KTÖS Genel Sekreteri Elcil, “Bu ülkede yolsuzluk ve usulsüzlük yapmak alışkanlık haline gelmiştir. Bu durumun devletin tepesinden aşağıya doğru giden bir bozulma olduğunu söyleyebilirim. Bu olay toplumunda nasıl kandırıldığının bir örneğidir" dedi.

Elcil: Bir taraftan Maliye Bakanı ‘battık, bittik’ derken, diğer taraftan halkın olması gereken bir takım değerler birilerine peşkeş çekiliyor

Elcil,İhalesiz bir şekilde denetimlerin yapılması için görevlendirilen şirketin ortağının Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşı olduğunu öğrendiklerini savunarak,  "Bu şahsa bir şirket kurdurarak   11 Milyon 250 bin dolar karşılığında sözkonusu işi bu şahsın şirketine peşkeş çekiyorlar.  Bu paranın vergisini bile ödemeden parayı da Türkiye'ye havale ediyorlar. Memlekette sanki bunları denetleyebilecek Sayıştay, Savcılık yokmuş gibi" dedi.,

Eniz ORAKCIOĞLU

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Şener Elcil, Ombudsman Emine Dizdarlı'nın Ercan Havaalanında 11 Milyon Amerikan Doları karşılığında ihalesiz olarak yurtdışından alınan "Denetim" hizmeti ve gündemdeki önemli başlıkları değerlendirdi.

“Bunun adı yolsuzluktur”

Kıbrıs Türk Öğretmen Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil, Ercan’da 11 milyon 250 bin Amerikan Doları ihalesiz yurtdışından alınan hizmetle ilgili olarak "Bunun adı düpedüz  yolsuzluk ve usulsüzlüktür" dedi. Elcil, “Bu ülkede yolsuzluk ve usulsüzlük yapmak alışkanlık haline gelmiştir. Bu durumun devletin tepesinden aşağıya doğru giden bir bozulma olduğunu söyleyebilirim. Bu olay toplumunda nasıl kandırıldığının bir örneğidir. Bir taraftan Maliye Bakanı ‘battık, bittik’ derken, diğer taraftan halkın olması gereken bir takım değerler birilerine peşkeş çekiliyor” şeklinde konuştu.

“Yasa çatır çatır çiğnendi”

Elcil, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bugün Ercan’da olanlara baktığımızda İrsen, Ersin ve Ersan marifetleriyle yine 13’üncü maaşın ödeneceği bir dönemde 100 Milyon Euro karşılığında Ercan'ın  bir şirkete  peşkeş çektiklerini anımsıyoruz. Bu siyasilerimiz yaptıklarını "Özelleştirme Yasası" adı altında topluma lanse ettiler. Yasada özelleştirmede elde edilecek olan paranın cari bütçede kullanılmayacağı yer almasına rağmen, yasayı çatır çatır çiğneyerek bu parayı 13’üncü maaşların ödenmesinde kullandılar. Ercan’ı alan şirket 10 ayda 80 milyon Euro kazandı. Ben özelleştirme taraftarı değilim ama siz bu kadar karlı bir işletmeyi 100 Milyon Euro’ya değil de 1 Milyon Euro’ya satmış olsaydınız, oradan elde edilen parayla da devletin açıkları kapatır ve yatırımlar yapar,  böylelikle de ülke ekonomisini büyütürdünüz. Günü kurtarmak ve sadece 13’üncü maaşları ödemek adına bu kadar az miktara böyle bir işletmeyi satmamanız gerekirdi. Bunun yanında Ercan’ın işletmesini alan şirket KDV’sini de vermiş değil ve şu anda konu mahkemededir.”

“11 Milyon 250 bin Dolarlık peşkeş”

Ercan’la ilgili ihalesiz yurt dışından alınan hizmetle ilgili olarak, daha önce Ercan’ın işletmesi için satılan şirketin denetimi için, gizli gizli bir şirketle anlaşıldığını savunan Elcil, “İhalesiz bir şekilde denetimlerin yapılması için görevlendirilen şirketin ortağı ise Recep Tayip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşı olduğunu öğrendik. Bunun yanında bu kişinin Türkiye Ziraat Bankası Yönetim Kurulunda görev almış, hatta bir Bankada Genel Müdür Yardımcılığına kadar yükselmiş fakat askerliğini yapmadığı için görevden alınmış bir şahsiyet olduğunu biliyoruz. Bu şahsa bir şirket kurdurarak   11 Milyon 250 bin dolar karşılığında sözkonusu işi bu şahsın şirketine peşkeş çekiyorlar.  Bu paranın vergisini bile ödemeden parayı Türkiye'ye havale ediyorlar. Memlekette sanki bunları denetleyebilecek Sayıştay, Savcılık yokmuş gibi, biz başka bir memleketten sırf Recep Tayip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın arkadaşıdır diye ihalesiz bu işi bu insanlara teslim ediyoruz” dedi.

“50 milletvekilini 30’a düşürün”

Elcil, bu paranın halkın parası olduğunu söyleyerek, “Sayın Birikim Özgür’ün bunu nasıl yorumlayacağını merak ediyorum, çünkü  ihalesiz bir şekilde  alınan bu  karar Bakanlar Kurulundan geçti. Sayın Birikim Özgür ve Tahsin Ertuğrul’un ne düşündüğünü ve bu paranın neden bu şekilde verildiğini merak ediyorum. Bu iş peşkeştir. Bunun adı yolsuzluk, usulsüzlüktür bunların arkasına düşmek lazım. Ama bizim ülkemizde bu sadece 3 gün konuşulur sonra unutulur.  Ben bu ülkede para olmadığına inanmıyorum, yolsuzluk aldı başını gidiyor ve bize halen devletçilik oyunu oynatıyorlar. Eğer paranız yoksa 50 milletvekilini 30’a düşüreceksiniz. Paranız yok diyorsunuz bir sürü bakan, vekil, müsteşar, müşavir, müdür, denetleme ve teftiş kurulları, kaymakamlıklar ve belediyeler yaratıyorsunuz. Bu ülkenin kaynakları var ama sıkıntı olan bu kaynakların doğru şekilde kullanılmamasıdır” şeklinde konuştu.

“10’larca insan görev yerine gitmiyor”

Açıklamalarında, ülkedeki Müşavir ve müsteşar konusuna da değinen Elcil, “Bir öğretmeni alıp daire müdürü veya müsteşar yapıyorsunuz. Fakat görevi bittiği zaman görevine geri gönderilmiyor, müşavir oluyor. Bozulma o kadar bir büyük ki devletin kadrosunda olup görev yerine gitmeyen ve çalışmayan insanlar var. Müşavirleri geçtim 10'larca insan var ki görev yerine gitmiyor.Bir okulda  sekreter istihdam edilmesi için o okulun 200 öğrencisi olması gerekir, bizde ise 200 öğrencisi olmayan okullara sekreter veriliyor. Kamu görevlisi olan sekreterler saat 15,30’a kadar görev yapmak zorundayken saat 13,00 dedi mi okulu terk ediyorlar. Şimdi herkes okullara sekreter olmak istiyor. Şu an boşta oturan öğretmenler, hademe ve memurlar var” diye konuştu.

“Denetimsizlik var”

Son günlerde okullardaki elektrik trafolarının patlamasına da değinen Elcil,  “Bütün okullardaki elektrik sistemleri yenilendi ve yenilenen sistemler patlıyor, çünkü denetimsizlik var. Bu konuyla ilgili kullanılan malzemelerin ve yapılanların raporu tutulmuş, müteahhitte bu rapor verilmiştir ama bu konuda ne araştıran, neden bu trafoların patladığını kontrol eden yok. Sayın bakanın bunların üzerine gitmesi gerekiyor.  İngiliz döneminden kalma okul binaları sapa sağlam dururken yeni yapılan binalar yıkılıyor. Tüm bu aksaklıkların sebebi de denetimsizlik, ben müteahhitte suç bulmuyorum ama müteahhit bu işi yaptıktan sonra arkasından kontrol eden yok” şeklinde konuştu.

“Yapanın yanına kalıyor”

Bu memlekette yapanın, soyanın ve çalanın yanına kaldığını belirten Elcil, “Savcılık ve polis ise bu konularda hiçbir şey yapmıyor. Bu konularla ilgili mali polis kuruldu buna rağmen kimse hiçbir şey yapmıyor. Örneğin, Cemal Bulutoğluları zamanında LTB yaratılan borç, bugün 190 Milyon'a ulaştı.  LTB’nin bu yılki bütçesi ise 110 Milyon TL’dir, bu yılki bütçeyle yılsonuna 15 Milyon TL’de açık verecekler ve bu 190 Milyon TL faizlerle birlikte 15 Milyon daha eklenecek. Bunları yaratanlar nerde, mahkemeye çıkıldım, bu insanlardan bu paralar talep edildi mi. Bunun yanında Bankaları ele alalım, bankaların battığı dönemde Sayın Serdar Denktaş bir bankanın yönetim kurulundaydı ve sadece o bankadan 54 bin Sterlin buharlaştı. İrsen Bey’in Başbakan olduğu dönemde başbakanlık bir avukata görev vererek batık bankalardaki kredilerin tahsiliyle ilgili yasa çalışması yaptırıldı. Peki o yasa nerde? Serdar Bey partiler oy satın alır demişti, Ejder Bey mecliste dolarları salladı ne oldu. Hiçbir şey olmadı. Bu memlekette yapanın, çalanın, yolsuzluk yapanın yanına kalıyor” dedi.

“Bu ilk değil”

Geçtiğimiz gün Mağusa Polis  Karakolunda yaşanan  olayı ile ilgili de konuşan Elcil, bu olayın ilk kez gerçekleşmediğini vurgulayarak, “Daha önce de Lefkoşa Polis Müdürlüğünde 80 yaşındaki bir şahıs 2 polise yumruk atarak merdiven boşluğundan kendini aşağıya atıp ölüyor. Bunun yanında poliste ispatlanmış ve mahkemede de sonuçlanmış işkence davaları da mevcuttur. Buna rağmen yine bir şey olmadı ve bu işleri yapan insanlar terfi aldı. Bu durumda aklıma Arif Hocanın lafı gelir ‘Çirkef yatağında gülistanlık olmaz’. Polis araştırma yapsın deniliyor, ama polisin kendisi bu halde bu nasıl olacak” diye konuştu.

“Her şey kötüye gidiyor”

Ülke eğitiminin içinde bulunduğu durumla da ilgili değerlendirmelerde bulunan KTÖS Genel Sektereri Şener Elcil, Başbakan Kalyoncu özel bir okulu ziyaretinde ‘devlet okullarında eğitim gitgide kötüye gidiyor’ ifadesini kullandığını anımsatarak, “Bu ülkede sadece devlet okullarında değil, her şey kötüye gidiyor. Üstelik biz devlet okullarında eğitimdeki sıkıntıların sebeplerini sıralıyoruz. Bu sıkıntılar; devlet eğitime ayrılan bütçenin 4’de 3’ünü özel okullara ve özel üniversitelere veriyor, devlet okulları parasız yürüyor. Devlet okullarına kalan 4’de 1’lik bütçe de öğretmen, hademe ve sekreter maaşlarına,  bir de bakanın masraflarına gidiyor. Toplamda 26 okul yapıldı ve birçok yerde hala  Rum’dan kalma okullar kullanılıyor. Bu bütçe içinden yapılan elektrik sistemlerini yenileme gibi masraflarında sonunda ne olduğunu görüyoruz. Trafolar patlıyor. Bunun yanında eğitimin içeriği ile ilgili ciddi anlamda bir çalışma yok” dedi.

“Müfredat çok ırkçı”

Elcil, sözlerine şu şekilde devam etti; “Ülkede özel ders için harcanan para 60 Milyon TL , devlete bir kuruş vergi ödeyen yok. Eğitim Bakanı Kolej Giriş Sınavlarıyla buna çanak tutuyor. Bunların üzerine giden yok. Müfredatlarımız hala daha çok ırkçı ve cinsiyetçi. Bunların yanında uyuşturucu ve trafik eğitimiyle ilgili çok önemli işler başardığını söyleyen Sayın Dürüst'ün, aslında kendisi bu işleri başarmamıştır. Trafik eğitimi ilgili meselede Trafikte Kazasız Yaşam Derneği ile biz uzun bir süredir çalışma yapıyoruz ve Avusturalya’dan ders kitaplarını getirerek Türkçeye cevirdik, uzun bir süreden beridir de bu kitapları müfredata koymak istiyorduk. Yaptığımız girişimlerde bugün, yarın olacak derken Sayın Dürüst’e denk geldi ve kendisinin bu çalışmaya hiçbir katkısı olmamasına rağmen alıp bu kitabı ders programına koydurttu.  Aynı şekilde uyuşturucu meselesi, uyuşturucu ilkokullara kadar girdi sebebi bilinçsizlik. Biz bu konu ile ilgili kadro açılmasını istiyoruz ve bu konuda ciddi anlamda politika oluşturulmalı, okullarda sorunlar aldı başını gidiyor. Sosyal ve psikolojik yapıdan kaynaklanan problemler var. Okullarda çocukların sosyal ve psikolojik sorunlarla ilgilenecek kişiler yok. Eğitim bakanlığının bu konuyla ilgili zerre kadar katkısı yok.”

“450 Psikolojik danışman işsiz”

450 civarında Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık mezunun olduğuna dikkat çeken Elcil, “Şu anda bu insanlarımız işsizdir ve okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık eksiği varken kadro açılmıyor. Bu ülkede facia var ve bunları gören yok. Birikim Bey, Hükümet yetkilileri ve bazı kalemşörler 13’üncü maaşlar diline dolamış gidiyor” şeklinde konuştu.

“Teşvik 5-10 tane üreticinin cebine giriyor”

Konuşmasında ülkedeki teşvik sistemini de eleştiren Şener Elcil, bu yıl süt teşviki için 146 Milyon TL ayrıldığını belirterek, “bu para 5-10 tane büyük hayvan üreticisi ve süt imalatçısının cebine giriyor. Bunun yanında turizm teşviki var, bu teşvik de de buradan bir iki turizm acentesi Türkiye’de bazı acentelerle anlaşıp 3 gün Antalya’ya, 3 günde buradaki otellere turist getiriyorlar. Ülkeye gelen turist burada yiyor, içiyor, denize ve havuza giriyor, kumar oynuyor sonrada uçağa bindirip memleketine gönderiliyor. Kısacası ülkeye fayda sağlamıyor. Turisti ne bir tarihi yere, ne bir restorana götürmüyorlar, turist araba kiralamıyor, alışveriş yapmıyor. Koltuk başına da 135 Euro teşvik veriliyor. Diğer bir teşvik de narenciye üreticisine hesapta ama esas teşvik ihracatçıyadır devletten aldıkları ihracat teşviki ile zaten üreticiyi ödüyorlar” diye konuştu.

“Örtülü ödeneği açıklasınlar”

Cumhurbaşkanlığının "Örtülü ödenek" kalemine de değinen Elcil, bir vatandaşın kendisine arkasında 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun ismi yazan bir kravat hediye ettiğini söyleyerek, “Sayın Eroğlu Örtülü ödenekten arkasında kendi ismi yazan kravat yaptırıp vatandaşa dağıtıyormuş. Bu kravatlar bizim paralarımızla alınıyor. Sayın Eroğlu kıyafet işine örtülü ödenekten  94 bin 500 TL harcamıştı. Bunun yanında Sayın Akıncı’da Örtülü ödeneği açıklayacağını söylemişti ama henüz açıklamadı. Şehit Aileleri Malul Gaziler Derneği Başkanı,  Ertan Ersan'ın yıllardır Cumhurbaşkanlığından maaş aldığını biliyoruz, Ersan'a bu paraların hangi hizmetlerine karşılık verildiğiyle ilgili açıklama yapılmasını istiyoruz"   dedi.

“Siyasi iradeye direk müdahaledir”

Açıklamalarının sonunda Türkiye’den gelen su konusuna da değinen Elcil, su  ile ilgili CTP Parti Meclisinin aldığı kararı alkışladığını belirterek , “Bu kararı onaylıyor ve destekliyoruz. Bu su meselesi Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesine direk müdahaledir ve birilerine aynen havaalanında olduğu gibi havaalanının denetiminin peşkeş çekilmesi skandalının benzeri bir durumdur. Çünkü AKP ve Sayın Erdoğan’a yakın şirketlere peşkeş çekilecektir. O açıdan burası Türkiye’nin arka bahçesi ve çöplüğüdür. Türkiye bize para vermiyor, kredi veriyor. TC’nin verdiği para buradaki nüfusuna günde 4 buçuk TL ancak düşüyor” şeklinde konuştu.

Kaynak: Yeni Bakış