Hollanda’nın başkenti Amsterdam, tarihi 12. Yüzyıla kadar giden, gezip görülesi kentlerden biri. Dünyanın her köşesinden turistlerin ziyaret noktası olan Amsterdam, aynı zamanda Hollanda’nın nüfus, kültür ve ekonomi açısından en gelişmiş şehri.

Adını ilk kurulduğu dönemlerde Amstel ırmağının üzerine kurulan su bendi (Dam) Amstelredamme’nın zamanla Amsterdam‘a dönüşmesinden alan şehir, Dam Meydanı ile ünlüdür. Ayrıca Concertgebouw Senfoni Orkestrası da dünyaca tanınan değerleri arasındadır.

Avrupa’nın en köklü kent dokularını barındıran Amsterdam’da, 17. Yüzyıldan kalma yapılar kendin her yerinde ilk göze çarpan unsurlardandır. Amsterdam’ın eski bölümünde yer alan iç içe geçmiş kanalların iki yakasında bulunan tarihi yapılar hala ev ve işyeri olarak kullanılmaktadır.

Kanallar Şehri Amsterdam

Binlerce kilometre uzunluğa sahip, 90 ada ve 1500 köprüyü üzerinde barındıran Amsterdam kanalları, şehrin kuzeyin Venedik’i olarak anılmasında da etkilidir. Bataklık olan bölgelerde suları kontrol altına almak amacıyla kazılan kanallar, savunma ve ulaşım konusunda da kent tarihinde önem kazanmıştır. Zaman içinde Amsterdam’ın simgesi haline gelen kanallar, bugün tekne evlere ev sahipliği yapmaktadır. Tekne evler, eski teknelerin dönüştürülmesinden ortaya çıkanlardan, özel olarak tasarlananlara kadar değişik alternatiflerle kanalları süslemektedir. 60 ve 70’li yıllarda barınma sıkıntısına çözüm olarak geliştirilen tekne evler, bugün Amsterdam’a özgü bir yaşam tarzını simgeler hale gelmiştir.

Olağanüstü güzellikteki Amsterdam kanalları UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer almaktadır.

Görmeden Gelmeyin

Amsterdam’a gidip görmeden gelinmemesi gereken öyle çok yer var ki; bir gidenin bir daha gitmek için sabırsızlanmasını anlayışla karşılamak gerek. Amsterdam’da görülmeye değer güzellikleri sıralamaya elbette Amsterdam Kanalları’ndan başlayacağız.

Amsterdam Kanalları

Kentin tarihinde de önemli yer tutan Amsterdam kanalları, bugün turistik amaçlı gezilerin adresi durumundadır. Tren istasyonu önünden kalkan kanal turları 1,5 saat kadar sürmekte ve kanallar boyunca kentin güzelliğinin yanı sıra iki yakada sıralanmış binaların su üzerine düşen yansımalarını izlemek için olağanüstü bir fırsat vermektedir.

Dam Meydanı

Amsterdam’a ismini veren Amstel Nehri boyunca kurulu olan ve 13. Yüzyılda inşa edilmiş ilk barajın bulunduğu meydan, Dam Meydanıdır. Halkın kısaca Dam dediği meydan, Amsterdam’ın merkezinde ve şehrin en ünlü yeridir.

17. yüzyılda belediye sarayı ve yakınındaki borsa sayesinde Amsterdam’ın siyasi ve ticari yaşamının merkezi haline gelen Dam Meydanı, bir zamanlar balık pazarıymış. Bugün özellikle yaz aylarında kurulan lunapark sayesinde keyifli anlara sahne olan meydan, çevresinde bulunan kafe, restoran, otel ve mağazalarla turistlerin de gözde mekânları arasındadır. Dam Meydanı çevresinde şehrin pek çok önemli yapısı da yer almaktadır.

Kraliyet Sarayı

Şehrin en önemli tarihi yapılarından biri olan Amsterdam Kraliyet Sarayı (Koninklijk Paleis), Amsterdam’ın merkezi olan Dam Meydanı’nda yer almaktadır. Bugün hâlâ Hollanda Kraliyet Ailesi tarafından resmi törenlerde kullanılan saray, 1655 yılında belediye binası olarak açılmıştır. 1808 yılında Kral Louis Bonaparte tarafından kraliyet sarayına dönüştürülmüştür. Kraliyet Sarayı içerisinde bulunan mobilya ve aksesuarların büyük kısmı, yapının Louis Bonaparte tarafından saray ilan edildiği dönemden kalmadır.

Nieuwe Kerk

Yeni Kilise olarak bilinse de; Nieuwe Kerk, aslında şehrin en eski ikinci kilisesidir. Büyük Org, Oyma Vaiz Kürsüsü, Michiel de Ruyter’ın mezarının yapının en önemli bölümlerini oluşturduğu kilise 14. Yüzyılda inşa edilmiş ve çıkan yangınlar nedeniyle pek çok kez elden geçirilmiştir.

Günümüzde sergi alanı olarak kullanılan kiliseyi gezmek için sergilere katılabilirsiniz. Düzenlenen sergilere göre ziyaret saatlerinin değiştiği de küçük bir bilgi olarak aklınızda kalsın.

Begijnhof

Amsterdam’ı ziyaret eden turistlerin pek çoğunun favori mekânlarından olan Begijnhof, 1346 yılında Begijntjes olarak bilinen Katolik kardeşler birliği için ibadethane olarak inşa edilmiştir. Manastır yeminleri olmadan rahibe olarak yaşayan Katolik kardeşleri ifade eden ve Begijntjes olarak bilinen kişiler, burada barınmalarının karşılığında yoksulların eğitimi ve hastalarının bakımını üstlenmişlerdir.

Pek çok önemli tarihi yapıyı barındıran Begijnhof’taki en önemli tarihi yapı ise 34 numarada yer alan Het Houten Huis adlı şehrin en eski evidir. Tarihi 1470 yılına dayanan ev, Amsterdam’da yer alan 2 ahşap cepheli evden biridir. Evin arkasındaki duvarda İncil’deki konuların işlendiği çeşitli plakalar halen görülebilmektedir. Engelse Kerk ise, meydanın güney kenarında bulunan ve 15. Yüzyıldan kalma diğer bir önemli tarihi yapıdır.

Red Light District

Bilinen adı ile Kırmızı Işık Mahallesi, sadece Amsterdam değil, tüm Avrupa’nın en ünlü eğlence bölgelerinden biri. Amsterdam’ın dünyaca tanınmasında bu bölgenin katkısının çok fazla olduğunu belirmeden geçmek olmaz. Birçok seks shop, gay bar, özel sinema, tiyatro, randevu evi ve çeşitli içerikte müzenin bulunduğu Red Light District, 14. Yüzyılda kadın arayışıyla şehre gelen denizcilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştur.

Sırf bu bölgeyi görmek için milyonlarca turistin Amsterdam’a akın ettiğini söylemek, bölgenin tanınırlığını anlatmakta yeterli olacaktır. Gündüz kalabalık turist gruplarının gözdesi olan bölgede pek çok cafe, restoran, bar ve kanal evleri bulunmaktadır. Akşam saatlerine doğru eğlencenin boyut değiştirdiğini tahmin etmek güç değil.

 

Rijkmuseum

Ortaçağdan günümüze kalan çok sayıda eserin yanı sıra 17. Yüzyılda Hollanda sanatına adanmış en geniş koleksiyonun da sergilendiği Rijkmuseum, Hollanda Ulusal Müzesidir. 1808 yılında Kral Louis Napoleon tarafından Kraliyet Sarayı’nda kurulan müze, bugün Vondelpark’tadır.

Van Gogh Müzesi

Dünyanın en geniş kapsamlı Van Gogh koleksiyonunun bulunduğu müze, Amsterdam’ın ünlü müzelerinden biridir. Müzede Van Gogh’un 200’den fazla resmi, 500’den fazla çizimi ve çoğu kardeşine yazılmış yüzlerce mektubu bulunmaktadır.

Anne Frank Evi

Anne Frank’ın Hatıra Defteri adlı kitabı duymayan yok gibidir. II. Dünya Savaşı sırasında Anne Frank ve ailesinin iki yıl boyunca saklandıkları ev, bugün müzeye çevrilmiş ve Amsterdam’ın en önemli ziyaret merkezlerinden biri olmuş durumdadır.

Amsterdam, gezilecek ve görülecek yerlerin saymakla bitmeyeceği, çok zengin bir şehir. Eğer kısa süreli bir gezi yapacaksanız, gitmeden önce iyi bir program yapmak yararlı olacaktır.

Küçük bir bilgi daha; zamanınızı iyi kullanmak için, müze biletlerini şehrin belirli bölgelerinde bulunan turist ofislerinden alarak müzelerin önünde oluşan uzun kuyruklarda zaman kaybetmezsiniz.

Amsterdam Üniversiteleri

Amsterdam Üniversitesi (Universiteit van Amsterdam) ve Amsterdam Özgür Üniversitesi (Vrije Universiteit Amsterdam) adında iki üniversitenin bulunduğu Amsterdam’da lisans diploması veren birkaç yüksek okul da bulunmaktadır.

1632 yılında kurulmuş olan Amsterdam Üniversitesi, Avrupa’nın önde gelen araştırma üniversitelerinden biri olarak tanınmaktadır. Özgür Amsterdam Üniversitesi ise; Abraham Kuyper tarafından 1880 yılında kurulmuştur ve adını devlet ve kilise kurumlarından bağımsız olmasından almaktadır.

Teknik üniversite olarak üçüncü bir üniversitenin kurulması ile ilgili çalışmalar sürmektedir.

Amsterdam Yemek Rehberi

Amsterdam soğuk iklimi gereği çok zengin bir mutfak kültürüne sahip olmasa da; 185 farklı etnik kökene sahip göçmenin yaşamasıyla beraber farklı mutfak kültürlerine sahne olmaktadır.

Amsterdam’a gidip tatmadan gelmeyeceğiniz lezzetlerin başında Hollanda peynirleri geliyor. Sokak pazarlarında ve peynir dükkânlarında rastlayabileceğiniz türlü peynirleri almadan önce tatmanızı öneririz. En meşhur Hollanda peyniri olan Gouda, tüketilmeden önce bekleme sürelerine göre çeşitlilik gösterir. Beyaz renkli keçi peynirleri ve baharatlı peynirler de damak zevkinize hitap edecek lezzetler olarak Amsterdam’ın her yerinde bulunabilir.

Hollanda peyniriyle birlikte ilk sırayı paylaşan bir diğer lezzet; Haring. Yanında küp küp doğranmış soğan ve turşuyla birlikte çiğ olarak tüketilen bir balık yemeği olan Haring, Amsterdam ve tüm Hollanda’nın en tipik lezzetlerindendir.

En meşhur ve geleneksel Hollanda yemeği olan Stamppot, patates püresinin boerenkool denen bir tür lahana ile karıştırılmasından oluşur ve üzerinde kocaman bir sosisle birlikte servis edilir.

Noel zamanı sokaklarda ışıklarla süslenmiş stantların kurulması, oliebollen zamanını işaret eder. Bizim lokmamızı andıran oliebollen, üzerine pudra şekeri serpilerek yenir ve elmalı, kremalı çeşitleri de vardır.

Bunlar, Amsterdam’a gittiğinizde tatmanız gereken lezzetlerden sadece birkaçı.

Nasıl Gidilir?

Amsterdam’da, şehir içi ulaşımda bisiklet kullanımının yoğunluğu nedeniyle pek çok cadde ve sokak araç trafiğine kapatılmıştır. Toplu taşımada; otobüs, tramvay ve metro en çok kullanılanlardır. Kanallar ise; artık ulaşımdan çok turistik geziler için kullanılmaktadır.

Türkiye’den Amsterdam’a nasıl gideceğinize gelince; en uygun fiyatlı ve kolay ulaşım için ’in seferlerini tercih edebilirsiniz.