Koronavirüs salgınının patlak verdiği ilk yer olan Çin'in 50'den fazla şehrinde sert pandemi tedbirleri uygulanmaya başlanıyor. 

Hükümetin popülasyonun yüzde 80'ini aşılayarak aralık ayına kadar bağışıklık oluşturma hedefini açıklamasının ardından yerel yönetimler art arda sıkı tedbirler açıklamaya başladı. 

Buna göre, ülkenin birçok bölgesinde temmuz sonu veya ağustos başına kadar Kovid-19 aşısı olmayanların hastaneler, okullar ve bakım evleri dahil olmak üzere kamu hizmetlerine erişimi yasaklanacak. Kararlar kamuoyunda tartışmalara yol açtı. 

Ailesi aşılanmayan öğrenciler okula gidemeyecek

220 bin nüfusu olan Jiangxi bölgesinde aşı olmayanlar 26 Temmuz'dan sonra okullara, toplu taşıma araçlarına ve tıbbi tesislere giremeyecek. Ayrıca market çalışanlarına da aşı zorunluluğu getirildi ve reddedenlerin işlerinden olacakları açıklandı.

Guangxi bölgesindeki Guiping ve Beiliu şehirlerinde ise ailesi aşı olmayan tüm yaştan öğrenciler okullara alınmayacak ve eğitimlerine devam edemeyecek. 

Benzer uygulama Jiangxi ve Henan bölgelerinde de uygulanacak. Yerel yetkililerin açıklamasına göre, güz dönemine yalnızca aileleri aşılanmış olan öğrencilerin katılmasına izin verilecek.

Kuzey Hebei eyaleti Pingxiang'da ise 12-17 yaşları arasındaki öğrenciler, aşılanmadıkça okula girmelerine izin verilmeyecek. 

Shaanxi eyaletindeki Hancheng kentinde de aşılanmamış kişiler, oteller, restoranlar ve eğlence mekanlarına giremeyecek. 

Tanghe şehrinde ise Kovid-19 aşısı olmayan devlet memurlarının maaşları kesilecek. 

Aralık ayına kadar 1 milyar aşı hedefi

Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden Epidemiyolog Shao Yiming, alınan önlemlerin nedeninin hükümetin açıkladığı bağışıklık oranına ulaşmak olduğuna işaret etti. Devlet medyasına yaptığı açıklamada, Çin aşılarının koruma oranının yüzde 100'ün altında olduğu göz önüne alındığında, hedeflenen bağışıklık oranına ulaşmak için vatandaşların yüzde 80 ila 85'ini aralık ayına kadar tam olarak aşılaması gerekeceğini, bunun da 1 milyar aşıya eşdeğer olduğunu söyledi.

Bununla birlikte, ülkenin kuzeydeki Anhui ve Liaoning eyaletleri ve güneydeki Guangdong'da vaka sayılarında görülen artışın da aşı telaşına yol açtığı belirtiliyor.

'İnsanların güvenine ihanet ve suistimal'

Ancak yasak kararları kamuoyunda tepkiye neden oldu. Pekin Üniversitesi İnsan Hakları ve İnsani Hukuk Araştırma Merkezi müdürü Shen Kui, devlete ait China News Weekly gazetesinde, yasakların zorunlu aşı uygulamasına benzeterek söz konusu önlemlerin yasal olmadığını belirtti. 

Ulusal haber sitesi Sohu'nun manşetinde yayımlanan makalede ise vatandaşların aşı yaptırmama hakkının göz ardı edilmesinin "insanların güvenine ihanet ve suistimal" olduğunu vurgulandı.

Hong Kong Üniversitesi Biyomedikal Bilimler Okulu'ndan Profesör Jin Dongyan ise, politikaların yerel hükümet yetkililerinin Pekin'in aşılama hedeflerine ulaşmak için aşırı baskı altında olmasının sonucu olduğunu söyledi.

Popüler mikroblog platformu Weibo'da ise bir vatandaş, "İlk başta aşıların gönüllü olduğunu söylediler. Ancak aslında zorunlu olduğu ortaya çıktı" diye yazdı. 

Devlet medyasının tahminlerine göre, Çarşamba günü Çin hükümeti 1,4 milyar Kovid-19 aşı dozu uyguladı, ancak iki doz aşı yapılan nüfusun toplam yüzdesi belirsizliğini koruyor.

Çin, ikisi devlete ait Sinopharm tarafından geliştirilen beş yerli aşıyı kullanım için onayladı ve nüfusun çoğunluğuna Sinopharm ya da Sinovac aşısı uygulanıyor. Ancak her iki aşının da Kovid-19'a karşı mRNA muadillerinden daha düşük bir etkinliğe sahip olduğunu belirtiliyor. 

Dünya Sağlık Örgütü'ne sunulan verilere göre, Brezilya denemelerinde Sinovac'ın semptomatik Kovid-19'a karşı yaklaşık yüzde 50 etkinliği olduğu belirtilmişti. Türkiye'de Faz-3 çalışmaları tamamlanan Sinovac aşısının iki doz etkinlik oranının yüzde 83.5 olarak açıklanmıştı. 

Şimdiye kadar hiçbir ülkede aşı zorunluluğu resmi olarak getirilmezken Avrupa ülkelerinde de sıkı tedbirler alınmaya başlandı. Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron aşı olmayan sağlık çalışanlarının işlerinden olabileceğini açıklamıştı. Ayrıca, aşı olmayanların birçok kamusal alana giremeyeceğini duyurmuştu. 

Avustralya hükümeti de aşıyı sağlık çalışanları için zorunlu kılmıştı.