Kıbrıs Türk halkı 19 Ekim’de sandığa giderek geleceğini bir kez daha kendi elleriyle belirleyecek. Bu seçim yalnızca bir cumhurbaşkanlığı yarışı değil, milli siyasetin, egemenliğin ve güvenliğin oylanacağı tarihi bir dönemeçtir. Halkın önünde iki yol vardır. Ya geçmişin hayallerine dönülecek ya da Ersin Tatar’ın kararlılıkla savunduğu milli çizgide yürünecektir.
9 Ekim’de Kapalı Maraş’ta yapılan röportaj bu seçimin ruhunu yansıtıyordu. CNN Türk’ün deneyimli muhabiri Fulya Öztürk, Gazimağusa’da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la bir araya geldi. Tatar şu ifadeleri kullandı.
“Türk askeri bu adada barışın teminatıdır. Garantörlük vazgeçilmezdir. Türkiye yalnızca yaklaşık 60 kilometre uzakta, Yunanistan bin kilometre ötede. Bu ada Türkiye’nin uzantısıdır.”
Bu sözler yalnızca bir tespit değil, aynı zamanda bir duruş beyanıdır. Tatar, Kıbrıs Türk halkının bir daha asla savunmasız kalmayacağını dünyaya ilan etmiştir. 1963’teki saldırıları, Murat Ağa ve Sandallar katliamlarını, EOKA vahşetini unutmayan bu millet bugün de aynı bilinçle hareket etmektedir. Türkiye’nin garantörlüğü, Kıbrıs Türkü’nün özgürlük sigortasıdır.
Tatar röportajda federasyon söylemlerini bir kez daha reddederek “Federasyon defteri kapanmıştır” dedi. Çünkü federasyon, Kıbrıs Türkü’nü eşit ortak değil azınlık konumuna düşüren bir tuzaktır. Rum Yunan ittifakı ve onları destekleyen dış güçler bunu iyi bilmektedir. Onların amacı çözüm değil, teslimiyettir. Bu nedenle Tatar’ın iki devletli çözüm vizyonu bir siyaset değil, varoluşun ifadesidir.
Aynı gün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelerek anlamlı bir mesaj verdi. Maraş’tan Lefkoşa’ya yükselen ses birdi. “Tek millet, iki devlet, tek yürek.” Yılmaz, Kıbrıs Türkü’nün Türk dünyasının en güneydeki kalesi olduğunu vurguladı. Gebele Zirvesi’nde KKTC bayrağının dalgalanması bu stratejik vizyonun bir sonucudur. Artık Kıbrıs Türkü yalnız değildir. Türk dünyasının kalbiyle, Türkiye’nin gücüyle omuz omuzadır.
Bu tablo Türkiye ile tam uyumun, Ersin Tatar’ın dirayetli duruşunun ve milli politikanın eseridir. Kıbrıs Türkü’nün geleceği Türkiye’nin desteğiyle güçlenmiş, Türk Devletleri Teşkilatı’nda yer almış, kendi toprağına ve devletine sahip çıkan bir irade üzerine kuruludur.
Bu hafta ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk siyasetinde anlamlı bir gün yaşandı. Ulusal Birlik Partisi kuruluşunun 50. yılını büyük bir coşkuyla kutladı. Parti genel başkanı ve Başbakan Ünal Üstel’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra, Ersin Tatar’a destek veren parti genel başkanları da katıldı. Bu birlik tablosu, Kıbrıs Türkü’nün milli duruşunu ve Türkiye ile güçlü bağını bir kez daha ortaya koydu.
Bugün bazı çevreler hâlâ federasyon söylemleriyle halkı yanıltmaya çalışıyor. Ancak Kıbrıs Türkü 2020’de kararını verdi. 2025 seçiminde bu kararı daha da güçlendirecektir. Çünkü halk geçmişin hayal tacirlerinin değil, gerçeklerin peşindedir. Halkın güvenliği, refahı ve onuru Ersin Tatar’ın temsil ettiği çizgide vardır.
19 Ekim’de sandığa gidilecek ve bu irade bir kez daha mühürlenecektir. Her oy yalnızca bir adayın değil, bir milletin geleceğinin teminatı olacaktır. Bu seçim Ersin Tatar’ın şahsında milli siyasete, egemenliğe ve Türkiye ile birlik ruhuna verilmiş bir onay niteliği taşıyacaktır.
Kıbrıs Türkü’nün yolu bellidir. Egemenlikten geri adım yok, garantörlük tartışmaya kapalı, Türkiye ile kardeşlik ebedidir.
Ve bu gerçeği halk 19 Ekim’de bir kez daha dünyaya gösterecektir.
Ulusal Birlik Partisi’nin 50. yılı kutlu olsun. Kıbrıs Türk halkı milli birlik içinde, güçlü bir gelecek yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam edecektir.