Bu topraklarda yıllardır aynı oyun sahneleniyor:
Halkın hakkını yiyenler, yolsuzluk yapanlar, insanların canını hiçe sayanlar, özgürlükleri gasp edenler hiçbir bedel ödemiyor.
Ama sen, ben, biz…
Gerçeği yazan, konuşan, sorgulayan herkes hedef oluyor.
Telefonlarımıza tehditler geliyor, susturuluyoruz, yıldırılmaya çalışılıyoruz.
Ve soruyorum:
Bu sessizlik kimin işine yarıyor?
Biz sustukça kimler büyüyor?
Kimler palazlanıyor, kimler zenginleşiyor, kimler özgür kalıyor?
Halkın gözü kapalı, kulağı tıkalı, vicdanı susturulmuş bir düzen istiyorlar.
Korku imparatorluğu kurdular;
tehditle, baskıyla, yasakla, linçle…
Ama bilmiyorlar ki;
Gerçeğin sesi susturulmaz!
Birini sustursalar bile, binlerce kişi daha konuşmaya başlar.
Onlar çalacak…
Onlar satacak…
Onlar susacak…
Biz bir satır yazacağız, tehdit alacağız!
İşte bu ülkenin gerçeği bu!
Bu, adaletin değil cezasızlığın düzeni!
Yıllardır aynı senaryo…
Halkın hakkını yiyenler korunuyor,
Halkı savunanlar susturuluyor.
Gazeteci yazınca, halk konuşunca, genç haykırınca, birileri rahatsız oluyor!
Peki kim bu “birileri”?
Sırtını iktidara yaslayanlar, gücü cebinde taşıyanlar, bizim sessizliğimizden beslenenler!
“SUSUN” DİYORLAR, SUSMAYACAĞIZ!
Bu topraklarda bir şey değişmedikçe,
Bugün bizi susturanlar, yarın çocuklarımızın geleceğini çalacak.
Bir tweet atmak, bir gerçeği söylemek, bir haksızlığı göstermek suç sayılıyor!
Ama milyonların hakkını yiyenler özgürce geziyor…
Bu adalet değil, bu utanmazlık!
KORKUYU ONLARA GERİ VERECEĞİZ!
Onların gücü, bizim sessizliğimizden geliyor.
Biz konuşursak, onlar titrer.
Biz birleşirsek, onlar kaybeder.
Çünkü onlar halktan değil, halk onlardan büyük!
Bugün susturulmuş bir halkın sesi,
Yarın milyonların çığlığına dönüşecek.
O çığlık geldiğinde, hiçbir tehdit, hiçbir korku, hiçbir baskı durduramayacak!