Tutarsızlık: Sevgi Değil, Zihni Yıpratan Belirsizliktir

Doğuş Engin yazdı...

İlişkilerde insanı en çok yoran şey tartışmalar değil, tutarsızlıktır. Bir gün yakınlık ve ilgi varken ertesi gün mesafe, sessizlik ya da kaybolma yaşanıyorsa zihin güvenli bir zemin bulamaz. Beyin, netlik olmadığında bunu çoğu zaman tehdit gibi algılar; sürekli “Neye dayanmalıyım?” sorusunu sorar. Bu nedenle tutarsızlık, sevginin göstergesi değil, psikolojik yorgunluğun güçlü bir tetikleyicisidir.

Tutarsızlığın bedeli genellikle görünmez başlar: kişi mesajları tekrar okur, ses tonlarını analiz eder, “Ben mi yanlış yaptım?” diye kendini suçlar. Zihin senaryo üretirken beden de eşlik eder; uyku bölünür, iştah değişir, kalp çarpıntısı ve gerginlik artabilir. Günlük hayattan basit bir örnek düşünelim: Partneriniz bir gün “Seni çok özledim” deyip ertesi gün saatlerce cevap vermiyor. Siz de bu boşluğu anlamla doldurmaya çalışıyor, kendinizi açıklama ve kanıtlama döngüsüne giriyorsunuz. İşte bu döngü, güveni kurmaz; güveni tüketir.

Araştırmalar, belirsizliğe tahammülsüzlüğün kaygı ve depresif belirtilerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Hirsh, Mar ve Peterson (2012), belirsizliğin “psikolojik entropi” yaratarak kaygıyı artırabileceğini vurgular. Carleton (2016) ise bilinmezliğin, birçok kaygı tepkisinin ortak çekirdeği olabileceğini belirtir. İlişkide tutarsızlık, tam da bu “bilinmezlik” hissini sürekli canlı tutar.

Peki çözüm nedir? Öncelikle tutarlılık, romantik bir lüks değil, temel bir güven ihtiyacıdır. Sevgi; mükemmellik değil, süreklilik ister. Net bir iletişim, sınırların açık konuşulması ve davranışlarla sözlerin uyumlu olması ilişkiyi sakinleştirir. Kişi de kendini kanıtlamaya çalışmak yerine, kendi değerini koruyabilir.

Sonuç olarak tutarsızlık; sevgi değil, belirsizlik üretir. Belirsizlik arttıkça zihin alarmda kalır, yakınlık yerine yorulma birikir. İlişkide gerçek güven, büyük sözlerle değil; küçük ama tutarlı davranışlarla inşa edilir.

İkinci bir örnek de iş yaşamında görülür: Yöneticiniz bir gün sizi över, ertesi gün aynı işi “yetersiz” bulur ve açıklama yapmaz. Bu tür değişken geri bildirimler, kişinin öz yeterliğini sarsar ve performans kaygısını yükseltir. İlişkilerde de benzer şekilde, sıcak-soğuk davranışlar “aralıklı pekiştirme” etkisiyle bağı güçlendiriyormuş gibi görünse bile, çoğu zaman bağımlılık hissini artırır ve kişiyi beklemeye şartlar. Bu noktada yapılabilecek en sağlıklı adım, davranış örüntüsünü isimlendirmek ve netlik talep etmektir: “Dün yakındın, bugün uzaksın; bu değişimin nedeni ne?” Net yanıt alınamıyorsa kişinin kendi sınırını koruması ve destek araması önemlidir.

Unutmayın: Tutarlılık, ilişkinin zemini; saygı, sınırı; açıklık ise zihnin dinlenme alanıdır, her iki taraf için ve ruh sağlığı için.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }