KIBRIS

Doğasıyla Kendine Hayran Bırakan Ülke: İzlanda

<p>İzlanda’yı görenler için ortak kanı; İzlanda’nın bu dünyaya başka bir gezegenden yollandığı yönündedir. Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde Grönland’ın güneyinde kalan bu volkanik ada ülkesi, seyahat severler için muhteşem doğal güzellikler sunarken, ülkede yaşanılan medeniyet seviyesi ise dünya üzerinde bulunan ülkelerin %80 inin vatandaşlarının, hayatında görmediği ve göremeyeceği bir boyuttadır. Pek çok kez dünyanın en yaşanılası ülkeleri sıralamasında ilk sıralarda yer alan İzlanda’da yaşayan halk, M.S. 861 yılında adayı keşfeden Norveçli Vikingler’den dolayı birer Viking olarak kabul edilir. Ayrıca İzlanda halkı en saf İskandinav halkıdır, çünkü adada yaşam şartlarından dolayı göçmen halk fazla sayıda bulunmamaktadır. İzlandaca ise Avrupa’nın en eski kökenli dillerinden birisidir.<br /> <br />Türkiye’den direkt uçuşun olmadığı İzlanda’ya ulaşmak için Türk Hava Yolları Münih ve Düsseldorf’da, Pegasus Hava Yolları Münih’te, Lufthansa Frankfurt’ta, British Airways ise Londra’da aktarma yaparak Reykjavik’e uçuş gerçekleştirmektedir. Ancak İzlanda’yı ve yanardağları, şelaleleri, gayzerleri ve volkanik ve buzul çölleri gördüğünüzde, tüm uçuş süresinin ve aktarmaların unutulacağına eminiz. Avrupa Birliği üyesi olmadığı halde Schengen Bölgesine dahil olan İzlanda için Schengen vizesinin gerekli olduğunu da hatırlatalım. İşte İzlanda’nın doğası karşınızda….</p>

<p>BLUE LAGOON: </p><p>Blue Lagoon yani mavi göl, Rejkjavik’den sadece 40 km. uzaklıkta, adını sularının mavi değil, masmaviliğinden alan muhteşem bir jeotermal göldür. Sulara bu rengi veren ise “silika" adlı jeotermal yapıdan almaktadır. </p><p>İzlanda’a soğuk ve karlı açık havada Svartsengi jeotermal tesisinden gelen 39 derece sıcaklığındaki suyla beslenen lagüne girmek muhteşem bir duygudur. Ayrıca açık havada girildiği için Blue Lagoon’daki yoğun kükürt kokusu da rahatsızlık vermeyecektir. Etrafındaki tesislerde yemek yiyebileceğiniz gibi lagünün dibindeki şifalı beyaz çamurdan yapılmış cilt ürünlerinden ve şişelenmiş lagün suyundan da satın alabilirsiniz.</p>

<p>EYJAFJALLAJÖKULL YANARDAĞI: </p><p>2010 yılından ilk kez patladığı duyulduğunda herkesin adıyla dalga geçtiği, ancak tüm çevre ülkelere ve okyanus ötesine yayılan küllerinden dolayı havalimanlarında mahsur kalınca insanların adını ezberlemek zorunda kaldıkları Eyjafjallajökull Yanardağı, 190 yıl sonra iki kez patlayarak tüm Avrupayı külleri ile esaret altına almış halen aktif bir yanardağdır. </p><p>Volkana yaklaşmak mümkün değildir, ancak volkan patlama görüntülerinin yer aldığı Eyjafjallajökull Müzesi’nde bu deneyim gözlemlenebilir.</p>

<p>İZLANDA GAYZERLERİ: </p><p>Gayzer, yeraltı sularının magmaya dokunması veya çok yakınından geçmesi sonucunda ısınmasıyla oluşur ve daha çok kırıklı fay denilen bölgelerde görülür. Reykjavik’den 1.5 saatlik bir araba yolu ile ulaşabileceğiniz Strokkur şehrinde bulunan jeotermal bölgede fışkıran suların sıcaklığı zaman, zaman 85 dereceye kadar ulaşmaktadır. </p><p>Jeotermal bölgede irili, ufaklı pek çok gayzer bulunur, ancak en büyükleri olan “The Great Gayzer” her 5 dakikada bir yaklaşık 40 mt. yüksekliğinde su fışkırtmaktadır. Reykjavik’de evlerde kullanılan jeotermal enerji bu bölgeden gelmektedir ve 1943’den beri evlerde kullanılmaktadır. Ayrıca buharın muhteşem gücü ile kurulan termik santrallerde elektrik de üretilmektedir.<br /> </p>

<p>GULLFOSS ŞELALESİ: </p><p>Yine Rejkjavik’den 1.5 saat araba yolu mesafesinde olan ve adı “Altın Şelale” olan bu büyük şelale, Hvita nehrinden aldığı güçle yine Hvita Kanyonuna 3 kademeli olarak akmaktadır. Şelalenin yüksek debisinden dolayı ancak bir platform üzerinden izlenebilen Gullfoss Şelalesinin düşerken çıkardığı muhteşem gürültü ve su bulutu mutlaka İzlanda seyahatinde görülmeli ve fotoğraflanmalıdır. Gullfoss Şelalesinin devamında ise daha küçük bir şelale olan Faxi Şelalesi de görülebilir.<br /> </p>

<p>KUZEY IŞIKLARI: </p><p>Kuzey ışıkları kutup ışıkları veya adını Roma Şafak tanrıçasından alan Aurora Borealis, İzlanda’ya gelmişken görmeden dönerseniz büyük pişmanlık yaşayacağınız bir doğa olayıdır. </p><p>Reykjavik yakınlarında ünlü kuzey ışıklarını en iyi görüntüleyebileceğiniz zaman, ağustos ayından mart ayına kadar geçen süredir. Ancak yerliler en iyi Eylül ve Ekim aylarında havanın açık olduğu gecelerde görüldüğünü söylüyorlar. </p><p>Yeşil kuzey ışıklarını en iyi görebileceğiniz mekan ise; gece 22.30-03.00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz Grotta’daki deniz feneridir. Eğer kuzey ışıklarını görebildiyseniz, sıradan fotoğraf makineleri ve ileri teknoloji cep telefonları kameralarının bu muhteşem doğa olayını çekmeye yetersiz kaldığınız da anlamışsınızdır. Çünkü gökyüzünde dans eden yeşil ışıkları çekebilmek için profesyonel fotoğraf makineleri gerekecektir. Ancak çıplak gözle yeşil ışıkları seyretmek ve bu ışıklar altında hayal kurmak serbesttir.<br /> </p>

<p>REYKJAVİK: </p><p>Dünya üzerinde kutup noktasına en yakın başkent olan Reykjavik, İzlanda nüfusunun %50 sinin yaşadığı, dünya için önemli bir balıkçılık merkezidir. </p><p>North Pole, yani kuzey kutup noktasına bu kadar yakın olmasına rağmen hava dondurucu soğuk değildir. Yalnız 365 günün ortalama 213 gününde şehirde yağış vardır. Reykjavik’de pek çok evde jeotermal enerji kullanılır. Dünya üzerinde bu sistemin bu kadar geniş bir alanda uygulandığı tek şehir yine Reykjavik’dir. </p><p>Gulf Stream akıntısının gücünden dolayı, soğuk havaya rağmen Reykjavik Körfezi hiç donmaz. Reykjavik’de doğal güzellik olmasa da mimari açıdan görebileceğiniz en büyük güzellik; 1945 yılında yapımına başlanıp ancak 1986 yılında tamamlanan ve 73 mt. yüksekliği ile şehrin en yüksek binası olan HallgrimsKirkja Lütheryen Kilisesidir. Kilisenin mimarı Mimar Gudjon Samüelsson’un adadaki volkanik yapıdan esinlenerek inşa ettiği kilisede 5275 adet borudan oluşan muhteşem güzellikte bir de org mevcuttur. Ancak Martin Luther’e ithaf edilen kilisenin iç dizaynının, klasik Roma katedrallerinden çok farklı olduğunu da belirtelim.</p>

<p>SELJALANDSFOSS ŞELALESİ: </p><p>İzlanda’nın en meşhur şelalesi olan Seljalandsfoss Şelalesi, eskiden sahil olan bölgeden bugün Seljalandsa Nehrinin 60 mt. yüksekten düşmesiyle oluşmuştur. Rejkjavik’e 130 km. uzaklıkta bulunan şelalede yaşanacak en muhteşem deneyim ise; şelalelin arkasına geçerek, şelalenin düştüğü kayanın oyduğu geniş, yeşil alana ulaşmak ve bu bölgeden şelaleyi fotoğraflamaktır. Bu özellik, İzlanda şelaleleri içerisinde sadece Seljalandsfoss Şelalesi’nde bulunmaktadır.<br /> </p>

<p>SKOGAFOSS ŞELALESİ: </p><p>İzlanda’nın en büyük şelalerinden bir başkası olan Skogafoss Şelalesi, Reykjavik’e 155 km. uzaklıktaki Skoga Nehrinden güç alarak, çok yüksek bir debi ile yine 60 mt. yukarıdan düşmektedir. Ancak 25 mt. genişliği ile biraz deli bir şelale olduğu için yakınına giderek fotoğraf çekmek mümkün değildir. Eğer güneşli günde giderseniz şelalenin üzerinde oluşan gökkuşağı sizi karşılayacaktır.<br /> </p>

<p>VİK KÖYÜ: </p><p>Reykjavik’e 180 km. uzaklıkta bulunan ve adını “Vikinglerin koyu” ndan alan Vik köyü ve sahili, nüfusu 300 kişi olan gerçek bir köydür. </p><p>Ancak Atlantik Okyanusuna açılan ve İzlanda’nın en tehlikeli sahillerinden birisi olan Dyrholaey yarımadası ve sahili muhteşem güzelliktedir, çünkü hemen yakınlardaki Katla volkanında yaşanan volkanik patlamalardan dolayı kumsal tamamen siyahtır. Dyrholaey yarımadasının burnunda ise yarımadaya adını veren dev bir kapı görünümündeki siyah kemer bulunmaktadır. </p><p>Eğer fırtınalı bir havada sahile gittiyseniz, rüzgar ve dalgaların boyutu inanılmazdır. Sahilde bulunan uyarılar ve bu yarımadada ters akıntılar yüzünden hayatını kaybeden çok sayıda balıkçının varlığı da dalgaların, rüzgarın ve aslında denizin ne kadar tehlikeli olabildiğinin kanıtıdır. Ancak manzara gerçekten görülmeye değer güzelliktedir.<br /> </p>

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }