı. 2017'de ise Fransa-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi savunma anlaşması imzaladı. Bu anlaşma 1 Ağustos 2020'de yürürlüğe de girdi.

Bu durumda Türkiye'nin menfaatleri açısından şunları vurgulamamız lazım:

-   Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmede,
-   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine aktif Deniz-Hava üssü kurmada,
-   Suriye'de PYD/PKK terör örgütünün devletleştirilme sürecine müdahalede,
-   Çevre ülkelerle işbirliğini artırmada geç kalınıyor.

Tüm gecikmeler, giderilmesi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Türkiye Akdeniz ve Ege'de Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını ilan etmeli ve Birleşmiş Milletlere bildirmeli. Ben diyorum ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ismi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmeli. Psikolojik açıdan çok önemli diyorum.Türkiye evet geç kalmış ama daha fazla gecikmeden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde deniz üssü kurmalı. 2019 yılı sonunda başlangıcı yapılan hava üssü aktif hale getirilmeli. Deniz ve hava üssü bir an evvel aktif hale gelmeli."