Kimse Tek Başına Delirmez Çaresiz Sağlıksız Eğitimsiz Bir Toplum Olmaya Resmen İtiliyoruz…

Konuk yazar Karakuş'un köşe yazısı...

Öncelikle şunu baştan söylemek isterim ki, kimse kendi adaletini kendi sağlamakla mükellef değildir. Meşru müdafaa bi diğer adlı ile nefsi müdafaa bile bu ülke de ne yazık ki bazı durumlarda suç sayılabiliyor. Bazen kendi başınıza kaldığınızı çok oluyordur fakat yinde de haklı durumlarda olsanız bile kimsenin kimse üzerinde hak hükmetmesi doğru değildir. Bozuk sistemin kurbanı olmamalıyız. 

Evet kimse tek başına delirmiyor. Kimse durup durup çıldırmıyor. Başta güven kaygısı olmakla birilikte halkın içerisine düştüğü buhranın farkında olmayan bir sistemle başbaşayız. 
Son yıllarda ülkemizde yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar, insanların psikolojik sağlıklarını ciddi şekilde etkilemektedir. İnsanlar artık geleceğe dair umutlarını yitirmiş, güvensizlik içinde ve endişeli bir şekilde yaşamaktadırlar. 

Bu durumun nedenleri arasında, hükümetin yanlış politikaları, hep  bana bana planları , kalabalıklaşan nüfus, yükselen enflasyon, artan vergiler, adaletsizlikler, hukukun üstünlüğünün yokluğu, basın özgürlüğünün kısıtlanması, toplumsal kutuplaşma , yönetimin başkaları tarafından yönetilmesi ve güvenlik sorunları.  Bunlar ve bunlara benzer olayların yaşanması ve görmezden gelinmesi sonucu ortaya çıkan mazarlar ne yazık ki böyle oluyor. 

Bu sorunlar ne yazık ki halkın , psikolojik sağlığını etkilediği  kadar sosyal hayatlarını da bozulmasına neden olabiliyor. Halk birbirlerine güvensiz halde yaşamaya mahkum bırakıldı. Bunun baş mimari tabi ki yönetimdir. Hükümetin yanlış politikadan vazgeçmelidir. Adalet, özgürlük , demokrasi, insan hak ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkıp bunu hak ile icra etmesi gerekiyor. Balık baştan kokar diyerek halkın üzerinde yaratılan olumsuz etki ile bir çok suç unsurunun yaşanmasına sebep kılınmamalı.


Ülkede bir çok olumsuz faktörler görmezden gelinerek, öncelikleri farklı olan sistemin suç ve suçluları artırarak insanlara kendini adaletini sağlama fırsatı veriliyor. Bu sebeple de bir çok insanın hayatı , malı, ailesi , işi  ve tüm yaşamı riske giriyor. Eylemi gerçekleştiren de buna maruz kalan da artık ülkenin adaletine ve sistemine bağlı kalmayacak duruma geldiğini anlıyor. Çünkü ortada SAĞLAM SİSTMEM ve YÖNETİM göremiyor. 

Yine söylüyoruz HİÇ BİR KİMSE BAŞKA BİR  İNSANIN CANINA MALINA KAST EDECEK HAKKA SAHİP DEĞİLDİR. İnsanlar bazen maddi, bazen manevi, bazen ailevi , bazen zihinsel ve duygusal sorunlar yüzünden suç işleyebilir veya  suça karışabilir. Fakat her ne olursa olsun tüm bu unsurlar insanlara birilerini öldürme veya zarar verme hakkını vermiyor tabi ki. 

Suç oranının  artışının  sorumlusu sadece suçu işleyenler olmamalı. O noktaya gelene kadar yaşanan faktörlerin mimarları sorgulanmalı. Bir ülkenin yönetim bacağının bu tür sorunlara mahal vermesinin görev eksikliğinin yanı sıra umursuzluğu ve ülke huzurunun da pek önemli olmadığı mesajını veriyor. Sonra da yazılanlara vatandaş da dahil olmak üzere tepki koyuyorlar. Ülkede güzel şeyler oluyorda biz mi saklıyor , söylemiyor, takdir etmiyor ve yazmıyoruz.  Suçlu bulmak isterseniz başa bakacaksınız. 

Hükümetin ve hükmedenlerin suç oranlarının azaltılması için çeşitli önlemler alması gerektiği bir gerçektir. Bu önlemler arasında polis teşkilatının güçlendirilmesi, ceza kanunlarının gözden geçirilmesi, suçluların yakalanması ve cezalandırılması bir yerde çözüm olarak görünse de suçlu kişilerin cezaevlerinde bulunmaları, genellikle birçok psikolojik ve sosyal sorunu beraberinde getirebiliyor. 

Bu sorunlar, hapishane koşullarının ve diğer mahkumlarla bir arada yaşamalarının bir sonucu olarak gün sonu yine ortaya çıkıyor. Bu nedenle, suçluların yeniden topluma kazandırılması ve sosyal hayata dahil edilmeleri için çaba harcanması gerektiğine inanıyoruz. Bunu da yapacak olan sistemi kuranlardır. Ülkeyi yönetiyoruz diyenlerindir. Suç işlemek kolay, suçlamak kolay, suça teşvik etmek kolay. Peki tüm bunları engelemek ne kadar ZOR olabilir?… İşte bütün mesele ülkeye, ülke halkına verilen değerden ve tabi ki var olan makamların yönetim öncelik sırasının neler  olduğuna bağlı.

Ülkeyi ülke yapan sadece tarihi, kültürü, dili, ekonomisi, coğrafyası, siyasi yapısı, hukuk sistemi ve vatandaşı değildir. 

ONU HAKKI İLE DE YÖNETEBİLMEKTİR 

AMA KENDİ HÜR İRADE, HÜR VİCDAN VE ÖZĞÜRLÜKLE…

KARAKUŞ

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }