Yüzünün yarısını kansere veren, ömrünün 12 yılı mücadeleyle geçen ve 2016 yılında Ressam Burcu Cunneen’ın çalışmasıyla Türkiye’nin dikkatini çeken Gonca Sağnak, kansere karşı verdiği mücadeleyi kaybetti. 61 yaşında hayata veda eden ancak hastalıkla savaştaki duruşuyla kanser hastalarına pozitif psikolojik motivasyon sağlayan Gonca Sağnak, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Cemal Süreya’nın, ‘bayan en nihayet’ dediği eşi Birsen Sağnak’ın kızıydı.

Kanser farkındalığını arttırmak için Ressam Burcu Cunneen’ın yaptığı ‘canlı modelin resme dönüşmesi’ çalışması ve kansere karşı verdiği mücadeleyle tanınan Şair Cemal Süreya’nın üvey kızı Gonca Sağnak, bir ay önce Köyceğiz Devlet Hastanesine kaldırıldı.  

KADAVRASINI TIP EĞİTİMİNE BAĞIŞLADI

Çene kemiği alındığı için yıllardır sadece hastalara özel mamalarla beslenen ve bu nedenle bağışıklık sistemi zayıflayan Sağnak, çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşama veda etti. Çevresinde duyarlı bir insan olarak tanınan Gonca Sağnak, ölmeden önce kadavrasını tıp fakültesi eğitimine bağışladı. Sağnak’ın kadavrasının bugün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürüleceği bildirildi.  

12 yıl önce damağında gelişen kanser nedeniyle yüzünün bir yarısını kaybeden Gonca Sağnak, hastalığın yarattığı fiziksel ve ruhsal tahribata rağmen hayat karşısındaki duruşu ve mücadele azmi ile başta kanser hastaları olmak üzere benzer sorunlar yaşayan insanlara örnek olan bir isimdi. 

Yaşadığı zorluklara ve acılara inat yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle, kendisiyle ortak kaderi yaşayanlara “hayatta kalma” gücü aşılayan Sağnak’ın, 2016 yılında ntv.com.tr’ye verdiği röportajı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödüllendirilmişti.   

“YÜZÜMÜ KAYBETMEM İŞİMİ, EŞİMİ, SOSYAL YAŞAMIMI KAYBETMEME YOL AÇTI”

“Her şart altında yaşanılasıdır bu hayat!” diyen Sağnak, o röportajda, kanserle yüzleştikten sonra değişen hayatını, katlanılması zor acılarını, maddi-manevi sıkıntılarını, empati yoksunu bakışların ve yalnızlaştırılmanın ağırlığını ama en çok da yaşadığı tüm zorluklara rağmen umut etmenin, “oyunda kalma” isteğinin körüklediği mücadele azmini şöyle anlatmıştı:   

“Yüzümün yarısını kaybetmem; işimi, eşimi ve sosyal yaşamımın tümünü kaybetmeme yol açtı. Sokağa çıktığımda çocuklar arkamdam 'canavar geliyor kaçın!' diye bağırıyor. Çarşıya pazara çıktığımda aynı garip bakışlar... Torunumla pazara çıkıyoruz yine aynı. Bir süre sonra torunum bakışlara tepki vermeye başladı, ben de onu bir kenara çekip; ‘eskiden çok güzeldim, bakarlardı. Şimdi çok çirkinim yine bakıyorlar. Yani fark eden bir şey yok. Ben alışkınım, baksınlar’ dedim. 

Ressam Burcu Cunneen ve Gonca Sağnak
Ressam Burcu Cunneen ve Gonca Sağnak

“BEN YİNE ESKİ GONCA’YIM, BEYNİMİ DEĞİL, ÇENEMİ ALDILAR”

Bir de özellikle eski halimi bilenlerin 'seni böyle görmeye dayanamıyorum' diyerek terk etmelerini içime sindiremiyorum. Bu beni çok kırıyor, hala içimi dağlıyor. Oysa ben yine eski Gonca’yım, beynimi değil, çenemi aldılar. İnsan içine çıkmaktan artık gocunmuyorum ama hala aynalara bakmak istemiyorum. Ya da sabah kalktığımda çevremdekilere dişsiz, çirkin bir suratla 'günaydın' demekten utanıyorum. Onlara böyle bir şey yaşattığım için kahroluyorum.“
 

“HAYATIN NE KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU HATIRLATMAK İSTEDİM”

Gonca Sağnak, Ressam Cunneen’ın projesinde yer alma nedenini ise şu sözlerle ifade etmişti: 
 
“Bu projeyle; saatlerce aynanın karşısında, burnunun ucundaki sivilceyle uğraşanlara, kilolarından utananlara, ufacık fiziksel özelliklerinden rahatsız olanlara, ‘oram ağırdı, buramda bir şey çıktı’ diyerek kendine ve çevresindekilere hayatı zehir edenlere hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmak istedim. Bir de önündeki yemeği beğenmeyip burun kıvıranların, 8 sene hiçbir şeyin tadını, kokusunu alamamanın ne demek olduğunu düşünmelerini istedim. Aynı yemek sofraya 2 kere geldi diye kıyameti koparanlara, yemek yiyebilmenin kıymetini hatırlatmak istedim.”