Net Tercih

Tülin Berova yazdı...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yeni bir seçim sürecine doğru ilerlerken, tanıdık bir manzara yeniden karşımıza çıkıyor: anket furyası. Her kesim kendi yöntemiyle hazırladığı rakamları kamuoyuyla paylaşıyor. Ancak bu verilerin ne kadarı bilimsel, ne kadarı yönlendirme amaçlı? KKTC gibi sosyal ilişkilerin yoğun olduğu toplumlarda bireyler, siyasi tercihlerini açıkça ifade etmekte tereddüt eder. Özellikle telefonla ya da kimlik bilgileri üzerinden yapılan anketlerde samimiyet azalır, sonuçlar yanıltıcı olabilir.

Bu durum, Sayın Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm vizyonu ile Sayın Tufan Erhürman’ın federasyon ısrarı gibi net şekilde ayrışan iki siyasi duruşun yarıştığı bir ortamda daha da dikkat çekicidir. Oysa seçim sadece adaylar arasında değil, fikirler ve gelecek tasavvurları arasında yapılacak bir tercihtir.

Federasyon savunucuları, iki kesimli, iki toplumlu bir yapıyı önerirken, Kıbrıs Türk halkını Rum tarafının ekonomik sistemine eklemlenmeye davet etmektedir. Ancak tarihsel tecrübemiz, ne Rum yönetiminin ne de uluslararası finans çevrelerinin, Kıbrıs Türk halkının ekonomik özerkliğini tanıdığını göstermiştir. Federasyon teoride “ortaklık” gibi sunulsa da pratikte asimetrik bir yapı önerir. Kaynaklara ve karar süreçlerine Rum tarafının tek başına hâkim olduğu, Kıbrıs Türk halkının ise edilgen konumda bırakıldığı bu yapı artık kabul edilemezdir.

Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ın kararlılıkla savunduğu iki devletli çözüm vizyonu, yalnızca siyasi eşitliği değil, ekonomik bağımsızlığı da esas almaktadır. KKTC; üretim kapasitesi, genç nüfusu, turizmi ve yükseköğretimdeki dinamizmiyle kendi ayakları üzerinde durabilecek potansiyele sahiptir. Türkiye ile geliştirilen stratejik ekonomik iş birlikleri, doğrudan ticaret, yerli sanayinin desteklenmesi ve dijital dönüşüm gibi başlıklarda atılan adımlarla bu vizyon güçlenmektedir.

Tam da bu noktada, 2 Ağustos’ta adamızı ziyaret eden Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın mesajları dikkat çekicidir. Sayın Yılmaz, Türkiye’nin KKTC’nin kurumsal kapasitesini güçlendirmeye yönelik kararlılığını bir kez daha vurgulamış; kamu hizmetlerinden dijital altyapıya, güvenlikten afet yönetimine kadar geniş yelpazede verilen desteğin, günü kurtarmak için değil, geleceği kurmak için olduğunu açıkça belirtmiştir.

Lefkoşa’da düzenlenen teslim töreninde KKTC’ye 29 yeni polis ve itfaiye aracı hibe edilmiş, Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi açılmış, kamu hizmetlerinde dijitalleşmeyi hızlandıracak projeler tanıtılmıştır. Sayın Yılmaz’ın “Kıbrıs Türkü’nün kendi ayakları üzerinde duran güçlü yapıya kavuşması, bizim için tercihten öte bir sorumluluktur” ifadeleri, iki devletli çözüm modelinin yalnızca diplomatik değil, yapısal bir vizyon olduğunu da ortaya koymuştur.

Bu model, KKTC’nin kurumlarıyla halkına doğrudan hizmet ürettiği, kalkınma politikalarını kendi planlarıyla belirleyebildiği ve uluslararası hukuk temelinde tanınma mücadelesini sürdürdüğü bir yapıyı esas alır. Türkiye ile yürütülen ortaklık; sadece mali destek değil, enerji, ulaştırma, güvenlik ve teknoloji alanlarında da birlikte yükselen bir gelecek projesidir.

Anketlerle kamuoyunu yönlendirme çabaları olabilir. Ancak halkımız artık yaşadıklarıyla kimin geleceği temsil ettiğini, kimin ise geçmişin tekrarına mahkûm olduğunu net şekilde görmektedir. Sandık başına gidildiğinde yapılacak tercih, sadece bir aday değil, bir gelecek tercihidir. Ya siyasi kimliğimizi, ekonomik egemenliğimizi ve onurumuzu koruyacağız ya da ucu belirsiz bir ortaklık hikâyesinin gölgesinde kaybolacağız.

Bizim net tercihimiz; güçlü, onurlu ve kendi ayakları üzerinde duran bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir. Sayın Ersin Tatar’ın çizdiği bu rota, Kıbrıs Türk halkının hem geçmişine saygı hem de geleceğine sahip çıkma iradesidir.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }