Farklı konularda kısa kısa yazılar yazmak istiyorum…

Aslında eskiden öyle yapıyordum…

Zaman zaman da aynısını yapıyorum ama son dönemlerde up uzun ve neredeyse bin kelimelik yazıları okumak, beni bile sıkıyor…

Bu nedenle; ara başlıklarla; birden çok yazı yazmayı da deniyorum

-*-*-

AŞI MESELESİ

Aşıyla başlayalım mesela…

“Tüm Dünya’nın gündeminde Covid -19 aşısı var!”

Bu saptama veya bu iddia doğru mu?

Ne yazık ki değil!

Çünkü, sadece aşıyı satın alabilecek veya bizim gibi “hazır bulabilecek” ülkelerde aşı gündemde…

Ve “şanslıyız”…

Ve “kesinlikle şükür”…

-*-*-

Bir çok ülkenin “İngilizce” yayın organlarında, aşının umut olduğu haberlerini okumaya başladık.

Özellikle Covid – 19’un harabeye çevirdiği ülkelerde…

Mesela İngiltere’de…

Resmi rakamlara göre, son bir kaç günde vaka sayısı da “ölenlerin sayısı” da azalmaya başladı.

-*-*-

Çok sayıda “uzman”, Covid – 19 konusunda tünelinin ucunda ışık görüyor.

Şu anda aşılama başlanan örneğin İsrail’de; yıl ortasında “son bir yıla oranla daha normal bir yaşama” dönülmesi bekleniyor…

Ülke genelinde yapılan aşılarla birlikte, sağlık yetkilileri salgının bu yılın sonuna kadar kontrol altına alınabileceği konusunda son derece iyimser.

Amerika’da da uzmanlar, ciddi perişanlığın yıl sonunda ortadan kalkacağından bir hayli umutlu…

Açıkçası, biz de umutluyuz!

-*-*-

Peki yeni tip koronavirüs salgını ya da pandemi veya Covid – 19 denen hastalık tüm Dünya’da ortadan kalkacak mı?

Hayır!

Uzmanlara göre pandemi bitmeyecek.

Virüs, dünya çapında hala geniş çapta dolaşmaya devam edecek, hatta birçok ülkede artacak.

-*-*-

Bazı kaynakların iddiasına göre, salgını sona erdirmek mümkün değil…

Salgına sebep olan virüs mutasyona uğrayıp kendini etkisizleştirmezse, salgın daha yıllar boyu, özellikle “aşılanamayan yoksul ülkelerde” devam edecek…

-*-*-

Yine bazı uzmanların verdiği bilgilere göre, Dünya nüfusunun büyük bir yüzdesi aşılanmazsa, pandemi asla kontrol altına alınamaz…

Bu konuda neredeyse okuduğum tüm makalelerde görüş belirten her uzman hemfikir…

-*-*-

Bu ne demektir?

Bu demektir ki, yoksullar hasta olmaya ve ölmeye devam edecek!

Zenginler ise yaşayacak!

Dünya Sağlık Örgütü uzmanları da aşının sadece zengin ülkelerde değil, yoksul ülkelerde de yaygın bir şekilde yapılması gerektiği konusunda uyarıyor.

-*-*-

Eğer bu başarılamazsa, Covid – 19 fakirlerin hastalığı haline gelecek…

Yani virüs, zengin ülkelerde büyük ölçüde kontrol altında olacak ama  birçok fakir ülkede dolaşmaya, yayılmaya ve tabii ki öldürmeye devam edecek…

-*-*-

Çok acı bir durum söz konusudur:

Önümüzdeki kısa dönemde, zengin ülkeler tam anlamıyla aşılanırken, Dünya’nın geri kalanı ölecek!

Bunun insanlık adına ciddi bir utanç olduğu inancındayım!

Haaa insanlık açısından değil de “kapitalist düzenin vahşi bencilliği” açısından bakacak olursak, Kıbrıslı Türkler veya KKTC olarak, resmen “bulduk ve de bunadık” durumundayız!

Çin aşısı bedavadan geldi; herkes uzman kesildi!

Aşı olan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner ve Sağlık Bakanı Ali Pilli ile şaka yapacağız diye, son derece “ırkçı” espriler yapmaya çalışmaktan ne olur vazgeçelim…

Ne mi yapalım?

Sıramız gelirse, aşı olalım kardeşim!

Çünkü Dünya’da bu aşıyı rüyasında dahi göremeyecek milyar milyar insan var!

-*-*-

Ve lütfen, konuyu “siyasi” tarafa çekmeyelim!

AB de verecekse versin; aşılanmaya Kıbrıs meselesini ne olur sokmayalım!

-*-*-

FEDERAL ÇÖZÜM

Siyaset mi yapmak istiyorsunuz?

Buyurun…

Yapalım…

O ayrı bir saha…

Konumuz mu?

Konumuz “Kıbrıs sorununun çözümü”…

-*-*-

Çözüm konusunda, özellikle Türk tarafında ciddi bir “siyaset değişikliği” olduğu söyleniyor…

“Söylem bazında” değişiklik olduğu kesin!

Peki “fiiliyatta” yani “olası masaya oturma halinde” de bu “değişiklik” gündeme gelir mi?

Şu anda gelecekmiş gibi görünüyor.

Gerek KKTC gerekse Türkiye’deki “yetkili” kişiler, bu doğrultuda açıklamalar yapıyor…

-*-*-

Elbette herkesin soruna çözümle alakalı görüşüne saygım sonsuz.

Herkesin de benim veya benim gibi düşünenlerin görüşüne saygısı olması lazım.

İnatla ve ısrarla, ben ve benim gibi düşünenlere “hain, bunların yaşam hakkı yok” diye saldırılıyor olmasının arkasında yatan gerçek sizce ne olabilir?

Bence örneğin “federal çözüm istemeyi”; “vatana ihanet” diye yorumlamak; faşizm maskaralığından başka bir şey olmamakla birlikte; bir de “aşı gibi”, yan tesiri olduğu var…

Nedir bu yan tesir?

Herkes bilinç altında; “olası bir çözümün kesinlikle federal olacağı gerçeğini” tutuyor!

Ama “söyleyemiyor, kabullenemiyor ve saldırıyor!”

Yan tesir de bu garip ve de fantastik saldırılardır!

Atın Serhat’ı işten çünkü federal çözüm istiyor!

E yarın herkes yine federal çözümcü olursa ne yapacaksınız?

Olmayacakları ne malum?

Daha önce de yaşamadık mı benzer “yan tesir” olaylarını?

-*-*-

Söylemek istediğim ne midir?

Söylemek istediğim; eğer müzakereler yeniden başlarsa; “egemen eşit iki devletli çözüm” modelinin masaya getirilmeyeceği inancımdır…

İyi hafta sonları dilerim…