WikiLeaks tarafından yayınlanan ve Amerika Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) "öncelikli hedef" olarak görülen örgüt liderlerine suikast düzenlenmesi programına dair 2009 yılında hazırladığı rapor, ABD ve diğer ülkelerin örgütleri zayıflatmaya yönelik uyguladıkları yöntemleri ve taktikleri ortaya koyuyor.

CIA tarafından hazırlanan raporda, farklı ülkeler tarafından Taliban, El Kaide, Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri (FARC), Hizbullah, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Hamas, İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İRA), Cezayir'deki Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) gibi örgütlerin liderlerine ve üst düzey üyelerine düzenlenen suikast operasyonlarının yönetimler açısından olumlu ve olumsuz sonuçları değerlendirildi.

Raporda CIA, Amerikan yönetimini suikastların örgütlere desteği artıracağı, örgütlerin halkla bağlarını güçlendireceği ve örgütlerin diğer liderlerini radikalleştireceği ve başka radikal örgütleri ortaya çıkaracak boşluk yaratacağı uyarısında bulundu.

Raporda, Kolombiya'daki FARC örgütünün liderleri Raul Reyes ve Ivan Rios'un öldürülmesinin örgütteki bağlılığı zayıflattığı bildirildi. Aynı şekilde Hamas'ın kurucuları Şeyh Ahmed Yasin ve Abdülaziz el-Rantisi'nin 2004 yılında İsrail'in füze saldırıları sonucu öldürülmesinin, örgütün üyelerinin moral ve motivasyonunu zayıflattığı, ancak Hamas'ın suikastten kısa süre sonra toparlandığı kaydedildi.

"Öncelikli hedeflere düzenlenen suikastler, diğer örgüt liderlerini güvenlik önlemlerini artırmaya zorlayarak onların liderlik özelliklerinden taviz vermelerine neden olabilir" denilen CIA raporunda, suikastların örgütler için yarattığı paranoyanın yararlı olacağı öne sürüldü. CIA, El Kaide lideri Usame bin Ladin'in bu nedenle saklanmak, düşük teknolojili iletişim kanalları kullanmak ve astlarıyla görüşmekten kaçınmak zorunda kaldığı, bu durumun Bin Ladin'in örgütü yönetme yetisini etkilediği ve kısa zamanda liderlikten uzaklaşmasına neden olduğu değerlendirmesinde bulundu.

"BUDAMA STRATEJİSİ"

CIA'ya göre, Libya İslami Mücadele Örgütü'nün (LİMÖ) lideri Ebu Leys el-Libi ve yardımcısının Veziristan'da ABD'nin füze saldırısıyla öldürülmesi, örgütün El Kaide'yle yakınlaşmasını aksatarak olumlu sonuç verdi. Ancak, raporun hazırlanmasından bir yıl sonra dağılan örgütün lider kadrosunun çoğu El Kaide'ye katıldı.

Raporda yer alan bir diğer yöntem ise "budama stratejisi". CIA raporuna göre, "budama stratejisiyle" örgütlerdeki üst düzey komutanları öldürmek yerine, örgütteki önemli işlevi olan orta mevkideki üyeleri öldürerek veya hükümet fonlarından yararlanmalarını engelleyerek, örgüt içindeki yeteneksiz liderlerin onların yerine gelmesi sağlanıyor. Bu yöntemle de, örgütleri zayıflatmak amaçlanıyor.

CIA'ya göre, örgütlerin liderlerini öldürmek bazı örgütlerin emir-komuta yapısı ve haleflik planlamasındaki eşitlikçi yapı nedeniyle istenilen etkiyi yaratamadı. Raporda, bu durumun Irak'taki El Kaide lideri el-Zerkavi'nin 2006'da ABD güçlerin tarafından öldürülmesinde ve Afganistan'daki kabile yapısı nedeniyle Taliban örgütünde görüldüğü belirtildi.

Raporda, tutuklamanın ise CIA açısından pek de tercih edilen bir seçenek olmadığı kaydedildi. Nelson Mandela'nın CIA'nın yardımıyla tutuklanması ve 27 yıl hapiste tutulmasını örnek gösteren rapor, tutuklamaların, liderlerinin döneceğine inanan örgütün üyeleri üzerinde kısıtlı psikolojik etkisi olacağını öne sürdü.

7 Temmuz 2009 tarihli CIA raporunun hazırlanmasının ardından ABD'nin İnsansız Hava Aracı (İHA) saldırıları en yüksek seviyesine ulaşmıştı. İHA saldırılarıyla 2009'da 471, 2010 yılında 751, 2011 yılında ise 363 kişi öldürüldü.