Dünya’dan uzak olmak!

En önemli sıkıntımız!

Ve bunun tek sebebi, çözümsüzlük!

“Biz her şeyi hallederiz, çözümsüzlük sorun değil” denilmesi “çözüm” olamaz!

Bu tür düşünceler ülkemize tam anlamıyla hakim ve bu da bizi kesinlikle Dünya’dan uzak tutuyor!

-*-*-

Çok kısa bir bilgi vereyim…

Dünya’dan uzak olmak nedir?

Mesela, İspanya’da bu günlerde çok ciddi kar yağışı varmış…

Ve İngiliz gazeteleri yazıyor; “İngiltere’de hıyar ve salata sıkıntısı olacak!”…

Ne demek?

Abi, abla, soğuk nedeniyle İspanya hıyar ve yeşillik üretip İngiltere’ye satamayacak!

Peki Dünya’dan uzak olmamızın bununla ne ilgisi var?

“Hocam, bu meseleyi takip etsek; anında hıyarcılarımızı harekete geçirsek, bu ülkeye, üç beş uçak kargosu dolu yeşillik, hıyar ve öteki salatalık malzemelerinden satabilsek fena mı olur?”

ama Dünya’dan uzak olunca, örneğin taze meyve sebze piyasasını takip etseniz bile, uzanıp da elinizle dokunamıyorsunuz!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Kıbrıs sorunu ile ilgili yazı yazmaktan sıkıldım aslında!

Çünkü “sonuç” yok!

Sonuca etkimizle alakalı değil bu sıkılma sebebi!

Okuyucuyu yönlendirmek veya etkilemek de işe yaramaz ki!

Neden?

Çünkü Dünya’dan o kadar uzağız!

Görüyoruz, izliyoruz ki ondan da şüpheliyim ama kesinlikle dokunamıyoruz!

-*-*-

Ne acıdır ki artık bu ülkede herkes, kişisel hesabı uğruna hareket ediyor!

Mesela bir bakın, koskoca UBP, kişisel bir kaç hesap uğruna ne hale geldi!

Karar alamıyor!

Veya karar alınsa bile, bu karara partinin bizzat vekilleri uymuyor!

Haaaa, gerek de kalmadı “karar almaya” çünkü “biz her şeyi hallederiz”ciler bayağı etkili…

Onlar var, yeter!

“Biz her şeyi hallederiz, siz merak etmeyin canım”cılar!

-*-*-

Bu kişiler, bir kaç vekil almışlar yanlarına, dilediklerini, diledikleri gibi vurup vurup, dilediklerini yaptırabiliyorlar!

-*-*-

Ve dikkat edin, vurdukları herkes, “biz her şeyi hallederiz, siz merak etmeyin”cilere uzak olanlar.

Yakınlarındakileri vurmuyorlar!

-*-*-

Her şeyi “hamsetle” yapıyorlar!

Ve son derece de çelişkililer!

Mesela şu anda en yıldız topçusu Yunanlı olan Fenerbahçe’ye kimse eleştiri getiremiyor ama kendilerinden olmadığına inandıkları biri yanlışlıkla, “Elenler, Yunanlılar, Rumlar” kardeşimizdir desin, anında “vatan haini” ilan ediyorlar!

Örneği genişletelim; Fenerbahçe’nin, bizzat Limasol takımı Apollon ile resmi temas kurarak futbolcu transfer etmesine kesinlikle hiç ses çıkarmıyorlar!

-*-*-

Oysa yine aynı örnekten hareketle, “bravo Fenerbahçe, Apollon’dan muhteşem bir genç defans oyuncusu almış, bu barışa da hizmet eden bir ilişkidir” desem, bana hemen salacaklar!

Adamlarına anında twit mwit mesaj falan gönderip, “yayınlayın bunu” diyecekler!

“Trol” mü diyorlar bu adamlara?

Hah evet ondan!

-*-*-

“Sırf Dimitrios Pelkas’ı izlemek için Fenerbahçe maçlarını kaçırmıyorum, üstelik Türk – Yunan dostluğu adına muhteşem bir şey” desem, anında ağzıma yanacaklar; hemen Ersin Tatar’ı mesaj bombardımanına tutacaklar; yetmezse, Fenerbahçe yönetim kurulunda olduğunu iddia eden bir garip adamın haber sitelerinde benim için söylemedik bırakmayacaklar!

-*-*-

Mesela milliyetçi ayakta veya kanatta; ota, maydanoza açıklama yapanlar; gerçekten çok güzel bir olay olan “spordaki dostluk” konusuna asla hiç giremiyorlar!

Şu anda Dışişleri Bakanımız Tahsin Ertuğruloğlu değil de örneğin aynı partiden Oğuzhan Hasipoğlu olsaydı ve Oğuzhan kardeşimin, Tahsin abim gibi Fenerbahçe Kongre Delegeliği bulunsaydı, kesinlikle ağzına yanacaklardı, emin olun!

Ama Tahsin abime, “Ne istifa etmen ya Fenerbahçe’den?” diye soramıyorlar, sormuyorlar!

-*-*-

Yani bu “trol” denen gerçekten ciddi anlamda “guello” kesim için “UBP’li olmak” da yeterli değil!

UBP’de olacaksın ama aynı zamanda “bizim çocuklar” veya “bizim abiler”in de içinde bulunacaksın!

-*-*-

Mesela gayet açıktır ki, bırakın Şener’leri, Cenk’leri, Sami’leri, Ali’leri veya Serhat’ları; belli ki Derviş Eroğlu ve ailesi de “bizim abiler” veya “bizim çocuklar” sınıfında değil!

Çünkü troller onlara da sık sık hücum ediyor!

Eroğlu ailesi de belli ki, “biz her şeyi hallederiz, siz merak etmeyin”cilere “yakın” durmuyor!

-*-*-

Yakın duranlar mı?

Gayet açık, çıplak gözle görülüyor!

Hatta kim oldukları bile biliniyor!

Bunlara küfür edilmiyor, trol uygulaması yapılmıyor!

Çünkü bunlar; ne yazık ki, sokak ortasında odunla dayak bile yeseler, sesleri hiç çıkmıyor…

Daha da acısı, partiye genel başkan seçilseler bile, “yok canım, bir şey değil, sorun değil, buyurun, siz her şeyi halledin, biz merak etmiyoruz” diyebiliyorlar!

-*-*-

Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, uzun süre Yunanistan’da top oynadı…

Alanyaspor Teknik Direktörü olduğu dönemde Georios Tzavellas, Anastasios Bakasetas kadroya katıldı… İkisi de harika topçular…

Alanyaspor’da Yunanistan’ın önemli futbolcularından Emmanuil Siopis de var…

Ankaragücü kadrosunda Stelios Kitsiou, Rize’de Dimitris Chatziisaias, Hatay’da Alexandros Katranis, Kayseri’de Dimitrios Kolovetsios ve Fenerbahçe’de canım evladım Dimitris Pelkas var… Pelkas’ın hastasıyım; evladım olsa o kadar severdim…

Galatasaray’da mı?

Geçen sezon Konstantinos Mitroğlu kiralık olarak bulunmuştu…

Haaa bu arada ekleyelim; Sabah gazetesinin internet sitesinde okudum; geçen gün Fenerbahçe’nin Apollon’la resmi temas kurup transfer ettiği 22 yaşındaki Macar oyuncu Attila Szalai’yi ilk beğenen ve isteyen Fatih Terim’miş!

-*-*-

Spor ve futbol, dostluk ve barış adına çok önemlidir…

Ve Türk – Yunan dostluğu adına, karşılıklı olarak sporcu transferleri, bu dostluğa hizmettir.

Fenerbahçe’nin Apollon ile resmi temas kurması, maç yapması, oyuncu alıp – vermesi benim için dert değil tam tersine “normal”dir hatta “normalin ötesinde, barış ve dostluk adına olumlu adım”dır!

-*-*-

Bunu benim böyle düşünüyor olmam, “trol”leri ve “biz her şeyi hallederiz, siz merak etmeyin”cileri çok rahatsız ederken; bizzat bu işin içinde olanları neden hiç rahatsız etmiyor?

Bu da okuyanlara Pazar sorusu olsun!