Son zamanlarda sokaklarda, okullarda, hatta mahalle aralarındaki küçük parklarda bile aynı sessiz tehlike dolaşıyor: yasaklı maddeler. Adını bile duymak istemediğimiz, ama ne yazık ki artık her kesime sızmış bu zehir, ülkenin damarlarında yavaş yavaş dolaşan görünmez bir bela haline geldi.
Ülkemizde hızla yayılan bir tehlike var: yasaklı maddeler. Sınırları, şehirleri, hatta okulları aşan bu sorun artık sadece bir “bağımlılık” meselesi değil, toplumsal bir çürümenin göstergesi. Uyuşturucu, uyarıcı, kimyasal veya sentetik adı her ne olursa olsun, bu maddeler sessizce gençliği esir alıyor, aileleri dağıtıyor ve toplumun vicdanını kemiriyor.
Bu sadece bireyin değil, toplumun da kaybı demek. Çünkü bir ülkenin geleceği, gençliğidir. Gençliği uyuşan bir milletin yarınları bulanıktır. Ne yazık ki bazıları bu acı tabloyu görmezden geliyor, bazıları da “herkesin kendi tercihi” diyerek sessiz kalıyor. Oysa susmak, bu zehrin yayılmasına izin vermektir.
Eskiden “bizim mahallede olmaz” denirdi. Şimdi ise herkesin mahallesinde var. Bu, sadece bir “gençlik sorunu” değil; bu, toplumun tamamını sarsan bir ahlak, eğitim ve denetim meselesi. Çünkü bir maddeye ulaşmak bu kadar kolayken, bir gencin kendini koruması bu kadar zor.
Peki nasıl oldu da bu kadar yayıldı?
Cevap basit ama acı: denetimsizlik. Uyuşturucu ve türevleri artık sokak arasında, market önünde, okul çevresinde el değiştirebiliyor. Polis elinden geleni yapıyor, ama mesele sadece yakalamak değil önlemek, bilinçlendirmek, engellemek.
Veliler tedirgin , okullar tedirgin, devletin ilgili kurumları ise zaman zaman birbirine topu atar halde. Oysa bir nesil elimizden kayıyor. Bir gencin hayatını kurtarmak, bir paketi yakalamaktan daha önemli. Çünkü kaybolan her genç, aslında geleceğin bir tuğlasıdır ve o tuğla yerinden oynadığında, duvar yavaş yavaş çöker.
Bu ülkenin geleceği, temiz bir toplumda yeşeren genç beyinlerde. Yasaklı maddeler sadece bedenleri değil, umutları da öldürüyor. Ve biz susarsak, bu sessizlik onların sesini sonsuza kadar bastıracak.
Artık görmezden gelmeyelim.
Bir ihbar, bir farkındalık, bir konuşma bile bir hayat kurtarabilir. Çünkü bu madde sadece bir zehir değil bir milletin geleceğine sıkılmış yavaş bir kurşundur.