İşler bir türlü yetişmiyordur, her haftaya ve her güne telaşla başlıyorsunuzdur, günün sonunda şöyle güzelce dinlenmeye bir türlü zaman ayıramıyorsunuzdur... İlginç ve ironik olan, başarı elde ettikçe kendimizi daha çok tüketir halde olmamız. Oysa bir şeyleri başarmak için çabaladıkça bir noktada durabileceğimizi düşünürüz değil mi? Tükenmişlik hali uzun vadede sadece psikolojik değil, fiziksel sağlığınızı da olumsuz etkiler. Bir adım geri atıp durumunuzu analiz etmek ve kendinize iyi bakmaya başlamak düşündüğünüz kadar zor değil. İşin sırrı, küçük ve basit adımlarla başlamak. Naturapati uzmanı Dr. Kellyann Petrucci’nin önerileri şöyle:

1- Koruyucu bir zihin yapısı oluşturun

Tükenmişliğe karşı bir kalkan oluşturabilmeniz için, önce farkındalığınızı artırmanız gerek. Olayların akışına kapılıp gitmektense kendi merkezinizde kalmak, yorulmaya başldığınız anda enerjinizi boşaltmanız için gerekli motivasyonu sağlayacaktır. Dr. Petrucci, basit bir sabah ritüeli oluşturmanın faydalı olacağını söylüyor. Her sabah ilk üç dakikanızı hayal ettiğiniz yaşamı gözünüzde canlandırmaya ayırın. Hayatınız gerçekten olmasını istediğiniz gibi olursa nasıl olacağını detaylı bir şekilde hayal edin ve üç dakikanın sonunda “Bu benim hayatım.” Sonraki iki dakika boyunca, sizi rahatlatan bir hareketi yapın. Sallanın, zıplayın, dans edin, bir akupresur noktasını uyarın. Güne bu şekilde başlamak hem motivasyonunuzu ve enerjinizi yükseltecek, hem de gün içerisinde herhangi bir stres faktörü ile karşılaştığınızda tekrar merkezinize dönmeyi kolaylaştıracak bir egzersiz yapmış olacaksınız.

2- Etrafınızda iyi insanlar olsun

“Size en yakın beş insanın ortalamasısınız” diye bir söz var. En çok vakit geçirdiğiniz insanlar sizi sürekli etkileyen enerji kaynaklarıdır. Size iyi gelmeyen, düşüncesiz, enerjinizi tüketen insanlarla sık vakit geçirdiğinizde yaşam daha tahammül edilemez bir hal alır. Herkesle arkadaşça ilişki kurabilirsiniz ama dost olduğunuz insanların size iyi geldiğinden emin olmalısınız.

3- Dışarı çıkın

Tıpkı suya ve yemeğe ihtiyaç duyduğumuz gibi, gün ışığına da ihtiyacımız var. D vitamini bağışıklık sistemimizi, kan dolaşımımızı ve beynimizin işleyişini doğrudan etkileyen önemli bir maddedir ve en iyi kaynağı gün ışığıdır. Hem gün ışığı hem de doğada zaman geçirme ihtiyacımızı gidermek için ihtiyaç duydukça dışarı çıkmaya özen göstermeliyiz. Bu caddede on beş dakikalık kısa bir yürüyüş de olabilir, bir parkta oturup etrafı seyretmek de olabilir; uzun yolculuklar yapıp geniş bir ormanda kamp yapmanız gerekmez. Sadece evinizin balkonunda bile olsa biraz dışarıda zaman geçirmek, gökyüzüne bakmak, çevrenizi seyretmek stres seviyenizi düşürmenize yardımcı olacak.

4- Dokunma ihtiyacınızı giderin

Dokunmak, sarılmak da bir ihtiyaçtır. Dokunma reseptörlerimizin uyarılması tansiyonumuzu düzenler, hormonlarımızı dengeler ve stres hormonu olan kortizolun düşürülmesine yardımcı olur. Ailenize, arkadaşlarınıza fırsat buldukça sarılın; yalnızsanız düzenli olarak masaj yaptırmayı düşünün. Baştan aşağı yapacağınız bir kuru fırçalama ritüeli de iş görecektir!

5- Besleyici gıdalarla dengelenin

Çok çalışmak, az uyumak ve çok düşünmek, ne kadar iyi beslensek de enerjimizi fazlasıyla tüketir ve daha fazla besine ihtiyaç duyarız. Beslenme düzeninize sevdiğiniz, sizi mutlu eden sağlıklı gıdaları ilave edin. Uygun bir detoks programı için zaman ayırın. Gerekirse bir beslenme uzmanından yardım almayı düşünün.

6- Kendinize karşı nazik olun

Daha iyisi olmaya çabalarken bazen kendimize hiç kimseye davranmadığımız kadar kötü davranabiliriz. “Daha iyisini yapmalısın, elinden gelenin hepsi bu mu, hep geri kalıyorsun” gibi söylemler bizi sadece daha fazla tüketecektir. İyi bir dostunuza söylemeyeceğiniz sözleri kendiniz için asla söylemeyin. Küçük adımlar atmaya niyetli ve hevesli olun. Kendi ihtiyaçlarınızın farkında olun ve bunları karşılamak için de küçük adımlar atın.