Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Araştırmaları Merkezince yapılan ve "glisemik indeksi yüksek besinlerin akciğer kanseri riskini artırdığı" yönünde sonuçları bulunan araştırma, Türk bilim dünyasında farklı değerlendirmelerle yankı buluyor.

Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Süreyyapaşa Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Hakan Günen, bilgilerin kanser araştırmaları merkezinde görev yapan bilim insanlarının bu yıl yayınladıkları makaleye dayandırıldığını söyledi.

Günen, yüksek glisemik indeksli besinleri tüketmenin başta gastro intestinal sistem kanserlerine yol açtığı yönünde çok sayıda çalışma yayınlandığını aktararak, akciğer kanseri dışında bu çalışmalardan elde edilen verilerin de kesin nitelikte olmadığını dile getirdi.

Bu verilerin, daha çok geniş ve ileri çalışmalarla desteklenmesi gerekliliğini işaret eder nitelikte olduğunu vurgulayan Günen, şu bilgileri verdi:

"Yapılan son çalışmada, yüksek glisemik indeksli besinler ve akciğer kanseri arasında bir ilişki kurulmakla birlikte, elde edilen veriler başka amaçla planlanmış diğer bir çalışmanın hasta bilgilerinden geriye dönük olarak çıkartılmıştır. Çalışmada akciğer kanserli hastalarla, kontrol grubu arasındakilerin glisemik indeksleri arasındaki fark, çok küçük olup yüzde 1 civarındadır. Ayrıca bu çalışmada özel olarak hiçbir besine vurgu yapılmamıştır. Hastaların genel olarak günlük aldıkları besinlerin tamamına yönelik her biri için ortalama bir glisemik indeks hesaplanmıştır. Dr. Stephanie Melkonian ve arkadaşları tarafından da kabul edildiği gibi, bulguların geriye dönük ve çalışmadaki gruplar arasındaki farkların çok küçük olması nedeniyle bu konuda yeni, daha geniş ve ileriye dönük neden-sonuç ilişkilerini daha detaylı inceleyen çalışmalara ihtiyaç vardır."

"KANSER HÜCRELERİ SADECE ŞEKERLE BESLENEBİLİR"

Medicana International Hastanesi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Demiray da şekerle kanser ilişkisinin uzun zamandır bilinen bir gerçek olduğunu belirterek, "Kanser hücreleri sadece şekerle beslenebilir ve bunlar şekeri de normal hücrelerin yaklaşık 200 katı fazla kullanmaktadır. Daha önceki çalışmalarda da açlık kan şekerinin yüksekliğiyle kanser oranları arasında ilişki gösterilmişti" dedi.

Demiray, bu çalışmada, sigara kullanmayan ancak glisemik indeksi yüksek gıdalarla beslenenlerde kanser görülme riskinin yüzde 49 arttığının saptandığını aktararak, şunları kaydetti:

"Özellikle akciğer kanserinin skuamöz hücreli alt grubunda bu bulgular daha belirgindir. Çalışmada saptanan diğer önemli bir nokta da tüketilen toplam şekerin değil, işlenmiş ve kana hızlı geçen şekerin kanser riskini artırmasıdır. Bunun günlük hayatımızdaki anlamı ise beyaz ekmekle tam buğday ekmeği arasındaki farklılıktır. Yani beyaz ekmek hızla kan şekerini yükseltip insülin salgılanmasına neden olurken, tam buğday ekmeği glisemik indeksi düşük olduğu için kan şekerini daha yavaş yükselterek insülinin ani yükselmesini de önlemektedir."

"KANSERİN ÖNLENMESİ ÜLKEYE YAPILACAK EN ÖNEMLİ KATKIDIR"

Çalışmada saptanan önemli bir noktanın da eğitim seviyesiyle beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişki olduğuna işaret eden Demiray, "Eğitim seviyesi arttıkça glisemik indeksi düşük beslenme ön plandayken, eğitim seviyesi düştükçe beslenme kalitesi ve sigara kullanım oranları da artmaktadır" ifadelerini kullandı.

Mutlu Demiray, çalışmada kanser riskinin işlenmiş ve glisemik indeksi yüksek gıdalarla bağlantısının ortaya konulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsülinin yükselmesi temel sorundur. Böyle bir beslenmede kan şekeri yükselmekte, insülin artmakta ve kan şekeri hızla tekrar düşmektedir. Kan şekeri düşünce tekrar acıkılıyor ve yeme isteğiyle tekrar kan şekeri yükseltilmektedir. Yani bu bir kısır döngüdür. Glisemik indeksi yüksek gıdalarla beslenme, sağlıksız beslenmenin en önemli nedenidir. Doğal glisemik indeksi düşük ve hatta karbonhidratlardan fakir beslenme hem kanseri önler hem de bireyleri sağlıklı kılar. İşlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. Gıda doğaldır, işlenerek daha lezzetli ve daha fazla tüketilmesini sağlamak kansere kadar giden tehlikeli bir yola girmektir. Bugün nasıl sigaranın üzerinde 'sağlığı tehdit eder' yazmaktadır, bence yakın zamanda işlenmiş glisemik indeksi yüksek gıdaların üzerine de bazı ibarelerin konulması gündeme gelebilecektir. Beslenme konusunda çocuklarımızı eğitmeliyiz. Bu konuda birinci madde ekmek olmalı. Halk Ekmek, muhteşem işler üreten, toplum sağlığına ciddi katkı yapabilecek bir kurum. Yavaş yavaş beyaz ekmeği kaldırsın ve tüm halk glisemik indeksi düşük tam buğday ekmeğine kolayca ulaşabilsin. Sadece tam buğday ekmeği ve bu undan elde edilmiş ürünleri satsın. Çünkü kanserin önlenmesi ülkeye yapılacak en önemli katkıdır."

"ARAŞTIRMADA HASTALARIN BESLENME ALIŞKANLIKLARI GERİYE DÖNÜK SORGULANDI"

Medical Park Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Servet Kayhan da adı geçen çalışmanın geriye dönük akciğer kanserlerinde risk faktörlerini araştırmaya yönelik olduğunu söyledi.

Kayhan, akciğer kanserinin en sık ölüme yol açan kanser türü olduğunu ve bu yıl ABD'de yaklaşık 150 bin kişinin bu nedenle hayatını kaybedeceğinin tahmin edildiğini aktararak, "Akciğer kanserinin bilinen en sık nedeni sigara başta olmak üzere, tütün mamullerinin kullanılmasıdır. Tüm kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserinin oluşumunda da çevresel kanserojen maddelere maruz kalmanın yanı sıra, sağlıksız beslenme, sosyoekonomik şartlar, düşük eğitim düzeyi ve genetik risk faktörlerinin rol oynadığı bilinen bir gerçektir" şeklinde konuştu.

Çalışmada özellikle sigara içmediği halde akciğer kanserine yakalanan bir grup hastanın beslenme alışkanlıklarının geriye dönük olarak sorgulandığını ve bu hastaların glisemik indeksi yüksek, karbonhidrat bakımından zengin gıdaları, fast food türü yiyecek ve içecekleri daha çok tükettiğinin anlaşıldığına işaret eden Kayhan, şu değerlendirmede bulundu:

"Kan şekerini hızlı yükselten beyaz un kullanılan gıdalar, mısır gevrekleri, hazır pirinç unu mamulleri, hazır meyve suları glisemik indeksi yüksektir. Bu tür gıdaların kanda insülin benzeri büyüme faktörü düzeyini yükselttiği ve özellikle sigara içmeyenlerde ortaya çıkan yassı hücreli akciğer kanserinin oluşumunda rol aldığı tahmin edilmektedir. Bu çalışmanın kısıtlı tarafları, sadece belli bir etnik grupta, kısıtlı sayıda (1905 yeni tanı konulmuş akciğer kanseri) hastayla yapılması ve hastaların beslenme tarzlarını geriye dönük sorgulaması olarak sayılabilir. Dengesiz beslenmenin farklı organların kanserine yol açtığı öteden beri bilinen bir gerçektir. Bu çalışma bize akciğer kanserinden korunmak için sağlıklı yaşam stili yanında sigaradan kaçınmayı, alkol tüketiminden uzak durmayı, fiziksel aktivite ile taze sebze ve meyve tüketiminin artırmayı, glisemik indeksi yüksek hazır gıdalardan uzak durmayı önermektedir."