Bu ülkede her ölümün ardında aynı soru yankılanıyor: “Neden?”
Ve ne acıdır ki, bu kez de bir çocuğun cansız bedeniyle birlikte o soru yeniden, daha sert bir biçimde karşımıza dikiliyor. Bir çocuğun ölümü, ister ihmalden, ister sistemden, ister umursamazlıktan olsun , hiçbir mazeretle açıklanamaz. Çünkü sağlık, bir ülkenin ciddiyetinin aynasıdır. Ve biz o aynaya baktığımızda, artık sadece ihmali görüyoruz.
Sağlık sistemi bir şaka değil. Ne hastane koridorları panayır yeri, ne acil servisler sabır testi. Ama öyle bir hale getirildi ki; sistemin içinde çalışan da, hizmet almaya çalışan da aynı çaresizlikte boğuluyor. Doktor yetişmiyor, hemşire tükeniyor, ambulans geç geliyor, ilaç bulunmuyor. Herkes elinden geleni yaptığını söylüyor ama ortada ölen bir çocuk var. O zaman kim elinden geleni yapmadı?
Bir çocuk hastalandığında, ailesi devlete güvenir. Çünkü bilir ki, devletin en kutsal görevi yaşatmaktır. Fakat bu güven, her gün biraz daha eriyor. Randevu bulamayan anne, sıra beklerken fenalaşan çocuk, “sistemde görünmüyor” denilen hastalar… Bunlar tesadüf değil, düzenin çöküş işaretleri.
Artık sormalıyız: Bu çocuk neden öldü?
Yanlış teşhis mi, geç müdahale mi, sistem arızası mı, yoksa umursamazlık mı?
Ve asıl soru şu: Bir çocuğun hayatı kaç dakikalık gecikmeye sığar?
Sağlık, bir ülkenin en ciddi alanıdır. Şenlik havasında yönetilmez, reklam kampanyası gibi sunulmaz. Hastane açılışlarında kurdele kesmekle değil, o hastaneye yetişemeyen çocuğu yaşatmakla övünülür.
Sağlık dediğin ciddiyet ister. Ciddiyetin olmadığı yerde de can kaybolur.
Bugün poliklinik randevusu almak, bir piyango kazanmak kadar zor. Acil serviste bekleyen hasta, doktorun değil, kaderin insafına kalmış durumda. Sağlık çalışanları tükenmiş, sistem çökmüş, vatandaş umudunu yitirmiş. Ama hâlâ kimse çıkıp da dürüstçe “Bu düzen işlemiyor” diyemiyor.
Sağlık, bu ülkenin en kutsal alanı olmalıydı.
Ama bugün, hastane koridorlarında bekleyen anne-babaların gözlerinde yalnızca çaresizlik var. Randevu bulamayan, sıra beklerken fenalaşan, “sistemde görünmüyor” denilerek kapı kapı dolaştırılan insanlar…
Bu tablo bir sağlık sistemi değil; bir enkaz.
Bu ülke, bir çocuğu kaybettiğinde, sadece bir evin değil, bir vicdanın da ışığı sönüyor.
Ve biz, o ışığın yerinde karanlığa alışıyorsak, işte o zaman asıl tehlike başlıyor.
Sağlık şaka değil. Çünkü yaşamak her bireyin , her çocuğun en temel hakkıdır.
KARAKUŞ