Nemesis 2025: İntikam Tanrıçası Adıyla Gelen Tehdit

Bahar Sancar yazdı...

Doğu Akdeniz son günlerde yeniden ısınıyor…

Rum Yönetimi’nin düzenlediği “Nemesis 2025 Deniz Tatbikatı”, sadece bir askeri eğitim faaliyeti değil, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirmeyi hedefleyen politik bir gösteridir…

Üstelik bu gösterinin hemen ardından, Norveç’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne 65 yıldır uyguladığı silah ambargosunu kaldırması tesadüf değildir…

Daha düne kadar “Marketler Pazar günü açık olmalı mı?” tartışmaları gündemin en üst sırasında yer alan “Medeniyet” diyarı Norveç’ten böyle bir hamle gelmesi düşündürücüdür…

Norveç’in “Barış” Maskesi Düşüyor…

Bu karar, Rum tarafına yalnızca silah satışı izni vermekle kalmıyor; aynı zamanda bölgedeki askeri dengenin tek taraf lehine bozulmasına da neden olacak…

Üstelik bu karar, Norveç’in geçmişte BM nezdinde “barış elçisi” olarak görev yapmış diplomatları aracılığıyla duyuruldu…

Barış Elçiliğinden Silah Tacirliğine: Norveç’in İkiyüzlülüğü…

Yani barışı temsil eden bir ülke, bugün Ada’daki dengenin bozulmasına önayak oluyor…

Her iki gelişme de, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini doğrudan ilgilendiren, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki meşru haklarını hedef alan zincirin yeni halkalarıdır…

“Nemesis” sembolün ardındaki siyaset nedir?

“Nemesis” adı, Yunan mitolojisinde “intikam tanrıçası” anlamına gelir...

Rum Yönetimi’nin bu ismi tercih etmesi, tatbikatın ne kadar sembolik bir mesaj taşıdığını açıkça gösteriyor…

ABD, Fransa, İsrail, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve Mısır gibi ülkelerin katılımıyla gerçekleştirilen bu tatbikat, sözde enerji güvenliği senaryosu altında yürütülse de, gerçekte Doğu Akdeniz’deki Türk varlığına karşı açık bir gövde gösterisidir…

Rum Yönetimi’nin “münhasır ekonomik bölge” olarak ilan ettiği, aslında Kıbrıs Türklerinin de hakkı bulunan deniz sahalarında yapılan bu tatbikat, “barış ve iş birliği” iddialarının gerisinde saklı duran bir dışlayıcı ittifak stratejisini ortaya koyuyor…

Rum Yönetimi eliyle sözde “Avrupa Birliği” adı altında silahlanmanın teşvik edildiği bir döneme giriyoruz…

Bunun adı savunma değildir; bu, politik bir silahlanmadır.

Türkiye’nin garantörlüğü ve KKTC’nin egemen varlığı, bu bölgede barışın en temel teminatıdır…

Ancak Rum tarafının silahlanma ve dış güçlerle ittifak politikası, adadaki iki taraf arasındaki gerilimi artırmaktan başka bir sonuç getirmez…

Bunların tamamı, Doğu Akdeniz’de gerilimi artıran, statükoyu zorlayan, KKTC’yi ve Türkiye’yi hedef alan hamlelerdir…

İsrail’in kuklası olmuş Rum Lider Hristodulidis, silah merakı ile güçlendiğini ve Türkiye’ye karşı yeni bir cephe açtığını zannediyor…

Rum Yönetimi’nin son yıllarda yaptığı tüm bu girişimler, Doğu Akdeniz’de “barış” adına değil, “çatışma” adına yazılmış yeni bir sayfadır…

Ve bu sürecin en zararlı çıkanı da yine kendileri olacaktır…

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }