Uyuşma, hissizlik, karıncalanma ve iğne batması hissi gibi belirtiler vücuttaki sinir sıkışmalarını işaret ediyor. Halk arasında sık görülen sinir sıkışmaları çoğu zaman doktora sorulmadan, günü birlik tedavilerle geçiştiriliyor. Oysa önemsenmeyen bu belirtiler, felç gibi ciddi hastalıkların habercisi olabiliyor.

Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Murat Baloğlu, sinir sıkışmaları, nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Murat Baloğlu, sinir sıkışmalarının sıklıkla ellerde, el bileğinde, dirsekte, boyun ve omuz bölgelerinde olduğunu, el bileğinden geçen bir kanalda oluşan sinir sıkışmasının, parmaklarda uyuşma, karıncalanma, iğne batması tarzında şikayetlere yol açtığını söyledi. "Bu durum 'karpal tünel sendromu' olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca boyun fıtıkları konusunda da dikkatli olunmalıdır. Bir hastada hem boyun fıtığı olup hem de el bilekte ya da dirsekte sinir sıkışması görülebilir. Boyun fıtığı tedavi edilirken diğer sorun ilerleyip, hasta için risk oluşturabilir." diyen Baloğlu, ofis çalışanlarının da dirsekteki sinir sıkışmalarından şikayetçi olduğuna dikkat çekti.

EV KADINLARI VE BİLGİSAYAR KULLANANLAR DİKKAT

Dr. Baloğlu, "Karpal tünel sendromu, elini yoğun kullanan, ev hanımlarından inşaat işçilerine kadar geniş bir grupta görülmektedir. Ayrıca ek rahatsızlığı olan, şeker ya da romatizma hastası kişilerde de sık görülmektedir. Dirsekte sinir sıkışması ise daha çok masa başında çalışan kişilerde olur. Masaya dayandığı bölgenin bası altında kalmasıyla sinir sıkışmaları yaşanır. Bunları birbirinden ayırt edebilmek ve doğru tanıda bulunmak çok önemlidir." diye konuştu.

TEDAVİ ERTELENİRSE FELÇ RİSKİ DE ARTIYOR

Sinir sıkışması şikayetleri 7-10 gün sürebilir; ancak 3 haftadan uzun sürüyorsa bunun nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Sinir sıkışmalarında erken tanının önem taşıdığını ifade eden Murat Baloğlu, geçiştirilen ve önemsenmeyen sinir sıkışmalarına doğru zamanda müdahale edilmezse kas atrofisi gelişir dedi. Baloğlu şunları söyledi: "Kas atrofisi gelişmesi durumunda; sinir o bölgedeki çalışmasını artık minimalize etmiş, dolayısıyla uyarı gelmediği için de kas erimesi başlamıştır. Kas erimesi, eklem ve koldaki kasların fonksiyonun azalması anlamına gelmektedir. Bu güçsüzlük kısmi felce kadar ilerleyebilir. Felç hali söz konusu olduğunda da hasta tedaviye gelse bile yapılacak cerrahi müdahaleler ve medikal tedaviler sınırlı kalacaktır."

RAHATLAMAK İÇİN ELLERİNİZİ HAVAYA KALDIRIN

Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Murat Baloğlu şu uyarılarda bulundu: 
"Sinir sıkışması sorunu olan kişiler kendilerini rahatlatmak için ellerini yukarıda tutmalı. Burada amaç venöz denilen kan dönüşümünü azaltmaktır. Eller aşağıya bırakıldığında kan aşağıya yönelir, bu da şikayetleri artırır. El bileklerini ve parmakları pompa tarzında açıp kapatmak kanı yukarı doğru pompalayacağı için kişi rahatlayacaktır. Gün içinde yaklaşık 15-20 dakika bu hareket yapılmalıdır. Sabit bir pozisyonda durmak yerine hareket edilmelidir. Dolaşımı artırmak hem rahatlatır hem de kasların çalışmasını sağlar.

ELDE VEYA OMUZDA AĞIR ÇANTA TAŞIMAYIN

Omuza ya da sırta alınan ağır çantalar sinir sıkışmalarına yol açabilir. Ayrıca kas dengesi açısından da risklidir. Tek tarafına alınan yük, sırttaki dengeyi bozar. Yükün olduğu yerdeki kaslar daha az, diğer taraftakiler ise daha fazla çalışır. Bu aynı zamanda duruş bozukluklarına da zemin hazırlar. Bu konuda dikkatli olmak, yük taşınacaksa iki tarafa eşit dağıtmak önemlidir. Ellerde taşınan ağır yüklerin de el- bilek bölgesinde zorlanmalara sebep olacağı unutulmamalıdır. 

KAPALI CERRAHİ SAYESİNDE HIZLI İYİLEŞME SAĞLANIR

Sinir sıkışmaları, hafif, orta ve ağır şiddette derecelendirilir. Hafif ve orta şiddette genellikle ilk adım egzersiz ve medikal tedavidir. Ameliyat her zaman en son seçenektir. Ancak gerekli durumlarda uygulanır ve kapalı cerrahi tercih edilir. Yaş grubu ayırt etmeksizin her yaş grubuna uygulanabilen kapalı cerrahi, hasta konforu açısından büyük önem taşır. Kapalı cerrahide, 1 cm’lik küçük kesilerle sinir sıkışmalarına müdahale edilmektedir. Bir hazırlık aşaması yoktur; hastaya anestezi uygulanmaz. İşlem, uygulanan bölgeye göre değişmekle birlikte yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Genelde işlem sonrası hastaların dinlenmesi ve 3 gün sonra işe dönmesi tavsiye edilir. Komplikasyon riski çok azdır."