Tartışmak normal bir şeydir ve aşkın bir parçasıdır. Farklılıklarınızı belirlemek sizi daha güçlü kılacaktır. Ancak tartışmanın da Üçüncü Dünya Savaşı başlatmanın da bir yolu vardır.

İşte birkaç tüyo:

Tartışmaları kavga olarak düşünmeyin

Tartışmalarınızı kavga olarak görmemelisiniz. Çünkü kavgada her zaman kazanan ve kaybeden vardır. İlişkilerde ise önemli olanorta noktada buluşabilmektir. Bu tartışmaları kavga yerine hararetli tartışma olarak düşünebilirsiniz.

Zamanlama çok önemlidir

Her şeyde olduğu gibi tartışmanın da doğru bir zamanı vardır.

Partneriniz işten yeni geldiyse, yorgun ve stresli olduklarından dolayı, tartışmak istediğiniz konuyu o anda açmak çok da iyi bir fikir olmayabilir. Bunun yerine daha iyi bir zaman dilimi seçin. Duygusal olarak daha duyarlı oldukları için bazı kadınlar için bu zor olabilir. Ancak öncelikle sakin olmalısınız. Rahatlaması için partnerinize bir iki saat tanıyıp tartışmak istediğiniz konuyu açın.

Eski sorunları gündeme getirmeyin

Bir tartışmayı ‘kaybederken’ ağır sözler söylemek kolaydır. Çözülmemiş sorunları gündeme getirmek de bu konuda en iyi kozdur. Ne kadar cazip gelse de sadece yangına kömürle gitmiş olursunuz.

Sorunları çözmeden kenara bırakmak ilk hatanızdır. Asla bir konuyu tamamen bitirmeden bırakmamalısınız. Çünkü o sorunu aklınızın bir köşesine kapattığınızda yeni bir tartışmada tekrar ortaya çıkar. Çözülmeyen sorunlar zaman geçtikçe farklı bir sorun olarak gelişir.

Kendinize, daha derinlerdeki asıl sorunun ne olduğunu sormalısınız. Bu her tartışmanın en büyük kilit noktasıdır.

Yatağa sinirli girmeyin

Bu eski öğüt sandığınız kadar romantik değil. Daha çok gerçekten uyuyamayacağınız için verilen bir öneri.

Öfkelendiğinizde kalp atış hızınız artar, tansiyonunuz yükselir ve bunların gerçekleşmesi uyumanıza olanak sağlamaz. Yani zamanlamanın önemi yine karşınıza çıkıyor. Gece saat ikide bitecek gibi gözüken bir tartışmaya başlamak çok da iyi bir fikir değildir.

Tartışmadan sonra ortamdaki atmosferi değiştirin

Hareretli bir tartışma bittikten sonra garip bir boşluk oluşabilir. Bunu çok uzatmadan bir an önce sonlandırın. Birlikte güzel bir şeyler yaparak bu ruh halini değiştirebilirsiniz. Birbirinize sarılın, bir şeyler içerek farklı konular hakkında sohbet edin ve böylelikle yatağa endişeleriniz olmadan gidin.

Biraz ilgiye ihtiyacınız varsa bunu çözün

İlgiye ihtiyacınız olduğunda ve bunu farketmediğinizde büyük bir kavga başlatabilirsiniz. İç güdüsel olarak partnerinizin sizle ilgilenmesini istediğinizde bunun bir yol olarak seçebilirsiniz. Bu yüzden bir sorunu dile getirmeden önce kendinize gerçekten neden bu sorunu tartışmak istediğinizi sorun.

Önce düşüncelerinizi toparlayın

Kendinizi ve düşüncelerinizi sakinleştirmeye çalışın. Hem sinirli hem de duygusal olduğunuz zamanlarda, bu hisler canınızı yakabilir. Eğer bir sorunu tartışmak isterseniz öncelikle derin bir nefes almaya çalışın veya biraz yürüyüşe çıkarak düşüncelerinizi sakinleştirebilirsiniz. Böylece ne konuşmak istediğinizi güzelce planlayabilirsiniz. İlk önce düşünün.

Duygularınızla hareket edin

Daha az suçlamayı ve daha çok hissetmeyi öğrenin. “Hayır, hatalısın. Sen böyle yaptın” gibi cümleler kurmak yerine “senin bu yaptığın, beni böyle hissettiriyor.“ gibi cümleler kurun. Daha az suçlayıcı bir tavırla, hislerinizle hareket ederseniz partnerinizle uzlaşmanız daha kolay olur. Tartışmaların bir çoğu olgusal değildir. Yani hiçbir zaman doğru veya yanlış yoktur. Bu yüzden orta bir noktada buluşmak çok önemlidir.

Asla karşınızdaki insana sakinleşmesini söylemeyin

Partnerinize sakinleşmesini söylemek yerine, onun sakinleşmesine yardımcı olacak bir şey yapın. Eğer gerçekten bir ara vermek istiyorsanız, eylemler kelimelerden daha hararetlidir. Ona sarılın, onu tutun. Ona güven verici bir şey yapın. Her ne kadar kızgın olsanız da birbirinize karşı her zaman sevecen geleceksinizdir. Günün sonunda birbirinize önem verdiğiniz gerçeği değişmeyecektir. Bu güven duygusu sakinleşmenizi sağlar.